Aşağıdaki makâle, tümüyle alıntıdır. İçerisinde şahsıma âit tek kelime/satır yoktur.
Rivayetlere göre Hz.Adem'in yaratıldığı toprağın arta kalan kısmından hurma ağacı yaratılmıştır.
Bu ağacın yaratılışında topluluk ve adâlet vardır. İnsanın yaratılışı da böyledir. Bunun içindir ki, Peygamber efendimiz nahle ağacına âdemoğullarının halasıdır, derdi: "Halanız olan nahleye saygı gösteriniz. Çünkü bu ağaç, Âdem aleyhisselâmın çamurundan kalan artıktan yaratılmıştır." buyurdu. Görülüyor ki nahle, Âdem aleyhisselâmın çamurundan yaratılmıştır. Nahleye bereket buyurması, bunda her şeyin bulunduğu için olsa gerektir. Bunun için, nahlenin meyvesi olan hurma yiyince, insanın parçası, dokusu olur. Böylece hurmada bulunan her şey, insana da aktarılmış olur. (İmâm-ı Rabbânî)
Hurma ağacı ve sinek kapan otu, hayvan gibi his ve hareket etmektedir. Hurma ağaçlarından bir kısmı erkek, bir kısmı dişidir. Erkek ağac, dişi tarafına eğilmekdedir. Erkek ağacdan, bir madde dişiye gelmeyince, dişide meyve hâsıl olmaz.
Gerçi bütün bitkilerde bu iki organ vardır. Fakat, hurma ağacında, hayvanlar gibi görünmekdedir. Hatta, hurma ağacının başında beyâz birşey vardır. Hayvanların yüreği gibi iş görür. Bu şey yaralanırsa veya suda kalırsa, ağac kurur. Hadîs-i şerifte, “Halanız olan hurma ağacına saygı gösteriniz! Çünkü, ilk hurma ağacı, Âdem aleyhisselâmın çamuru artıklarından yaratıldı” buyuruldu. Belki, bu ağacın, bitkilerin en üstünü olduğuna işâret buyurulmuş olabilir.
Malesef hadis kulliyatinda bu tip anlatimlar ve akil disiliklar cok fazladir. Hurma agacini Adem`in yaratildigi toprakla iliskilendirmekteki, kutsallastirmaktaki akil disiligi bir kenara birakalim, bir de insan sormadan edemiyor, acaba dunya uzerinde o kadar meyve agaci ya da bitki varken neden sadece o cografyada cok fazla bulunan hurma agaci yuceltilmis, kutsanmis?
http://mistikfelsefe.blogspot.com.tr/ Işığın ancak üzerinde yansıyacak bir şey olduğunda aydınlatma niteliğine sahip olması gibi,sonsuz gizem ışığı Tanrı da sonsuz evren şeklinde tezahür ederek sonsuz sayıda canlı bilincinin üzerinde yansıyıp aydınlanan ışık oldu.
Burada hadisin zahir anlamının dışında bir de batıni anlamı olmalı.tıpkı kuran-ı kerim ayetleri gibi hadisler de -görünenin arkasındaki- asıl manasını -hikmetini,ehil kişilerin yorumuyla bize verir.her dinin kutsal metinlerinde olduğu gibi sembolik ifadeler islamın kutsal metinleri içinde de mevcuttur.
ama tabiki zahir anlamı da dikkate değerdir ve inananlar için anlamlıdır.hurma bitkisinin keşfedilmiş ve keşfedilecek faydaları gibi...
Alıntı; cangüzel çiçek Demiş ki,
Burada hadisin zahir anlamının dışında bir de batıni anlamı olmalı tıpkı kuran ı kerim ayetleri gibi hadisler de görünenin arkasındaki asıl manasını hikmetiniehil kişilerin yorumuyla bize verir...
Cevap :
Zâten "Bâtini anlam" aramalar, genellikle okuyanlara mantık dışı gelen metinler üzerinden yapılmaktadır. Misâl; Tevrat'ta da Tanrı'nın Bâbil kulesini görmek için "aşağı inmesi" ya da "insanı yarattığıma pişman oldum" demesi gibi Tanrısallıkla pek bağdaşmayacak âyetler mevcuttur. Ben bu tip Tevrat âyetlerini internette bir Hristiyan'a sormuştum ve bana, "bunlar Tanrı'nın insansı sözleri" demişti. Çünki, direkt lafza bakıldığında içinden çıklması mümkün olmayan şeyler bunlar.
Aslında bu "teşbihtir/müteşâbihtir" muhabbeti, 'Çarpma'nın sağlamasının mümkün olamadığı hususlarda kendisini göstermektedir. Hiç bir insanın ölüm sonrası âlem hakkında net/somut ve objektif bilgileri yoktur. Bu mevzûda ancak "elçi" olduğuna inanılan kişilerin getirdikleri/söyledikleri 'doğru" kabul edilir.
Neden ?
Çünki uhrevi âlemle veya ölüm sonrasıyla alâkalı dinsel söylemlerin, somut biçimde ıspâtı mümkün değildir. İmâna dayanan konularda "elçi"lerin sözlerine itibar edilmesi zorunluluktur. Fakat ilginçtir; Muhammed, Hurma ağacının yaratıldığı toprağının, Âdemin yaratılmasından arta kalan toprak olduğunu bilirken, hurmalardan daha iyi verim almak için aşılanmaları gerektiğini bilememiştir.
Sahih-i Müslim: Kitab-ül Fazail; 38- Resulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'ın Şer'an Söylediklerine İmtisalin Vacib Olması; Kendi Reyi Olarak Dünya Maişetlerine Ait Söylediklerine İmtisalin Vacib Olmaması Bâbı
140- (2362) Bize Abdullah b. Rumî EI-Yemâmî ile Abbas b. Abdil'-Azim El-Anberî ve Ahmcd b. Ca'fer El-Ma'kirî rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Nadr b. Muhanımed rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İkrime (bu zât İbni Ammar'dır) rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû'n-Necâşî rivayet etti. (Dedi ki) : Bana ttâfi' b. Hadic rivayet etti. Kâfi' şöyle demiş : Ne-biyyullah (Sallailahü Aleyhi ve Setlem) Medine'ye geldi. Halk hurmaları ıslah ediyor; hurmaları aşılıyorlar diyorlardı. Bunun üzerine :
«Siz ne yapıyorsunuz?» diye sordu.