Bohra Müslüman Mezhebi

Bohra Müslüman Mezhebi
Yazan : @Dünya Dinleri Tarih : Kategori : Şiilik veya Şiâ Mezhepleri Yorumlar : 0 Okunma : 4901 Beğen : 0

Çoğunlukla Hindistan’ın batısında bulunan Hint asıllı ve kısmen Yemenli Araplar’la karışmış olan Müsta‘li İsmaililer’in meydana getirdiği bir mezheb.

Bohra, bohora veya buhra kelimeleri Gucerati dilinde “alışveriş yapmak” manasındaki vohorvu kökünden olup “ticaretle uğraşan” kimse anlamına gelmektedir. Bu isim, fırka mensuplarından İslam’ı ilk kabul edenlerin ticaretle uğraşan kimseler olduğu fikrini vermektedir. Fırkanın Hindistan’a ne zaman intikal ettiği kesin olarak bilinmemekle birlikte 400’de (1010) Abdullah adlı bir kişinin Yemen’den Kambay’a dai* olarak gönderildiği kaynaklarda yer almaktadır. Bununla beraber Hindistan’a giden ilk dainin Muhammed Ali (ö. 532/1137) olduğu ve kabrinin halen Kambay’da bulunduğu şeklinde görüşler de vardır. O devirde Gucerat’ta hakim olan Çalukya hanedanı İsmaili dailere serbestçe propaganda yapma fırsatı tanıdığı için fırka kısa zamanda taraftar kazanmaya muvaffak oldu. Ancak 1297’de Gucerat’ta Hindu hükümeti sona erip bir asır kadar Dehli’ye tabi olduğu devrede ve ardından Gucerat’ın müstakil Sünni hükümdarlarca yönetildiği zamanda (1396-1572) Bohralar çeşitli sıkıntılarla karşılaştılar.

524 (1130) yılından beri dönmesi beklenen yirmi birinci imam Ebü’l-Kasım Tayyib’in masum* mümessilleri sayılan ve “dai-yi mutlak” diye adlandırılan fırka önderleri 946 (1539) yılına kadar Yemen’de otururlardı; tabileri dai-yi mutlakı ziyaret eder, zekatlarını ona öder ve aralarındaki ihtilafların çözümü için kendisine başvururlardı. Yirmi dördüncü dai Yusuf b. Süleyman (ö. 974/1567) 1539 yılında Yemen’den Hindistan’a geçerek Bombay yakınındaki Sidhpur’da (şimdiki Baroda’da bir şehir) yerleşti. Ardından Celal b. Hasan ve Davud b. Aceb Şah dai-yi mutlak oldular. Yirmi altıncı dai-yi mutlak olan bu sonuncunun 999’da (1591) ölümünden sonra Bohra cemaati iki büyük fırkaya ayrıldı. Gucerat’taki cemaat Davud Burhaneddin b. Kutb Şah’ın halef olduğunu, Yemen’de bulunanlar da Davud b. Aceb Şah’ın, kendinden sonrası için hanımının yeğeni olan Süleyman b. Hasan’a vekalet verdiğini, buna göre adı geçenin yirmi yedinci meşru dai-yi mutlak olduğunu ilan ettiler. Bu bölünmeden sonra Yemen’den Hindistan’a giden Süleyman b. Hasan küçük bir zümre dışında Bohra cemaatinden hiçbir ilgi görmedi. Böylece cemaat, çoğunluğu teşkil eden Davudiler ve azınlık olan Süleymaniler olmak üzere iki kısma ayrılmış oldu. Süleyman b. Hasan (ö. 1005/1597) ve Davud b. Kutb Şah’ın (ö. 1021/1612) Ahmedabad’da bulunan mezarları günümüze kadar taraftarlarınca büyük bir hürmetle ziyaret edilmektedir.

Bohra cemaatinin çoğunluğunu teşkil eden Davudiler’in Deorhi denilen umumi merkezleri Surat’ta bulunmakla birlikte dai-yi mutlak Bombay’da oturur. Surat’ta, elli birinci dai-yi mutlak Tahir Seyfeddin’den sonra kurularak Ders-i Seyfi adı verilen ve Arapça tedrisat yapan bir medreseleri ve Bombay’da değerli yazmaları ihtiva eden bir kütüphaneleri de bulunmaktadır. Resmi işlerinde ve ibadetlerinde, Arap harfleriyle yazdıkları, Arapça kelime ve tabirlerle dolu bir Gucerati dili kullanmaktadırlar. Seyyidüna Sahib, Sahib ve Mollacı da denilen daiyi mutlak karşısında Fatımiler’den beri süregelen yer öpme adeti halen devam etmektedir. Elli birinci dai Molla Tahir Seyfeddin’in 1965’te ölümünden sonra oğlu Muhammed Burhaneddin elli ikinci dai-yi mutlak olarak cemaatin liderliğini sürdürmektedir. Daha aşağı derecedeki mezun mükasir, şeyh, molla, miyansahib gibi görevliler dai-yi mutlakın yardımcılarıdır. Dini mahiyetteki kitaplarını gizlemelerine rağmen son zamanlarda gelişen hürriyet ve müsamaha ortamında, Deaimü’l-İslam, Siretü seyyidine’l-Müeyyed, Risale camia ve Rahatü’l-akl gibi eserler basılmış bulunmaktadır. Cemaatin sayısı hakkında kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte dönemin dai-yi mutlakı, 1922’de mahkeme zabıtlarına intikal eden beyanında Davudi Bohralar’ın sayısının 300.000 civarında olduğunu açıklamıştır. 1931 yılı sayımlarında Hindistan’daki Bohralar’ın sayısı 212.752 olarak kaydedilmiştir; günümüzde ise Hindistan’la birlikte Pakistan, Bengladeş, Kenya ve Afrika’daki eski İngiliz sömürgelerinde yaşayan Davudiler’in 1,5-2 milyon civarında olduğu belirtilmektedir (bk. Muhyiddin el-Elvai, s. 47; Réginald Alvès, s. 15, 268-269). II. Dünya Savaşı’ndan sonra Kanada, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa’ya göç edenler de olmuştur.

Çok daha az sayıda bir cemaat olan Süleymaniler’in dai-yi mutlakı Yemen’de oturur ve tabilerinin işlerini yürütmek için “mensup” adı verilen baş temsilcisini devamlı olarak Hindistan’da bulundurur. Davetin Hindistan merkezi Baroda’da olup tabileri Baroda, Bombay ve Haydarabad Dekken’de bulunmaktadır. Baroda’da İsmaili yazmaları ihtiva eden bir kütüphaneleri de vardır. Urdu dilini kullanan Süleymaniler’in bugünkü (1990) liderleri, Seyyidüna diye anılan kırk sekizinci dai-yi mutlak Ali b. Hüseyin’dir. Yemen’deki sayıları hakkında kesin bilgi bulunmamakla birlikte 1934’te 2530.000 civarında oldukları belirtilmektedir. Güney Arabistan, Basra körfezi, Doğu Afrika, Burma ve İspanya’da bulunan Müsta‘liler dikkate alındığında bu rakamın birkaç misline ulaşacağı sanılmaktadır.

Hindistan’da 400 civarında ilk ve orta okulları bulunan Bohra cemaati arasında okuma yazma bilmeyen yoktur. Surat’taki el-Camiatü’s-Seyfiyye denilen yüksek dereceli araştırma enstitüsünde Fatımi düşüncesi ve tarihi üzerine çalışmalar yaptırılmaktadır. 1921’de Hindistan’da 648 camileri bulunan ve kültür düzeyi genellikle yüksek olan bu zümrede zamanla serbest mesleklere yönelme görülmekte, devlet memuru olanlarına çok az rastlanmaktadır.

Genel olarak Hz. Ali ve neslinden gelen imamlarla onların devamı olan ve masum sayılan dai-yi mutlaklara bağlılığı esas kabul eden bu fırkada ibadetler diğer İsmailiyye fırkaları veya İsnaaşeriyye’ye göre bazı farklılıklar göstermektedir. Abdest Sünniler’de olduğu gibidir, beş vakit namaz ise cem‘ edilerek üç vakitte kılınır. Cuma namazı ve hutbesi yoktur. Ramazan’da bir ay oruç tutmak, zekatı dai-yi mutlaka teslim etmek ve hac için Mekke’ye gitmek başlıca ibadetlerdendir.

Dai-yi mutlak tarafından tayin edilen ve “amil” veya “davetin hizmetçileri” denilen görevliler evlenme, ölüm ve ibadetler gibi konularda cemaatin işlerini yürütürler; ayrıca cemaat içinde ortaya çıkan ihtilafları giderirler, halledemedikleri anlaşmazlıkları ise dai-yi mutlaka havale ederler. Kendi aralarında iyi teşkilatlanmış kapalı bir toplum olan Bohra cemaati diğer müslümanlar veya başka din mensuplarıyla evlenmezler, müt‘a nikahını da meşru saymazlar.

ismailiyye



Yazar Hakkında

  • @Dünya Dinleri

    @Dünya Dinleri

    Bırakın Fikirleriniz Özgür Kalsın ! https://www.alternatifforum.org

    Dunyadinleri.Com Yöneticisi

İlgili Sayfalar

Dünya Dinleri