Mezopotamya topraklarında yaşayan en kadim halklardan biri olan Ermeniler, resmi ideolojinin politikaları nedeniyle birçok halkla karşı karşıya getirilerek katliamdan geçirildi. Katliamdan dolayı çok az Ermeni yurttaş kendi topraklarında kalabildi. 25 yıldır Diyarbakır Meryem Ana Kilisesi'nde yaşamını sürdüren Sıdık Eker ve Bayzo Alata da, tüm yaşamsal zorluklara rağmen kendi topraklarında kalmakta ısrar edenlerden sadece ikisi. 1915 yılında gerçekleştirilen Ermeni katliamında tüm akrabalarını kaybeden Sıdık Eker, 1930 yılında Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde dünyaya gelir. Katliamın ardından Eker'in babası, bütün akrabalarını ve her şeylerini yitirdikleri için Diyarbakır merkeze bağlı Karabaş, Darağlı, Telgoz, Sıti köylerinde hamallık yaparak geçimini sağladı. 1960 yılında babasını kaybeden Eker, Diyarbakır merkeze taşınır. Burada kendisi gibi Ermeni olan Bayzo Alata ile evlenir. Akrabaların katliamda yaşamını yitirmesi ve geriye kalanların göç etmesi nedeni ile yalnız kalan çift, 1988 yılında Diyarbakır merkezinde bulunan Meryem Ana Kilisesi'nin avlusundaki iki odaya yerleşir. 25 yıldır gece gündüz kilisede kalan çift, kiliseye gelen misafirleri ise güler yüzleri ile karşılıyor.

'Allah'ın evinde yaşıyoruz'

Babasının vefatından sonra hem bir halkın üyesi olarak yalnız kaldıklarını hem de maddi, manevi olarak zorluk çektiklerini belirten Eker, yaşamının bir kısmını hamallık yaparak geçirdiğini söyledi. Eker, "1960'a kadar köyde kaldım, babam rahmetli olduğunda biz de Diyarbakır'a yerleştik. Bu süre içerisinde çeltik tarlalarında hamallık yaparak yaşamımı sürdürdüm. 38 sene çeltik tarlasında çalıştım. Daha sonra Meryem Ana Kilisesi'ne yerleştik. Burası Allah'ın evidir, ibadetimizi yapıyoruz. Burada yaşıyoruz" dedi. Aslen Liceli olduğunu belirten Bayzo Alata da, Ermeni katliamında babası ve annesini kaybettiğini ve uzun bir süre akrabaları ile yaşadığını vurguladı. Alata, "Aslen Liceliyim. Ermeni katliamından önce ailemle beraber Lice'de yaşıyorduk. Ermeni katliamında ailemi katlettiler. 25 yıldır kilisenin avlusundaki odada kalıyoruz. Hayatımızdan memnunuz gelenleri karşılıyoruz. Hayat böyle bizim için daha renklidir. Bize bakacak kimsemiz de yok artık o yüzden de buradayız. Olmadığı için 25 senedir kilisenin avlusundaki iki odalık evde yaşamımızı sürdürüyoruz" diye konuştu. Alata, yaşamlarını aldıkları yaşlılık maaşı ile idame ettirdiklerini söyledi.