merhaba
ben uzun süre çeşitli inanışları araştırdım. bazen 1-2 sene inandığım, iman ettiğim oldu bazen hak verdiklerim. ama uzatmadan şuanki fikrimi söyleyeyim.
Bana göre tanrı var. tanrı kitaplar gönderdi. tevrat, incil, kuran doğru. tevrat değiştirildiği için incil, incil bozulduğu için kuran geldi. kutsal kitaplara ve dinlere inanıyorum. Kuranı tanrı gönderdi ve içinde yazanlara inanıyorum. cennet cehennem ahıret her şeyi kesin doğrudur inanıyorum şüphem yok. Fakat tanrıya hak vermiyorum. insanlara haksızlık ettiğine, adaletsiz olduğuna inanıyorum. benim nasıl biri olduğumu o belirledi. o halde benim hata yapmam benim suçum değil, yaratılışımdan kaynaklı. irademin gücünün sınırlarını da, tutkuları mın gücünnü de o belirledi. kader diye tabir edilen doğduğum aile, kaçınılmaz bazı şeyleri o istedi diye yaşadım. bedenim bile emanet, tanrı öyle diyor. ben yoktan var eden o ise, benim yaptığım hatanın suçlusu ben değil, beni kusurlu yaratan ve hata yapmam için bana zorluklar çıkaran tanrıdır. yani tanrıya, dinlere, kutsal kitaplara şüphesiz inanıyorum. ama tanrının adaletsiz olduğuna, bencil olduğuna inanıyorum. kötü olan tanrıdır. tüm bu cinayetler, katliamlar, yıkım, acı, tanrı istedi diye var. herşeyi tanrı yarattı çünkü. hatalı yaratması(özellikle hatalı yarattı) kimsenin suçu değil..
benim inacımın bir adı var mı? daha önce benim gibi düşünmüş birileri yok mu? yoksa bile buna yakın inanışlar neler? yardımcı olursunuz umarım
Merhaba;
Öncelikle şunu belirtmeliyim bir insanın herhangi bir dine mensup olabilmesi için o dine ait teolojik ilkelerin tümüne inanması gerekiyor. Ve bir inancın din olabilmesi içinde aynı şekilde bazı kriterleri taşıması gerekiyor.
Sizin yazdıklarınızın ilk bölümüne bakıldığında İslam inancını taşıdığınızı düşündüm. İlerleyen cümlelerinizde ise bu düşüncemin önyargıdan ibaret olduğunu kabul ettim.
Açıkçası kendimi bencillik ettiğim gibi bir çıkarırmda bulunmamanız ricasıyla iyi bir teolog olarak görüyorum. Sizin gibi düşünen bir çok insanla karşılaştım. Bu düşünceyi mevcut herhangi bir dinin kalıpları içerisine sokmak oldukça zor. Bu nedenle düşünceleriniz şu dinin teolojisine ait diye sınıflandıramayız. Ki siz kendinizi herhangi bir dine mensup olarak görmediğiniz müddetçede bu belirsizlik devam edecektir.
Düşüncelerinizi bu nedenle bir din adıyla adlandırmaktansa dine bakış açısı olarak değerlendirip bunu felsefi akımlar içerisinde adlandırmak daha doğru olacaktır. Tanrıyı şöyle yada böyle kabul ediyorsunuz bu açıdan bakıldığında en geniş biçimiyle DEİSTsiniz. Bunu daraltmaya çalıştım, agnostik serpintilere sahip olsada tüm dinlerin tanrıdan olduğunu kabul etmeniz nedeniyle daha fazla daraltmakta felsefi açıdan en azından yaygın felsefi akımlar gözönüne alındığında mümkün değil.
Kişisel bir bakış açınız var. Size yakın bakış açısı olan bir çok insan gibi. Bana kalırsa bu düşünceniz zamanla dahada oturaşarak dahada netleşecektir. Şimdilik arayış içerisinde birinin düşüncelerine sahipsiniz. Değişim olmazsa ve bu temel eksende derinlik kazanırsa fikirleriniz felsefede özgün bir isimle bu düşünceyi savunanlar yada bu düşünceyi eleştiren karşıt görüşlüler tarafından mutlaka bir isim konacaktır.
Özetle biraz daha arayarak farklı bir noktaya ulaşacak bir düşünce...
Saygılarımla..
Bırakın Fikirleriniz Özgür Kalsın ! https://www.alternatifforum.org
Dunyadinleri.Com Yöneticisi
Buraya zaten hiç temellendirme yapmadan kabaca yazdım. Tekrar okudum yazdıklarımı gerçekten çok yüzeysel anlatmışım ama işin özü bu. dinler, felsefi akınlar, deizm , ateizm vs vs hepsi üzerine düşündüm tarafsızca yargıladım yıllarca. Karar kıldığım nokta budur. Bu bakış açımı temellendirerek güzel bir şekilde yazıp sonra da buna bi isim koymak lazım.
Herkesin tanrının varlığına ve yaptıklarına inanabilir. Ve her inanan bir gün tanrının ne kadar bencilce davrandığını görebilir.
Ben bir bilgisayar programı yazsam ya da bir makina yapsam, hele de yoktan var etsem. sonra bu programı-makinayı kusurlu çalışacağı, hata yapacağı-günah işleyeceği bir konumda çalıştırsam, sonrada suçu programa-makinaya atsam ben egoist bencil bir malımdır tanrının yaptığı başka bir şey değil. beni ben yapan, yoktan var eden, irademin, tutkularımın sınırını-gücünü belirleyen o ise, hatamda ondandır, başarımda. iyide ondandır kötüde. günahta ondandır sevapta.
Merhaba Robert,
Yazdiklariniza bir isim koymak istemissiniz. Anladigim kadariyla kutsal kitaplara inaniyorsunuz, Tanri`ya/Allah`a inaniyorsunuz, ancak Tanri`nin "kotu" oldugunu soyluyorsunuz:
"kötü olan tanrıdır. tüm bu cinayetler, katliamlar, yıkım, acı, tanrı istedi diye var"
Demissiniz. Satanistler de benzer seyleri soylemektedir ancak tutarli bir teolojileri, koklu bir kutsal metin gecmisleri olmadigindan bunu gecelim...
Bu yazdiginiz anlatimlar gibi, koklu/ciddi bir inanc var mi derseniz, benzer bir inanc var: Gnostisizm. Gnostikler evreni anlatmak icin cesitli mitolojiler kullanmistir, derler ki evreni "dusuk bir Tanri" olan Demiurge yaratmistir (Yaltabod). Evreni yaratan bu Tanri kiskanc, kinci, bencil, megoloman ve aslinda cahil bir tanri`dir ve egoyu simgelemektedir. Bu tanri aslinda "kotu" degil de "cahil"dir. Kendi egosunun ve cehaletinin eseri olarak, kendi yarattigi evrende de kaos/kotuluk olusmustur. (Tanri`dan sudur etmistir). Yani Tanri`nin icinde bulunan ego/cehalet, Tanri`nin eseri olan evrene "kotuluk, kaos" olarak yansimistir ister istemez... Bu Tanri`nin varlik sebebi/onun yaratani/ onun ozu olan ve tamamen bir "birlik`i simgeleyen gercek Tanri vardir bir de... Bu Tanri gnostiklere gore Tevrat`taki yilan ile simgelenmistir insana bilgiyi ve isigi getirendir. Cesitli Gnostiklere gore Tevrat ve Kur`an`daki Tanri Demiurge`yi, Incil`deki Isa ise gercek Tanri`yi simgeler. 2 Tanri yoktur aslinda, gercek birlikten tezahur eden bicimler vardir yalnizca. Kendisi "sonsuz potansiyel" olan birlik/Gercek Tanri, ego seklinde de kendisini gosterince ortaya potansiyelden farklilasmis Demiurge ortaya cikmistir. Ama butun bunlar anlatilamayani kelimelere dokme cabasidir.
Anlattiginiz seyler, cesitli Gnostiklerin soyledikleriyle uyumludur. Bunu bir kenara birakalim. Daha derin bir sekilde bakalim:
Iyilik/kotuluk/guzellik/cirkinlik...vs gibi kavramlar iluzyondur yani kendi baslarina bagimsiz varliklari yoktur birbirleriyle kiyaslanarak olusan ve sadece egoda ortaya cikan yani zihnmizde ortaya cikan kavramlardir bununla ilgili yazimi okumanizi oneririm:
http://firatb1984.blogspot.com/2012/03/hinduizme-gore-kotuluk-problemi.html
Bunun disinda dunyaya/evrene, Nihai yerden bakinca goruruz ki ortada yaratilis falan da yoktur sadece "O" vardir. Yaratilis kelimesi, insanin anlayisina yardimci olmak icin olusturulmus bir semboldur. Bir tane sonsuz, icinde her seyi ama her seyi butun kavramlari (iyilik kotuluk guzellik cirkinlik sonsuzluk gucsuzluk, sonsuz guc....vs) barindiran potansiyel bir gizem noktasidir. Bu gizem her seye donusmeye her sey olmaya yahut daha dogru bir deyisle her sey seklinde gorunmeye hazir bir potansiyeldir ve gorunmustur de... Eger evren ve egolar/insanlar olarak gorunmeseydi/tezahur etmeseydi o seye "potansiyel" denemezdi zaten "olu madde" denirdi. Yani Illa ki cokluk olarak tezahur etmek zorundaydi, boyle olmasaydi zaten "Potansiyel" olmazdi...
Bu gizem, kendini algilayan ve algilanan olarak yansitmadikca anladigimiz manada bilinc sahibi olamazdi. Tipki dogasi aydinlik olan isigin, uzerinde yansiyacak bir sey olmadan, paradoksal olarak karanlik olmasi gibi... Gnostikler bu paradoksu "siyah isik" gibi kelimelerle anlatmaya calismislardir.
Yani bizler: "ayri ayri egolar", Tanri`nin zihni/ruyasi icinde olusan ve yok olan karakterleriz, oynanan karakterler gibiyiz. Tanri`dan baska bior sey degiliz. Bu sonsuz gizem, araciligimizla kendi icine bakmaktadir. Araciligimizla bilinc kazanmaktadir. Bizler, bu gizemin kendi icine bakarken kullandigi enstrumanlariyiz. Sadece "bizler" degil butun evren ve evrendeki olasi butun canlilar...
Sevgilerimle,
http://mistikfelsefe.blogspot.com.tr/ Işığın ancak üzerinde yansıyacak bir şey olduğunda aydınlatma niteliğine sahip olması gibi,sonsuz gizem ışığı Tanrı da sonsuz evren şeklinde tezahür ederek sonsuz sayıda canlı bilincinin üzerinde yansıyıp aydınlanan ışık oldu.
Alıntı Ârif Cemil Demişki :
Sn Robert Alpin demiş ki Bence devam ettirmeyelim çünkü çok gereksiz bir tartışma Mesajınızı ve içeriğini ciddiye alıp emek harcayarak birşeyler yazmaya gayret ettim Hedef siz değil birbiriyle çelişir gördüğüm düşünceleriniz idi Mâdem mesajımdan çıkardığınız sonuç bu Bence de sürdürmenin bir mantığı yok Saygıyla
Cevap : Yanlış anlaşıldım. Hani böyle sürtüşmeye dönecek tarzda bir durum oluştu. Bilirsiniz konu inanç olduğu zaman genel de çeşitli sebepler yüzünden konu hep farklı bir noktaya varıyor. O noktaya gelmesine gerek yok demek istedim. Siz belki işi o boyuta getirecek biri değilsiniz ama ben bunu bilemezdim. Yoksa diğer noktada sorun yok emek harcayıp ciddiye almışsınız teşekkür ederim.
Firat Gnosis Anlattığınız bazı şeylere hak verdim, bazılarına hiç katılmadım, bazılarını anlamadım bile. O yüzden bir kaç kez okudum. Ama en azından sayenizde Gnostikleri anladım teşekkür ederim
Satanizm konusunda da haklısınız. Şeytan kilisesi falan benim de aklıma gelmişti. Aslında onlara yakınım. Ama o garip ayinleri, ritüelleri ya da kutsal kitap saydıkları şeylerle ilgilenmem. Şeytana karşı özel bir muamele de yapmam. Aynı zaman da tanrıyla da savaşmam. Kazanamayacağım bir savaş ha imkanın olsa tanrının yokolmasını isterdim. Y a da bizi rahat bırakmasını. Ama o olmadan da işler zor olabilir.
yaratıcıya inanmanız güzel, olan bitenleri sorgulmanız da iyi ve faydalı.beynimizi kullanmadn toprakta çürütmemeliyiz.
sizin sorduğunuz şeklde hz. Musa da Allah'a sormuş:
Allah ım bu kadar sevgiyle yarattığın kullarına neden acı çektiriyorsun ?diye.ama kimse hz.Musa nın imanından şüphe etmz dimi.bunları sormak kötü değildir.iyiliği-kötülüğü 'niyette'arar yaratan.hangi niyetle sorduğun önemli .hakikati bulmak, ona ulaşmak mı yoksa bi çoğunun yaptığı gibi inkarına dayanak bulup kendisinin ve başkalrının küfrünü çoğaltmak için mi?
Hz,Musa böyle bi soru sordu diye dinden çıkmamış,taş kesilmemiş.aksine Allah ona cevap vermiş.ama biz hz. musa değiliz.onun bilinç ve iman seviyesinde değiliz. ona verilen cevap seni tatmin etmeyebilir. herkes kendi cevabını kendisi bulmalı.çünkü cevaplar da çeşit çeşittir.kişiye göredir.hakikat yolculuğu tek başına çıkılan ve.kişisel deneyimlerle değer kazanan bir yolculuktur .
Alıntı cangüzel çiçek Demişki :
hz Musa da Allaha sormuş Allah ım bu kadar sevgiyle yarattığın kullarına neden acı çektiriyorsun diye
Cevap : Allah ne cevap vermiş?
bkz: iyilik bendendir kötülük sizden.
Izdırap çekmek... İnsan neden kendine bu kadar ızdırap çektirir..
Izdırap insanın kendine olan imanın(güvenin) yokluğunda yer eden bir olgudur. Korku gibi. Yada şöyle diyelim insan kendini bilmediğinden ızdırap çeker...Kendini hayattan ayrı gördüğü için...Hayattan ayrı bir benliğin peşinde bocaladığı için.
peki kendini bilmemek nedir , savrulup gitmektir. Kendini anlamamaktır. Tam olmamaktır.
Bu sebeple Hayat insana zulum etmez ,insan cahil bakış açısı nedeniyle kendine zulum eder. Ayrımcıığı ve sürekli kendiselliğine çizdiği sınırlar nedeniyle yanar. Sınırları ve sınırları çizenin kendisi olduğunu bilse ,işte ozaman kendine zulum ettiğini görür. Ateşi söner.
Bu sebeple kendinin bilen rabbini bilir.
Neden düşünürken ızdırap çekersin ,çünkü bir fikre sahipsin..Izdırap çekmeden düşünemezmi insan ,evet düşünür ,fikirleri benleştirip ardına saklanmadığı zaman..
Bir nefes çektiğinde ciğerlerine , Tadını alabiliyorsan Hayatın Varsın. Verdiğinde nefsi sahibine Artık Hayatsın.(Arayış)