Diğer Dinler ve Dini Konular

ÖLÜM VE GERÇEKLER

  • merkür merkür
    merkür merkür
    dunyadinleri.com/m71500
    buradaydı
    Cinsiyet : Bayan
    Şehir : İzmir
    Meslek : DiğerMeslekler
    Giriş : 28
    İnandığınız Din : Diğer
    İnançlı Birimisiniz? : Belirtmiyor
  • Yazan : merkür merkür Tarih : Kategori : Diğer Dinler ve Dini Konular Cevaplar : 0 Okunma : 1021 Beğeniler : 0
    ÖLÜM VE GERÇEKLER

    Tarifsiz Bir Acı!

    Ölüm tatsız bir konudur. Birçok insan bu konuda konuşmak istemez. Fakat ölüm er ya da geç hepimizin karşısına çıkar ve insana gerçekten de tarifsiz bir acı verir.

    Hiçbir şey bizi anne babamızın, eşimizin ya da çocuğumuzun ölümüne tam olarak hazırlayamaz. Böyle bir acı bazen uzun bir sürecin sonunda, bazen de beklenmedik bir anda yaşanır. Ne olursa olsun, ölüm acısı kaçınılmazdır ve ölen kişiyi geri getiremeyeceğini bilmek insanı perişan eder.

    Babasını trafik kazasında kaybeden Antonio şöyle söylüyor: “Sanki birisi evinizin kapısını kilitlemiş, anahtarları da alıp götürmüş. Eve bir daha asla, bir an için bile giremiyorsunuz. Geriye sadece anılarınız kalıyor. Yaşadıklarınızın haksızlık olduğunu düşünüyorsunuz ama artık hayatınızın gerçeği bu. İnkâr etmeye çalışsanız da, yapabileceğiniz hiçbir şey yok.”

    47 yaşında dul kalan Dorothy, acı kaybından sonra bazı soruların cevabını bulmaya karar verdi. O, kilise okulunda öğretmenlik yapıyordu ve ölümün her şeyin sonu olmadığına inanıyordu. Ancak bu konuda zihninde hâlâ sorular vardı. Bir din adamına “Öldüğümüzde bize ne oluyor?” diye sordu. Din adamı “Hiç kimse gerçekten ne olduğunu bilmiyor” dedi. “Bekleyip görmekten başka çaremiz yok.”

    Gerçekten de bekleyip görmekten başka çaremiz yok mu? Ölümün her şeyin sonu olup olmadığını öğrenmenin bir yolu yok mu?

    İnsanlığın Ölüme Karşı Verdiği Mücadele


    Ölüm ürkütücü bir düşmandır. Ona yenilmemek için tüm gücümüzle mücadele ederiz. Sevdiğimiz birini elimizden aldığında bunu kabul etmekte zorlanırız. Gençken ölümün başımıza hiç gelmeyeceğini düşünürüz, ancak bu aslında sımsıkı sarıldığımız bir yanılgıdır.

    Herhalde eski firavunlar kadar ölümsüzlük üzerinde kafa yoran kimse olmamıştır. Onlar hayatlarının büyük kısmını ölümü yenmek uğruna harcadılar, binlerce işçinin hayatını da bu uğurda harcadılar. İnşa ettikleri piramitler, onların ölümsüzlük arayışına tanıklık eder, tabii başarısızlıklarına da!

    Çin imparatorları da benzer bir ölümsüzlük hayalinin peşinden gitti, fakat farklı bir rotadan. Onlar efsanevi ölümsüzlük iksirini aradılar. İmparator Qin Shi Huang, simyacılarından ölümü uzak tutabilecek sihirli bir iksir bulmalarını istedi. Ancak onların yaptığı karışımların birçoğu zehirli cıva içeriyordu ve muhtemelen imparatoru öldüren de bu karışımlardan biriydi.

    MS 16. yüzyılda yaşamış İspanyol kâşif Juan Ponce de León, söylendiğine göre gençlik pınarını aramak için Karayip Denizi’nde dolaştı. Bu sırada Florida’yı (ABD) keşfetti, fakat Amerika Yerlileriyle arasında çatışma çıktıktan birkaç yıl sonra öldü. Gençlik pınarı da hiçbir zaman bulunamadı.

    Firavunlar, imparatorlar ve kâşifler; hepsi ölümü yenmenin yollarını aradı. Onların yöntemlerini doğru bulmasak da, varmak istedikleri hedefi hangimiz küçümseyebilir? Aslında neredeyse hepimiz mümkün olsa hiç ölmek istemeyiz.


    ÖLÜMÜ YENMEK MÜMKÜN MÜ?


    Ölüme neden isyan ediyoruz? Kutsal Kitap bunun nedenini açıklar. Yaratıcımız Yehova Tanrı * hakkında şöyle der: “O her şeyi vaktinde ve güzel yaptı. Onların [insanların] yüreğine de sonsuzluğu koydu” (Vaiz 3:11). Yeryüzünün güzelliklerinden sadece 70-80 yıl değil, sonsuza dek zevk almak isteriz (Mezmur 90:10). İnsanın yüreğinin arzusu budur.

    Yaratıcımız yüreklerimize neden “sonsuzluğu” koydu? Bizi hayal kırıklığına uğratmak için mi? Tabii ki hayır. Tam tersine Yaratıcımız ölümü ortadan kaldıracağına söz veriyor. Kutsal Kitap ölümün yok edileceğinden ve Yaratıcımızın verdiği sonsuz yaşam vaadinden defalarca söz eder. ( “Yaratıcımızın Ölüme Karşı Zaferi” başlıklı çerçeveye bakın.)

    İsa peygamber “Sonsuz yaşama kavuşmak için, tek gerçek Tanrı olan Seni ve gönderdiğin İsa Mesih’i tanımaları gerekir” demişti (Yuhanna 17:3). Evet, ölüm yenilmez bir düşman değildir. Ancak İsa Mesih, bizim için bu düşmanı sadece Tanrı’nın yenebileceğini gösterir.



    Yaratıcımızın Ölüme Karşı Zaferi


    “Ölümü yutup sonsuza dek yok edecek. Ulu Rab Yehova bütün yüzlerden gözyaşlarını silecek” (İşaya 25:8).


    “Onlara sonsuz yaşam vereceğim ve asla yok olmayacaklar” (Yuhanna 10:28).


    “Son düşman olarak, ölüm sona erdirilecek” (1. Korintoslular 15:26).


    “Yalan söyleyemeyen Tanrı’nın çağlar öncesinden vaat ettiği sonsuz yaşam ümidine [sahibiz]” (Titus 1:2).


    “Gözlerinden bütün gözyaşlarını silecek. Artık ölüm olmayacak” (Vahiy 21:4).

    Ölüm Her Şeyin Sonu Değil!

    Beytanya, Yeruşalim’e üç kilometre uzaklıkta küçük bir köydü (Yuhanna 11:18). İsa peygamberin ölümünden birkaç hafta önce bu köyde acı bir olay yaşandı. İsa’nın yakın arkadaşlarından Lazar, aniden ciddi şekilde hastalandı ve öldü.

    İsa bu haberi ilk duyduğunda öğrencilerine Lazar’ın uyuduğunu ve onu uyandırmaya gideceğini söyledi (Yuhanna 11:11). Ancak İsa’nın öğrencileri onun ne demek istediğini anlamadı, bu nedenle İsa onlara açıkça “Lazar öldü” dedi (Yuhanna 11:14).

    İsa Beytanya’ya vardığında Lazar öleli dört gün olmuştu. İsa Lazar’ın ablası Marta’yı teselli etmek istedi. Marta “Sen burada olsaydın kardeşim ölmezdi” dedi (Yuhanna 11:17, 21). İsa “Dirilme ve yaşam benim” diye cevap verdi. “Bana iman eden ölse de hayata gelir” (Yuhanna 11:25).


    “Lazar! Dışarı çık!”

    Bu sözlerin boş bir vaat olmadığını göstermek için İsa mezara gitti ve “Lazar! Dışarı çık!” diye bağırdı (Yuhanna 11:43). İzleyenlerin şaşkın bakışları arasında Lazar dışarı çıktı.

    İsa daha önce en az iki kişiyi diriltmişti. Bir olayda küçük bir kızı, Yairus’un kızını diriltmişti. Onu diriltmeden hemen önce bu kız için de “uyuyor” demişti (Luka 8:52).

    Dikkat ettiyseniz İsa, hem Lazar’ın hem de Yairus’un kızının ölümünü uykuya benzetti. Bu çok uygun bir benzetmedir. Çünkü uyku bir bilinçsizlik durumudur; yerinde olarak acı ve ıstıraptan kurtulup rahatlama fikri taşır. (Vaiz 9:5; “Ölüm Derin Bir Uykuya Benzer” başlıklı çerçeveye bakın.) İsa’nın ilk öğrencileri ölülerin gerçek durumunu net şekilde anlamışlardı. Encyclopedia of Religion and Ethics şöyle diyor: “İsa’nın takipçilerine göre, imanda ölenler için ölüm bir uykuydu, mezar da bir dinlenme yeriydi.” *

    Ölülerin mezarda uykuda olduğunu ve acı çekmediğini bilmek bizi rahatlatır. Evet, ölünce bize ne olduğunu bildiğimiz için ölümden korkmamıza gerek yok.


    “ÖLEN İNSAN DİRİLİR Mİ?”


    Ancak şunu düşünelim: Geceleyin güzel bir uyku çekmeyi sevsek de hangimiz sonsuza dek uyumak isteriz? Peki Yairus’un kızı ve Lazar’ın durumunda olduğu gibi, şu anda mezarlarda uyuyan ölülerin gelecekte hayata döneceğinden nasıl emin olabiliriz?

    Eyüp peygamber ölümünün yakın olduğunu hissettiğinde şu soruyu sordu: “Ölen insan dirilir mi?” (Eyüp 14:14).

    Eyüp, Mutlak Güce Sahip Tanrı’ya hitap ederek sorusuna kendi cevap verdi: “Sen çağıracaksın, ben cevap vereceğim; elinin eserini özleyeceksin” (Eyüp 14:15). Eyüp şundan emindi: Yehova bu sadık kulunu dirilteceği günü özlemle bekliyordu. Peki Eyüp imkânsız bir şey mi hayal ediyordu? Kesinlikle değil.

    İsa peygamberin gerçekleştirdiği diriltme olayları, Tanrı’nın ona ölümü yenme gücü verdiğini açıkça kanıtladı. Aslında Kutsal Kitap ‘ölümün anahtarlarının’ şu anda İsa’da olduğunu söyler (Vahiy 1:18). Dolayısıyla İsa, tıpkı Lazar’ın mezarının önündeki taşı kaldırttığı gibi, gelecekte de mezarların kapılarını açacak.

    Kutsal Kitap dirilme vaadinden defalarca söz eder. Bir melek, Daniel peygambere şu güvenceyi vermişti: “Rahata erecek, günlerin sonunda kendi payını almak için kalkacaksın” (Daniel 12:13). İsa dirilme vaadine inanmayan Saduki mezhebinden Yahudi din adamlarına “Siz çok yanılıyorsunuz, çünkü ne Kutsal Yazıları ne de Tanrı’nın gücünü biliyorsunuz” demişti (Matta 22:23, 29). Elçi Pavlus da şöyle söylemişti: “Tanrı huzurunda ümidim şudur ki, doğru olanlar da olmayanlar da diriltilecektir” (Elçiler 24:15).


    ÖLÜLER NE ZAMAN DİRİLTİLECEK?


    ‘Doğru olanların ve olmayanların dirilmesi’ ne zaman olacak? Melek, doğru bir insan olan Daniel peygambere “günlerin sonunda” kalkacağını söylemişti. Benzer şekilde Marta da kardeşi Lazar’ın ‘son günde, dirilme sırasında kalkacağına’ inanıyordu (Yuhanna 11:24).

    Kutsal Kitap bu “son gün” ile Mesih’in hüküm süreceği dönem arasında bağlantı kurar. Pavlus şöyle dedi: “Tanrı tüm düşmanlarını ayaklarının altına serene dek [Mesih’in] kral olarak saltanat sürmesi gerekir. Son düşman olarak, ölüm sona erdirilecek” (1. Korintoslular 15:25, 26). Bu, Tanrı’nın Krallığının gelmesi ve Tanrı’nın isteğinin yeryüzünde de gerçekleşmesi için dua etmemiz gerektiğini gösteren çok güçlü bir nedendir. *

    Eyüp peygamberin, Yaratıcımızın isteğinin ölüleri diriltmek olduğundan hiç şüphesi yoktu. O gün geldiğinde ölüm gerçekten sona erdirilecek. Ve bir daha hiç kimse ‘Ölüm her şeyin sonu mu?’ diye sormayacak.

    Ölüm Derin Bir Uykuya Benzer


    “Gözlerimi aydınlat da, ölüm uykusuna dalmayayım” (Mezmur 13:3).


    “[İsa] ‘Dostumuz Lazar dinlenmeye çekilmiştir. Fakat ben onu uykudan uyandırmak için gidiyorum’ dedi. O zaman öğrencileri, ‘Efendimiz, dinlenmeye çekildiyse iyileşecektir’ dediler. İsa onun ölümü hakkında konuşmuştu” (Yuhanna 11:11-13).


    ‘Davut kendi devrinde Tanrı’ya hizmet etmiş ve ölüm uykusuna dalmıştır’ (Elçiler 13:36).


    “Mesih, ölüm uykusundan diriltilenlerin ilkidir” (1. Korintoslular 15:20).


    “Ümidi olmayan diğer insanlar gibi üzülmemeniz için, ölüm uykusunda olanlar hakkında bilgisiz kalmanızı istemiyoruz” (1. Selanikliler 4:13).

    Ölüler Uyanacak!


    “Senin ölülerin yaşayacak. Benim cesetlerim dirilecek. . . . . Uyanın, sevinçle haykırın!” (İşaya 26:19).


    “Yerin toprağında uyuyanların birçoğu uyanacak” (Daniel 12:2).


    “Mezarlarda olan herkesin onun sesini işitip çıkacağı zaman geliyor” (Yuhanna 5:28, 29).

    Yehova'nın Şahitleri'nin yayınlarından alınmıştır.

    İmza