Hıristiyan Haber

Süryanilerde taziye beklentisi

Süryanilerde taziye beklentisi
Yazan : @Dünya Dinleri Tarih : Kategori : Hıristiyan Haber Yorumlar : 0 Okunma : 2346 Beğen : 0

Başbakan Erdoğan’ın ‘1915 taziyesi’ ile ilgili tartışmalar sürerken, aynı dönemde ‘Seyfo’ adını verdikleri soykırımdan geçtiklerini belirten Süryaniler de devletten benzeri bir adımı, taziye mesajını bekliyor.
Başbakan’ın açıklamasının ardından gözler Türkiye’dekiErmeniler, Ermenistan yönetimi ve Ermeni diyasporasına çevrilirken 1915’te nüfuslarının büyük bölümünü kaybeden Süryaniler unutulmaktan şikâyetçi. Radikal’den Serdar Korucu’nun haberine göre Erdoğan’ın mesajını ‘önemli bir adım’ olarak yorumlayan Süryani dernekleri, açıklamada yer alan “Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarının hangi din ve etnik kökenden olursa olsun, Türk, Kürt, Arap, Ermeni ve diğer milyonlarca Osmanlı vatandaşı için acılarla dolu zor bir dönem olduğu yadsınamaz” ifadesinin başlarından geçeni yeterince yansıtmadığını belirtiyor.
Kendilerinin yaşadıklarının en az Ermeniler kadar büyük bir trajedi olduğunu kaydeden Süryanilere göre, Ermenilerin ön plana çıkmasının nedeni ise 1965’ten bu yana konuyu gündemde tutan güçlü diyaspora hareketleri ve Ermenistan’ın varlığı.

Başkan Evgil Türker’in yorumu

Süryani Dernekleri Federasyonu Başkanı Evgil Türker, mesajda Süryanilerin yer almamasını Ankara’nın ‘taziye çerçevesi’ni genişletmek istememesine bağlıyor. Türker, “1915’te alınan karar bütün Hıristiyanları kapsıyordu. Bu kapsamda Süryaniler de büyük darbe yedi. Bizim tahminimize göre 500 bin kişi katledildi. Bugün Türkiye sınırları içinde nüfusumuz 20 binse bu Sefyo’nun sonucudur. Taziyede yer alamamamızın nedeni ise Süryani Soykırımı sorununun yaratılmak istenmemesi” görüşünü dile getiriyor.
Türker, Süryani toplumunun yaşadıklarının hükümet cephesinden de bilindiğini söylüyor. Türker, “Ankara’dan bugüne kadar bizlere sadece bireysel taziyeler geldi. AK Partililer de bizimle görüşmelerinde ‘size haksızlık yapıldı’ dediler. Ama resmi anlamda açıklama yapılmadı” diyor. Süryanilerin 1. Dünya Savaşı’ndaki çatışma sürecine de dahil olmadığını ifade eden Türker şunları söylüyor: “Osmanlı’nın son döneminde ulusalcılığın gelişmesiyle büyük metropollerde belki aydınlanma olmuştu ama kırsal kesimde böyle bir uyanış da yoktu. Bu nedenle silahlanmadılar ya da isyan çıkartmadılar. Hatta kiliseler haricinde örgütlenmeleri de yoktu.”
Türker’e göre taziye mesajında Ermenistan’ın da etkisi büyük: “Ermenilerin Ermenistan’ı var. Ancak bir Süryani devleti yok. Bizi savunabilecek bir ses bulunmuyor. Sadece uluslararası kamuoyunun vicdanına kalmış durumdayız” diyor.
Süryanilerin Türkiye’deki ilk gazetesi Sabro’nun sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Tuma Çelik de Türker ile aynı görüşte. Çelik, taziye mesajını önemli bulsa da içeriğinin Süryanileri incittiğini şöyle ifade ediyor: “Bir başlangıç olması açısından umutlu yaklaşsam da çok geç kalındı. 99 yıldır devletin sürekli inkâr ettiği bir konuda verilen mesajda, ‘hiçbir şey yaşanmadı’ tezinden ‘karşılıklı çatışma’ ifadesine gelindi. Bu inkârın sürdüğünü gösterdiği için burukluk yarattı. Özellikle de nüfusunun üçte ikisini kaybeden Süryanileri hiç içermiyor olması bizleri üzdü.”
Çelik, 1915’te Ermenilerle birlikte Süryanilerin de aynı kaderi yaşadığının altını çiziyor ve ekliyor: “Eğer bu yaşananlar sadece Ermenilere yönelikse o zaman bizim nüfusumuz nerede? Bu kadar insan neye kurban gitti? Yok eğer Süryaniler de aynı süreci yaşadıysa neden dile getirilmiyor? Bunları düşününce umudumuzu kaybediyoruz. Bir insanı bir kez öldürebilirsiniz. Ancak inkâr bizi her gün öldürüyor. Bu süreç 1915 kadar, hatta daha fazla acı veren bir konu.”
Tuma Çelik, Başbakan Erdoğan’ın 2005 yılında önerdiği ‘ortak tarih komisyonu’ gibi bir girişimin Süryaniler için de gerçekleşmesi gerektiğini ifade ederken, “Böyle bir komisyonun içinde biz de yer almak isteriz. Biz samimiyet istiyoruz. Eğer samimi olunacaksa Süryaniler için de adım atılması gerekiyor” diye konuşuyor.

Neden Süryanice yoktu?

Çelik’in mesaja yönelik eleştirilerinden biri de açıklamanın Süryanice yayımlanmaması: “Bu mesaj 9 dilde yayımlandı ancak aralarında Süryanice yok. Bu da bize açıklamada yer alan ‘diğer Osmanlı vatandaşları’ tanımının bizi kapsamadığını gösteriyor. Yani nüfusunu kaybetmiş bir halk tamamen yok sayılıyor.” Protestan Süryaniler için de metinde anılmamaları büyük eksik. Süryani araştırmacı yazar İsa Karataş açıklamanın büyük ölçüde olumlu olduğunu söylüyor, eksiklerine rağmen önemli bir açıklama olduğunu belirterek şu görüşü dile getiriyor: “Eski olayları tamamen çözmenin bir yolu yok. Olan oldu artık. Ama yaşananın anlaşıldığının gösterilmesi önemli. Ne yaparsak yapalım acıları sona erdiremeyiz ama acıları inkâr etme noktasından vazgeçiliyorsa önemlidir. Taziye çok insani bir davranış. Biz de taziye beklerdik. Süryanilerin de adının anılması gerekirdi.”
Merkezi Brüksel’de bulunan Avrupa Süryaniler Birliği’nin yürütme kurulu üyesi David Vergili ise mesajda yer almamalarını diyaspora faaliyetlerinin Ermenilere kıyasla daha geç başlamasına bağlıyor. “Ermeni soykırımıyla birlikte Süryanilerin de aynı süreçten geçtiği tartışılmaz bir gerçek. Bu nedenle metin içinde Süryanilerin de olması gerekirdi. Ancak bunu beklemek de zor. Çünkü Süryaniler Türkiye’de sadece Mor Gabriel üzerinden tartışılıyor” diyen Vergili, Süryanilerin tarihsel ya da siyasi sorunlarının gündeme gelmediğini vurguluyor. Vergili, “Süryaniler ise uzun zaman sessizliğe büründü. Bu da yaşanan soykırımın sonuçlarından biri. Siyasi olarak hak talebinde bulunmaları ancak 1980’lerden sonra yurtdışına çıkmaları ile başladı. 90’larda görünür hale geldiler. Bu da Süryanilerin görünmemesinde büyük bir neden” diyor.

Süryani Dernekleri Federasyonu Başkanı Evgil Türker, mesajda Süryanilerin yer almamasını Ankara ’nın ‘taziye çerçevesi’ni genişletmek istememesine bağlıyor. Türker, “1915’te alınan karar bütün Hıristiyanları kapsıyordu. Bu kapsamda Süryaniler de büyük darbe yedi. Bizim tahminimize göre 500 bin kişi katledildi. Bugün Türkiye sınırları içinde nüfusumuz 20 binse bu Sefyo’nun sonucudur. Taziyede yer alamamamızın nedeni ise Süryani Soykırımı sorununun yaratılmak istenmemesi” görüşünü dile getiriyor.

Türker, Süryani toplumunun yaşadıklarının hükümet cephesinden de bilindiğini söylüyor. Türker, “Ankara’dan bugüne kadar bizlere sadece bireysel taziyeler geldi. AK Partililer de bizimle görüşmelerinde ‘size haksızlık yapıldı’ dediler. Ama resmi anlamda açıklama yapılmadı” diyor. Süryanilerin 1. Dünya Savaşı’ndaki çatışma sürecine de dahil olmadığını ifade eden Türker şunları söylüyor: “Osmanlı’nın son döneminde ulusalcılığın gelişmesiyle büyük metropollerde belki aydınlanma olmuştu ama kırsal kesimde böyle bir uyanış da yoktu. Bu nedenle silahlanmadılar ya da isyan çıkartmadılar. Hatta kiliseler haricinde örgütlenmeleri de yoktu.”
Türker’e göre taziye mesajında Ermenistan’ın da etkisi büyük: “Ermenilerin Ermenistan’ı var. Ancak bir Süryani devleti yok. Bizi savunabilecek bir ses bulunmuyor. Sadece uluslararası kamuoyunun vicdanına kalmış durumdayız” diyor.
Süryanilerin Türkiye’deki ilk gazetesi Sabro’nun sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Tuma Çelik de Türker ile aynı görüşte. Çelik, taziye mesajını önemli bulsa da içeriğinin Süryanileri incittiğini şöyle ifade ediyor: “Bir başlangıç olması açısından umutlu yaklaşsam da çok geç kalındı. 99 yıldır devletin sürekli inkâr ettiği bir konuda verilen mesajda, ‘hiçbir şey yaşanmadı’ tezinden ‘karşılıklı çatışma’ ifadesine gelindi. Bu inkârın sürdüğünü gösterdiği için burukluk yarattı. Özellikle de nüfusunun üçte ikisini kaybeden Süryanileri hiç içermiyor olması bizleri üzdü.”
Çelik, 1915’te Ermenilerle birlikte Süryanilerin de aynı kaderi yaşadığının altını çiziyor ve ekliyor: “Eğer bu yaşananlar sadece Ermenilere yönelikse o zaman bizim nüfusumuz nerede? Bu kadar insan neye kurban gitti? Yok eğer Süryaniler de aynı süreci yaşadıysa neden dile getirilmiyor? Bunları düşününce umudumuzu kaybediyoruz. Bir insanı bir kez öldürebilirsiniz. Ancak inkâr bizi her gün öldürüyor. Bu süreç 1915 kadar, hatta daha fazla acı veren bir konu.”
Tuma Çelik, Başbakan Erdoğan’ın 2005 yılında önerdiği ‘ortak tarih komisyonu’ gibi bir girişimin Süryaniler için de gerçekleşmesi gerektiğini ifade ederken, “Böyle bir komisyonun içinde biz de yer almak isteriz. Biz samimiyet istiyoruz. Eğer samimi olunacaksa Süryaniler için de adım atılması gerekiyor” diye konuşuyor.

Neden Süryanice yoktu?

Çelik’in mesaja yönelik eleştirilerinden biri de açıklamanın Süryanice yayımlanmaması: “Bu mesaj 9 dilde yayımlandı ancak aralarında Süryanice yok. Bu da bize açıklamada yer alan ‘diğer Osmanlı vatandaşları’ tanımının bizi kapsamadığını gösteriyor. Yani nüfusunu kaybetmiş bir halk tamamen yok sayılıyor.” Protestan Süryaniler için de metinde anılmamaları büyük eksik. Süryani araştırmacı yazar İsa Karataş açıklamanın büyük ölçüde olumlu olduğunu söylüyor, eksiklerine rağmen önemli bir açıklama olduğunu belirterek şu görüşü dile getiriyor: “Eski olayları tamamen çözmenin bir yolu yok. Olan oldu artık. Ama yaşananın anlaşıldığının gösterilmesi önemli. Ne yaparsak yapalım acıları sona erdiremeyiz ama acıları inkâr etme noktasından vazgeçiliyorsa önemlidir. Taziye çok insani bir davranış. Biz de taziye beklerdik. Süryanilerin de adının anılması gerekirdi.”
Merkezi Brüksel’de bulunan Avrupa Süryaniler Birliği’nin yürütme kurulu üyesi David Vergili ise mesajda yer almamalarını diyaspora faaliyetlerinin Ermenilere kıyasla daha geç başlamasına bağlıyor. “Ermeni soykırımıyla birlikte Süryanilerin de aynı süreçten geçtiği tartışılmaz bir gerçek. Bu nedenle metin içinde Süryanilerin de olması gerekirdi. Ancak bunu beklemek de zor. Çünkü Süryaniler Türkiye’de sadece Mor Gabriel üzerinden tartışılıyor” diyen Vergili, Süryanilerin tarihsel ya da siyasi sorunlarının gündeme gelmediğini vurguluyor. Vergili, “Süryaniler ise uzun zaman sessizliğe büründü. Bu da yaşanan soykırımın sonuçlarından biri. Siyasi olarak hak talebinde bulunmaları ancak 1980’lerden sonra yurtdışına çıkmaları ile başladı. 90’larda görünür hale geldiler. Bu da Süryanilerin görünmemesinde büyük bir neden” diyor.

Seyfo Nedir?

Süryani (Asuri, Arami, Keldani, Nasturi) halkının 1915’te yaşadıklarını tanımlamak için kullandıkları ‘Seyfo’ Süryanice ‘kılıç’ anlamına geliyor. ‘Kılıçtan geçirilerek katledilme’yi ifade etmek için kullanılan kelime, Ermeniler arasındaki ‘Medz Yeğern’ yani ‘Büyük Felaket’ gibi soykırımı işaret ediyor. Süryani tarihinin en karanlık sayfalarından birisi olarak adlandırılan dönemde Osmanlı İmparatorluğu egemenliğinde yaşayan Süryani nüfusunun üçte ikisini kaybettiği belirtiliyor. Süryani Soykırımı, İsveç ve Avustralya tarafından resmen kabul ediliyor.



Yazar Hakkında

  • @Dünya Dinleri

    @Dünya Dinleri

    Bırakın Fikirleriniz Özgür Kalsın ! https://www.alternatifforum.org

    Dunyadinleri.Com Yöneticisi

Yorum Yaz


Yazdığınız yorumların genel ahlak kurallarına uygun olmasına özen gösteriniz. Ayrıca yazdığınız yorumlarda isminiz e postanız eksik yanlış olmamalıdır aski halde yorumlarınız onaylanmaz dikkate alınmaz cevap verilmez.

Haberler