Alevilik

Ana Sayfa Forum Din ve İnançlar islamiyet Alevilik Hz. Hüseyin (Hz. Hüseyin Kimdir? - Hz. Hüseyin Hakkında)

Hz. Hüseyin (Hz. Hüseyin Kimdir? - Hz. Hüseyin Hakkında)

  • Ceyhun Ahmedov
    Ceyhun Ahmedov
    dunyadinleri.com/ceyhuna6743
    buradaydı
    Cinsiyet : Bay
    Şehir : DiğerYerler
    Meslek : Öğrenci
    Giriş : 43
  • Yazan : Ceyhun Ahmedov Tarih : Kategori : Alevilik Cevaplar : 0 Okunma : 3950 Beğeniler : 0
    Hz. Hüseyin (Hz. Hüseyin Kimdir? - Hz. Hüseyin Hakkında)

    Hz. Hüseyin (Hz. Hüseyin Kimdir? - Hz. Hüseyin Hakkında)

    Hz. Hüseyin (Hüseyin bin Ali)

    Hüseyin bin Ali bin Ebu Talib (Arapça: الحسين بن علي, Farsça: حسین بن علی)
    Doğumu: 626
    Ölümü: 10 Ekim680
    İslam peygamberi Muhammed’in torunu, dördüncü halife ve birinci imam Ali ile Muhammed’in kızı Fatıma’nın oğlu.

    Şia’ya göre Oniki İmam’ın üçüncüsü olan Hüseyin bin Ali, İslam Devleti’nin bir Emevi saltanatına dönüşmemesi için mücadele vermiş ve Emeviler tarafından öldürülmüştür.
    Babası Ali ve kardeşi Hasan’ın hilafet haklarını gasbeden I. Muaviye’nin, hilafeti, Hasan ile yaptıkları anlaşmaya rağmen, oğlu I. Yezid’e devretmesine karşı çıktı. I. Yezid’in, halifeye yakışmayan bir yaşam sürdüğünü ve İslam Devleti’ni kendi çıkarları için evireceğini, Muhammed’in getirdiği dinin sadece kendisine yarayan kısımlarını koruyup gerisini hasır altı edeceği düşüncesiyle, I. Yezid’e biat etmedi. Kerbela Savaşı’nda (M. 680 – H. 61) Muharrem ayının onuncu günü öldürülmüştür.

    ‘10 Muharrem’ gününü; sevenleri, dünyanın çeşitli yörelerinde yüzlerce yıldır ‘Aşure Günü’ olarak anmakta, yas tutmakta ve çeşitli temsillerle onun acısını taze tutmaktadırlar. Hüseyin ve onun öldürülüşü, erken dönem İslam tarihinin en acı ve çetrefilli olayı olarak Müslüman toplumların hafızasında yer etmiştir.

    Doğumu ve Ailesi

    Hicret’in dördüncü yılında Şaban ayının üçüncü gününde (M. 8 Ocak 626) dünyaya gelmiştir. Çok az olmakla beraber Hicret’in üçüncü yılında doğduğunu iddia eden bir kısım tarihçi de vardır.

    Fatıma doğum yapınca, Muhammed’e haber verildi ve Muhammed bebeği göğsüne basarak sağ kulağına ezan ve sol kulağına kamet okudu. Ali’ye, ‘oğluma ne ad verdin’ diye sorduğunda, Ali’nin, ‘senden önce ona isim verecek değilim’ cevabıyla şöyle dedi; ‘Onun adını Hüseyin koy.’. Hüseyin, Arapça’da güzel, yakışıklı manasına gelmektedir.
    Doğumun yedinci gününde, Muhammed, akike kurbanı olarak bir koç kesti, bebeğin saçları ağırlığınca gümüşü sadaka olarak dağıttı ve bebeğin sünnet edilmesini emretti. [2]

    Annesi

    Annesi, İslam peygamberi Muhammed’in soyunu devam ettiren tek kızı olan, babasının annesi (ümmü ebîha) Fatıma’dır. Fatma, İslam peygamberince çeşitli defalar övülmüşse de bunlardan en meşhuru, onu dünyadaki ve ahiretteki tüm kadınların en üstünü diye nitelendirdiği hadisidir. Hüseyin, Fatıma’nın Hasan’dan sonraki ikinci çocuğudur. Hüseyin, annesini henüz sekiz yaşındayken kaybetmiştir.

    Babası

    Babası, Kureyş’in lideri Ebu Talib’in oğlu, İslam peygamberi Muhammed’in kuzeni, damadı, yardımcısı, İslam Devleti’nin 656-661 yılları arasındaki hükümdarı, Sünni’lerin dördüncü hak halifesi ve Şii’lerin birinci İmam’ı, Allah’ın aslanı (Esedullah) Ali’dir. Hüseyin, babası Ali ile yalnızca yaklaşık otuz altı yıl yaşamıştır.

    Çocukluğu

    Hüseyin, abisi Hasan ile, İslam peygamberinin yanında büyüyordu. Bir çok hadis Muhammed’in, Hasan ve Hüseyin’le oynadığını ve onlarla vakit geçirdiğini göstermektedir. İslam peygamberinin onları sırtına bindirerek eğlendirdiği ve şöyle hitap ettiği bilinir; "Bineğiniz ne güzel binek, siz ne güzel binicisiniz.". Muhammed’in, Hasan ve Hüseyin’e olan sevgisini gösteren bir diğer hadis; "Şu iki oğlum benim dünyadaki güllerimdirler." hadisidir.
    İbn-i Mesud nakleder ki: Hasan ve Hüseyin bir gün, İslam peygamberi namaz kılarken yanına gittiler ve secde halindeyken peygamberin sırtına çıktılar, peygamber secdeden kalkarken onları usulca sırtından indirdi ancak bir daha ki secdede çocuklar yine peygamberin sırtına çıktılar. Nihayet peygamberin namazı bittiğinde, birini sağ birini sol dizine oturtarak etrafında bulunanlara şöyle dedi; "Beni seven, şu ikisini sevsin." . Muhammed’in Hüseyin hakkında sarfettiği "Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridir.", Hüseyin bendendir, bende Hüseyin’denim. Allah, Hüseyin’i seveni sevsin. Hüseyin torunlardan bir torundur.

    Mübahele Olayı

    Hicretin 9.-10. yıllarında henüz Hüseyin, altı yaşlarındayken, İslam peygamberi Muhammed ile Necran Nasrani'leri arasında yapılan tartışmalarda Muhammed, Nasrani'leri, Nasrani'lerin güvenilir kitaplarını kaynak göstererek yenilgiye uğrattı. Bu kitaplarda, "kendisinin geleceğine dair" alametleri alimlere bildirdi. Muhammed'in delilleri o kadar güçlüydü ki, Nasrani bilginlerinin Muhammed'in söylediklerinin ve yolunun "hak" olduğunu söylemekten başka çareleri kalmamıştı, ancak kabul etmediler. Bunun üzerine Allah: "Sana gelen bunca ilimden sonra, yine de bu hususta seninle çekişip tartışmalara girişirlerse de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, nefsimizi (kendimizi) ve nefsinizi (kendinizi) çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah’ın lanetini yalan söylemekte olanların üstüne kılalım." ayetini nazil etti ve mübahele (karşılıklı beddua) edilmesini emretti. Nasrani’ler kabul ettiler. Kararlaştırılan yerde Nasranilerin hepsi yetmişten fazla kendi alimlerinin eşliğinde beklerlerken, Muhammed ise sadece yanında dört kişi almış idi; yanında getirilmesi gereken oğulları için Hasan bin Ali ve Hüseyin bin Ali’yi, kadını için Fatıma Zehra’yı ve nefsi için de Ali bin Ebu Talib’i getirdi. Necran Hristiyanları, Muhammed’in bu kararlılığı sonucunda lanetleşmekten vazgeçti.

    Ehli Aba Olayı

    Bir diğer adı "Ehli Kisa" da olan bu hadis, İslam peygamberi Muhammed'in sırtında abası olduğu halde, abanın altına, Fatıma'yı, Ali bin Ebu Talib'i, Hasan'ı ve Hüseyin'i alması ve Ahzab Suresi'nin "Ey Ehli Beyt! Allah sizden günahı gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor." mealindeki 33. ayetini okuyup, bu şahıslar için dua etmesini anlatır.

    İlk Üç Halife Dönemi

    İlk üç halife döneminde, Ehli Beyt mensuplarıyla yönetim arasında oluşan bazı anlaşmalıklarda (halifenin tayini, fedek arazisi vs.) Hüseyin, fikren babası Ali bin Ebu Talib’i takip etti. Bilindiği gibi Ali, kendisinden önceki halifeler döneminde (Ali bu günleri şöyle anlatır: Gördüm ki sabretmek daha doğru; sabrettim; ettim ama gözümde diken, boğazımda kemik vardı; muhalefet etmemeyi seçmiştir.
    Hüseyin’in bu dönemde yaptığı en önemli muhalif duruş, ilk dönem sahabelerden olan ve İslam peygamberinin kendisi için ‘Ne mavi gökyüzü ne de kara toprak Ebu Zer’den daha doğru sözlü birini görmemiştir’ dediği Ebu Zer’in, üçüncü halife Osman bin Affan’ın emriyle üçüncü kez sürgün edilişinde yaşanmıştır. Muhalefet yaptığı gerekçesiyle, Şam’a, ordan da Muaviye bin Ebu Süfyan’ın (I. Muaviye) isteğiyle tekrar Medine’ye sürülen Ebu Zer, ilerlemiş yaşına rağmen bu seferde Rebeze’ye sürülür. Mervan bin Hakem’de halifece, onu yolcu etmeye ve onunla vedalaşmaya gelen müslümanlara engel olma görevi verildi. Ancak, Ali, Hasan, Hüseyin, Akil bin Ebu Talib, Abdullah bin Cafer ve Ammar bin Yasir onu uğurlamaya gelenerek halifenin bu emrine muhalefet ettiler.

    Babası Ali Dönemi

    Üçüncü halife Osman bin Affan’ın bir suikast sonucu öldürülmesiyle, halk Ali bin Ebu Talib’e teveccüh etti ve onu halife seçtiler (m. 656, h. 35). Ali’nin halifeliğe geçişinden bir süre sonra biatlerinden dönenler oldu ve bu durum İslam tarihinde ilk iç savaşı (İlk Fitne) beraberinde getirdi.
    Hüseyin, tüm bu savaşlarda babası Ali’nin safında savaştı ve babası izin verdikçe savaş meydanına da indi. Ali, İslam peygamberi Muhammed’in neslinin kesilmesinden korktuğu için Hüseyin ve abisi Hasan’ın savaş meydanına inmesine pek izin vermiyordu.
    Bu kaos ortamında, babası da selefi gibi bir suikaste uğradı ve üç gün sonra öldü (m. 661, h. 40). Babası şehit olduğunda gerisinde, Ali’nin öldürüldüğü günü Şam’da bayram ilan eden I. Muaviye gibi bir düşman bırakmıştı kendilerine.

    Kardeşi Hasan Dönemi

    Babasını ölümünün ardından kardeşi Hasan’ı rehber edinen Hüseyin kardeşinin öğütlerine uydu.

    Ölüm

    Siyasi bir fikir ayrığı sebebiyle Kerbela Savaşı'nda ailesinden pek çok kişiyle birlikte öldürülmüştür.

    Künyesi

    • Ebu Abdullah (Abdullah'ın Babası)


    Hz. Muhammed'in Torunu Hz. Hüseyin

    Hz. Ali ve Hz. Fatıma'nın ikinci oğlu, Resûlullah (S.A.V)'ın torunu­dur. Büyük kardeşi Hz. Hasan ile bir­likte "Haseneyn" diye anılır. Her iki­sinin adı da Hz. Peygamber tarafın­dan verilmiştir. Muhterem dedeleri, ikisini de çok sever, "Bunlar benim oğullarımdır, kızımın oğullandır. Al­lah'ım ben onları seviyorum; sen de onlan sev; onları sevenleri de sev" derdi.

    Hz. Osman'ın şehid edilmesinden sonra babası ile Kûfe'ye giden Hz. Hüseyin, Hz. Ali'nin de şehid edilmesi ve Hz. Hasan'ın, kısa süren hilafet görevini bırakması üzerine onunla birlikte Medine'ye döndü. Muaviye, daha hayatta iken, oğlu Yezid'e, müs­takbel halife olarak biat edilmesini is­tediyse de Hz.Hüseyin buna itiraz et­ti. Muaviye ölüp Yezid halife olunca Hz.Hüseyin, baskılar karşısında bir gece Medine'yi terkederek Mekke'ye gitti. (H.60).

    Kufeliler, ona davet mektupları yağdırarak kendisine biat edecekleri­ni bildirdiler. Ailesi ve bazı taraftar­ları ile yola çıktı. Irak tarafından ge­len şair Farazdak "Iraklıların kalbi seninle, fakat kılıçlan Beni Ümmeye ile!.." dediyse de, etrafındakiler hayli azalmış olarak yoluna devam eden Hz.Hüseyin, 'Kerbelâ civarına geldi­ğinde Yezid'in Basra Valisi Ubeydul-lah bin Ziyad'ın emrindeki birlik tara­fından kontrol altına alındı. Ne ileri gitmelerine ne de geri dönmelerine izin verildi. Hicri 61 yılı 9-10 muhar­rem gecesini Kur'an okuyarak, dua ederek geçirdiler. 10 Muharrem'de, gün boyunca sürern çatışmada Hz.Hüseyin ve taraftarlarının çoğu şehit edildi.

    Peygamber'in en sevgili torunu­nun başının kesildiği, 70 kadar yakı­nın insafsızca şehid edildiği ve tarihe Kerbela faciası diye geçen bu hadise Müslümanlann kalbinde derin bir ya­ra açarken "bitmeyen bir fitne ve kavganın" da başlangıcı oldu.


    İmza