Hıristiyanlık

Ana Sayfa Forum Din ve İnançlar Hıristiyanlık Tanrının elindeki günahkârlar.

Tanrının elindeki günahkârlar.

  • Ârif Cemil
    Ârif Cemil
    dunyadinleri.com/murat83871
    buradaydı
    Cinsiyet : Bay
    Şehir : Manisa
    Meslek : Serbest
    Giriş : 2174
    İnandığınız Din : Belirtmiyor
    İnançlı Birimisiniz? : İnançlıyım
  • Yazan : Ârif Cemil Tarih : Kategori : Hıristiyanlık Cevaplar : 4 Okunma : 2660 Beğeniler : 0
    Tanrının elindeki günahkârlar.


    Sen günahkâr!
    İçinde bulunduğun korkunç tehlikeyi düşün

    İnce bir ipin ucuna asılı duruyorsun. İlahi öfkenin alevleri parlıyor ve tuttuğun ipi yavaş yavaş yakmaya hazır.

    Sizi cehennem çukurunun üzerinde tutan Tanrı, sanki elinde örümcek veya iğrenç bir böcek varmış gibi sizden iğreniyor ve sizi izliyor.
    Size olan öfkesi, alev alev yanıyor.
    Sizi değersiz ve ateşe atılmayı hak edenler olarak görüyor.
    Sizler O‟nun gözünde, en iğrenç zehirli yılandan on bin kat daha mide bulandırıcısınız.

    Ve Senin gibiler..
    Sizin kötülüğünüz sizi kurşun gibi ağırlaştırıyor ve büyük bir ağırlık ve basınçla sizi aşağıya yani cehenneme doğru eğiyor.

    Jonathan Edwards.

    Bu makâlenin tamamı bir Hristiyanforum'da bulunuyor. Yukarıda özetini aktardığım düşüncelerin sâhibi, Hrsitiyan vaiz ve teolog imiş. Üstelik de Protestan. Fakat, şâyân-ı dikkattir ki; tam bir Ortaçağ engizisyon papazı mantığıyla düşünüp yazmış.

    Pavlus; "Çünkü bizim kavgamız kana ve ete karşı değildir. Ama başkanlıklara, yetkilere, şu karanlığın evrensel çapta eylem yapan egemen güçlerine, göksel yerlerdeki ruhsal kötülük kuvvetlerine karşıdır." (Efesliler: 6/12) der. Yâni işin özü; RAB Tanrı insana karşı değildir; insanın, ruhsallık yerine karanlığı seçmesine ve yaptığı kötülüklere karşıdır. Eğer İnsana karşı olsaydı; çoğumuzun çirkin bir tabiata sahip olarak yaşayıp öleceğmizi bile bile bizleri yaratmasını "Tanrı sevgidir" diye açıklayabilmek mümkün olmazdı. Demek ki Pavlus MESİH inancının temel ilkelerini bu vaiz kadar kavrayamamış. Edvards'ın kaleme aldığı düşünceler İncil'e mi, yoksa Kur'andaki şu âyete mi daha çok uymaktadır; okuyanlar karar versin.

    "Ancak rabbının rahmetile yarlıgadığı kimseler müstesnâ ve onun içindir ki onları halketti ve rabbının şu kelimesi tamam oldu, ahdim olsun Cehennemi cinlerden ve insanlardan tamamen dolduracağım." Hud: 119

    MESİH; Tanrı/İnsan/Günâh bağlamını öyle müthiş bir benzetmeyle açıklar ki; gerçekten Tanrı'ya iman etmiş herhangi bir kimsenin, bu benzetmedeki güzelliği/muhteşemliği anlayamayacak kadar ebleh olabileceğini sanmıyorum. Bunu da anlayamayacak kadar çapsız/kapasitesiz olsak, üzerimize sorumluluk yüklenmiş olmasının "sebeb-i hikmeti"ni açıklayamayız.

    Ferisi ve vergi görevlisi:
    9-10 - Kendi doğruluklarına güvenip başkalarına tepeden bakan bazı kişilere İsa şu benzetmeyi anlattı: ‹‹Biri Ferisi, öbürü vergi görevlisi iki kişi dua etmek üzere tapınağa çıktı.
    11 - Ferisi ayakta kendi kendine şöyle dua etti: ‹Tanrım, öbür insanlara -soygunculara, hak yiyenlere, zina edenlere- ya da şu vergi görevlisine benzemediğim için sana şükrederim.
    12 - Haftada iki gün oruç tutuyor, bütün kazancımın ondalığını veriyorum.›
    13 - ‹‹Vergi görevlisi ise uzakta durdu, gözlerini göğe kaldırmak bile istemiyordu, ancak göğsünü döverek, ‹Tanrım, ben günahkâra merhamet et› diyordu.
    14 - ‹‹Size şunu söyleyeyim, Ferisi değil, bu adam aklanmış olarak evine döndü. Çünkü kendini yücelten herkes alçaltılacak, kendini alçaltan ise yüceltilecektir.››

    MESİH, Ferisiler tarafından sürekli olarak günahkâr insanlarla berâber dolaştığı için eleştirlmiştir.Onlara göre iyi/değerli bir öğretmen, ancak kendı sınıfından olan insanlar arasında bulunur. Ancak; bu eleştirileri yapan burnu havada Fersilere verilen cevap tokat gibidir..

    ...'Sağlamların değil, hastaların hekime ihtiyacı var. Ben doğru kişileri değil, günahkârları çağırmaya geldim.' Markos: 2/17

    MESİH insana karşı olsaydı, dünyayı şereflendrmesini, onca eziyet ve sıkıntıyı çekmesini, bedel ödemesini ne ile açıklayabilirdik ? Bir baba/anne, ne kadar hatâ yaparsa yapsın, evlâdına karşı olur mu hiç ? Ebeveynler; evlatlarına değil, onların yaptığı yanlışlara karşıdırlar. İdâm mahkumunun annesinin, evladı darağacında can verirken kalbinde hisstettiği acıyı/kederi kim bilebilir ki ? Anne kâtil evladına üzülürken yaptığı yanlışı onaylamaz ancak, onun ölümüne üzülür.

    İncil, insana değil, kötülüğe karşıydı. Getirdiği öğretinin temeli/felsefesi budur. Aktarmış olduğum makâledeki yaklaşım ile Pavlus'un Efesliler: 6/12 de vurguladığı temel prensip ne kadar taban tabana zıt görünüyor!... MESİH "Hekime ihtiyaç duyan hastalardır" buyurup, insan ile günâhı mümkün meretebe birbirinden uzak tutmaya çabalarken; mâkâle sâhibi zât-ı muhterem, günaha batmış insanı "iğrenç bir mahluk" gibi algılıyor. Daha da tuhaf olanı günahkarlara "Sen/siz" diye hitap ederek kendisini sanki günahtan âzâde görüyor ve "Tanrım, öbür insanlara -soygunculara, hak yiyenlere, zina edenlere- ya da şu vergi görevlisine benzemediğim için sana şükrederim." diyen Fersiye ne kadar da benizyor değil mi ?

    Afrikalı bir lider şunları söylemiş. "Misyonerler bizim ülkemize ilk geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı. İşlerini bitirdiklerinde İncil bizim, topraklar onların oldu"

    Artık beni Hristiyanforumlarından neden kovduklarına hayret etmiyorum.

    Yahudanın ihâneti, bunların MESİH'e ihâneti yanında çok "mâsum" kalıyor. Çünki Yahuda sâdece MESİH'e ihânet etti; öğreti zarar görmedi. Bunların ihâneti, MESİH'i tekrar takrar çarmıha gererken, insanların gerçek müjdeye ulaşmasına da mâni oluyor.

    Kendi günahının idrâkinde olmayıp, başkalarına öğüt veren iman etmemiştir. Dünyadaki makamı/mevkisi ne olursa olsun, bu gerçek aslâ değişmez.

    İmza

ben doğuştan günahkar doğmadım. öyleyse mehdiye ih…

  • Aysun Eylem
    Aysun Eylem
    dunyadinleri.com/aysun
    buradaydı
    Cinsiyet : Bayan
    Şehir : Antalya
    Meslek : Hemşire
    Giriş : 82
    İnandığınız Din : Agnostik
    İnançlı Birimisiniz? : Az İnançlıyım
  • Yazan : Aysun Eylem Tarih : Beğeniler : 0

    ben doğuştan günahkar doğmadım. öyleyse mehdiye ihtiyacım yok. tıpkı eskimolar gibi. ülkemizde insanların hakim mezhep sunniliğe olan antipatisini kullanıp gençlerimizi özellikle hıristiyanlığa geçirip her birini sadece islam düşmanı değil aynı zamanda ülke düşmanıda yapıyorsunuz. var çevremde böyleleri. utanmasalar her biri birer ajan gibi çalışacaklar. her fırsatta ülkemizi karalıyorlar.

    İmza

Alıntı Aysun Eylem Demişki : ben doğuştan günahkar…

  • Ârif Cemil
    Ârif Cemil
    dunyadinleri.com/murat83871
    buradaydı
    Cinsiyet : Bay
    Şehir : Manisa
    Meslek : Serbest
    Giriş : 2174
    İnandığınız Din : Belirtmiyor
    İnançlı Birimisiniz? : İnançlıyım
  • Yazan : Ârif Cemil Tarih : Beğeniler : 0

    Alıntı Aysun Eylem Demişki :
    ben doğuştan günahkar doğmadım öyleyse mehdiye ihtiyacım yok tıpkı eskimolar gibi ülkemizde insanların hakim mezhep sunniliğe olan antipatisini kullanıp gençlerimizi özellikle hıristiyanlığa geçirip her birini sadece islam düşmanı değil aynı zamanda ülke düşmanıda yapıyorsunuz var çevremde böyleleri utanmasalar her biri birer ajan gibi çalışacaklar her fırsatta ülkemizi karalıyorlar


    Cevap :Bu ithamlarınızın dayanağı nedir ? Hristiyan olmak memlekete düşman olmak için bir sebep midir ? Gençler sünniliğe antipati duydukları için neden Hristiyan olsunlar ? İçine doğduğu kültürün dayattığı dini/inancı reddeden, illa başka bir inanç seçmek zorunda değil ki. Ateist olur, agnostik olur, deist olur.

    Türkiyede Hristiyanlığa yönelik yayın yapan iki tv kanalı var. Çok şükür ki, ben bunları izlemeden MESİH'e iman etmiştim. Tv kanallarını izleyerek, ya da misyonerlerin dağıttığı incilleri okuyarak kimse inancını değiştirmez.

    İmza

Alıntı Aysun Eylem Demişki : ben doğuştan günahkar…

  • Yaman .
    Yaman .
    dunyadinleri.com/yamanf2482
    buradaydı
    Cinsiyet : Bay
    Şehir : DiğerYerler
    Meslek : DiğerMeslekler
    Giriş : 246
  • Yazan : Yaman . Tarih : Beğeniler : 0

    Alıntı Aysun Eylem Demişki :
    ben doğuştan günahkar doğmadım öyleyse mehdiye ihtiyacım yok tıpkı eskimolar gibi ülkemizde insanların hakim mezhep sunniliğe olan antipatisini kullanıp gençlerimizi özellikle hıristiyanlığa geçirip her birini sadece islam düşmanı değil aynı zamanda ülke düşmanıda yapıyorsunuz var çevremde böyleleri utanmasalar her biri birer ajan gibi çalışacaklar her fırsatta ülkemizi karalıyorlar


    Cevap :Herkesi aynı şekilde nitelendirmek doğru değil ancak Hıristiyan olan kişilerde aşırı bir avrupa-ABD hayranlığı olduğu ve Türkiye'den nefret ettikleri bir gerçektir. Biraz araştırma yapan herkes bunu görebilir.

    İmza

    İnsanlık henüz gelişmedi, ve biz henüz işçilerin,tarım emekçilerinin,köylülerin,asker temsilcilerinin sovyetlerinden daha üstün ve daha iyi bir hükümet şekli bilmiyoruz.

Alıntı Yaman . Demişki : ...Hıristiyan olan kişile…

  • Ârif Cemil
    Ârif Cemil
    dunyadinleri.com/murat83871
    buradaydı
    Cinsiyet : Bay
    Şehir : Manisa
    Meslek : Serbest
    Giriş : 2174
    İnandığınız Din : Belirtmiyor
    İnançlı Birimisiniz? : İnançlıyım
  • Yazan : Ârif Cemil Tarih : Beğeniler : 0

    Alıntı Yaman . Demişki :
    ...Hıristiyan olan kişilerde aşırı bir avrupa ABD hayranlığı olduğu ve Türkiyeden nefret ettikleri bir gerçektir Biraz araştırma yapan herkes bunu görebilir


    Cevap :

    Doğrusu, söylediğiniz bu duyguyu ben de yaşadım ve yaşamaktayım. Aslında, bu duruma neyin sebep olduğunu tam açıklayamam. Öyle zannediyorum ki, batı medeniyeti karşısında, ekonomik ve teknolojik açıdan geri kalmışlığımızın oluşturduğu aşağılık duygusu, aslını esasını bilmeden izleyip etkilendiğimiz hollywood filmleri, Avrupada işçi olarak çalışan insanlarımızın, devlet-birey ilişkisi noktasında orada görüp anlattıkları, çevremizde sık karşılaştığımız riyâkârlıklar, Devletin kendi vatandaşına sahip çıkmaması, sosyo-ekonomik ortamdaki ahbap-çavuş ilişkileri vs. gibi hususlar Hristiyan topluma özenti oluşmasında etkili unsurlar gibi görünüyor.

    Burada dikkat edilmesi gereken nokta şu. Yukarıda saydığım hususlara binâen bir "inanç değişimi" yaşanıyor ise; bu, tasvip edilecek bir şey değildir. Çünki inançta görülen değişiminin samimiyeti, menfaât ve özenti gibi dünyevi olgulardan etkilenmemiş olmasına bağlıdır.

    Benim imrenişim, Devlet-birey işikisi anlamında batı standrtlarının bizde de oluşması isteğinden başka bir şey değil. Fakat; Hristiyan forumlarda şahit olduklarım, Hristiyan inancı üzerine Türkçe yayın yapan tv kanallarında gördüklerimden sonra, bu hususda pek ümidim kalmadı.Kültür dindarlığı belki görüntüyü değiştiriyor; Câmi yerine Kilise, İmam yetrine Râhip, Cuma hutbesi yerine pazar vaazı vs. Fakat insanlar tam bir hulûs-u kâlp ile iman elde edemeden, Tanrısal prensipler ve bu prensiplerin davranışa dönüştürlmesi noktasında ahkâm kesmeye başladıkarında, benim de midemde bulantı başlıyor.

    İslâm peygamberinin çok tuttuğum bir-kaç sözü var.

    "Din, samimiyetttir."

    "Ameller, niyete göredir"

    MESİH de buyuruyor ki; "Evet'iniz evet, hayır'ınız hayır olsun. Bundan fazlası şeytandandır."

    Bizler; hakim kültürün parçaları olan örf, âdet ve geleneklerle, iman olgusu arasındaki farkı grüp, kavrayamadıkça; kendimizi, kültür dindarlığından kurtaramayız . Ne 'samimi' olabiliriz; ne de Evet'imiz evet, hayır'ımız hayır olur.

    Anadoluda "Saldım çayıra, Mevlâm kayıra" diye bir söz var. Kültür dindarlığı işte böyle bir şey. Hristiyan forumlarda görüyorum. Genellikle cin kovma, şifâcılık ve bilimeyen dillerde konuşma gibi insanın imanından çok, merak ve heyecanına yönelik husular ilk sırada. İkinci plânda, Müslümanların Kitab-ı mukaddes'in "müharref" olduğu yönündeki iddialarına cevaplar yer alıyor. En gıcık kaptığım şey de; teslis ve bağışlama gibi hazmı zor mevzûların, burun üzerinde duran sineği kovalamak kadar kolaymış gibi anlatılması. Bu davranışı sergileyenlerin gerçekten iman ettikleri noktasında şüphelerim var.

    İslâmi formlar ise başka bir âlem. Biraz üst seviye münâkaşalarda; hem mezhepler arası farklılıklar, hem de önceki müfessirlerin tefsirleri ile şimdiki ilâhiyatçıların Kur'anı anlama ve yormlama noktasındaki farklılkları sebebiyle; kişiler, birbirini 'zındık' diye nitelemekteler. Elimizde bir imanometre olmadığı için, kimin neyi hangi samimiyet ölçüsünda anlattığını asla bilemiyoruz. İki imanlı münâkaşa ettikleri mevzûda taban tabana zıt düşünceler serdetseler ve fakat bunların düşüncelerinde gerçekten samimi oldukları bilinse, ikisinden birinin söyledikleri bana doğru gelmese; ben, o kişiyi aslâ 'zındık" olarak görmem. Çünki, imanın temeli samimiyettir/dürüstlüktür. Muhatabımın iman algısının benden farklı olması kendisini ilgilendirir. Rab'bin karışmadığına ben neden karışayım ?

    Esas zındıklar, "arazi"ye uyup dindar görünenler ile, inançlı insanların hassasiyeteleri üzerinden rant sağlayanlardır.

    İslâmi forumlarda sıkça karşılaştığım bir diğer husus da; copy/paste edilmiş bir yazı altına asılan bir cümlelik mesajlar. Ben, okuduğum bir makâleden etkilensem/ibret alsam; bu etkileşim, o zamana kadar hiç aklıma gelmeyen veya düşünemediğim bır olguyu bana öğretiyor demektir. Hattâ, okuduğum makâleden elde ettiğim bilgileri kullanarak, daha farklı sonuçlara da ulaşır, bu düşüncelerimi ilgili mesajın altına asarım. İstifâde ettiğim mesajın sâhibine de teşekkür etmeyi ihmâl etmem.

    Fakat şâyân-ı dikkattir; İslâmi formlarda daha ziyade "SübhânAllah kardeş. İbretlik paylaşım" geyiklerinden geçilmiyor. Belki birilerinin dikkatini çekebilirim düşüncesiyle, anlam ve emir olarak birbirine tamâmen zıt hadisleri kaynak vererek bir kaç İslâmi foruma astım. Bekledim ki, içlerinden bilen birileri çıksın da üzerinde münâkaşa edelim. Ya hiç cevap yazılmadı, ya da teşekkür edildi.

    Sorup araştırarak, okuyup öğrenerek tercihini atezim yönünde kullanmış bir insan; kültür dindarından, mukâyese kabul etmeyecek şekilde daha samimi ve dürüsttür. En azından; merhamet duygusunun temelinde, Tanrı'dan almayı umduğu Cennet biletinin 'seri no'su yoktur.

    İmza