Karadeniz, yaptığı açıklamada, karayemişin, Karadeniz Bölgesi'ne has bir meyve türü olduğunu, İstanbul boğazından Hopa'ya kadarki kuşakta, kendiliğinden yayıldığını anlattı.
Kiraza benzeyen karayemişin çiçeğinden, çekirdeğinden, kabuğundan, yaprağından istifade edilebilen çok yönlü bir meyve olduğunu belirten Prof. Dr. Karadeniz, ''Karayemiş yörede halk hekimliğinde çok kullanılır. Meyve ile şeker hastaları için şifa elde ediliyor. Karayemiş şeker hastalarının rahatlıkla yiyebildiği bir meyve. Hastaların şekerini dengeye getiriyor. Çekirdekleri öğütülerek suyu içildiğinde ise şekeri önemli ölçüde düşürdüğünü bilmekteyiz. Ancak her besinde olduğu gibi bunun da tüketimini ölçülü yapmalıyız'' dedi.

Yaprakları ezilerek elde edilen suyun mide ülseri ve bağırsak hastalıklarına da iyi geldiğini ifade eden Karadeniz, aynı zamanda karayemişin meyvelerinden ve yapraklarından elde edilen glikozitlerin öksürük şurubunda ve eczacılıkta kullanıldığının bilindiğini belirtti.

''Karayemişten salamura, turşu ve pekmez yapılabiliyor''

Prof. Dr. Karadeniz, bölgede karayemiş meyvesinin taze olarak tüketilmesinin yanı sıra salamura, turşu ve pekmez yapılarak da tüketildiğini, Trabzon ve Rize yöresinde ise meyvelerinin kurutularak çerez olarak tüketildiğini kaydetti.

Karadeniz, yöreye özgü bir meyve olan karayemişin kültüre alınması gerektiğini de vurgulayarak, şöyle devam etti:

''Bu anlamda çalışmaların sürdürülmesinde fayda var. Yöremizde Fındık Araştırma Enstitüsü bünyesinde bir çalışma yürütülüyor. Şu anda çalışmaların adaptasyon ve teşhir aşamalarının devam ettiğini biliyorum. Böyle çalışmalarla hem ülkemiz meyveciliği zenginlemiş olacak, hem de atıl duran ve karayemiş gibi çok kıymetli meyve türleri bilinecek. Bunlar kültüre kazandırılmalıdır. Halk hekimliğinde, yöre insanları tarafından kullanılan meyvelerin ülkesel bir boyutta tanınması da gündeme gelmeli.''

Karadeniz, yeni bir meyve türü olarak kültüre alınması gereken meyvelerde karayemişin ilk sırada beklediğini sözlerine ekledi.