Mecusi İbadet ve İnançları

Mazdeizm (Zerdüşt Dini) İnanç Esasları

Mazdeizm (Zerdüşt Dini) İnanç Esasları
Yazan : @Dünya Dinleri Tarih : Kategori : Mecusi İbadet ve İnançları Yorumlar : 0 Okunma : 3718 Beğen : 0

Zerdüşt’ten günümüze kadar Mecusi inançlarında birçok değişiklik olmuştur. Zerdüşt Dini metinlerinde tanrı inancı açısından monoteizmden politeizm ve düalizme kadar farklı inanç özellikleri yer almıştır. Gathalar’da gözlemlenen erken dönem Mecusiliğinde evrensel bir monoteizm dikkati çekmektedir. Peygamber Zerdüşt başlangıçtan beri var olan bir tek üstün gücün, Ahura Mazda’nın varlığını savunmuştu. Ahura Mazda her şeyi bilen, mutlak iyi ve adil olan tek tanrıydı. Bu düşüncesiyle Zerdüşt yaşadığı dönemde İran’da yaygın olan naturalistik politeizmi reddetmiş, politeist gelenek içinde oldukça önemli olan Mitra gibi tanrısal varlıklara inanç sisteminde yer vermemiştir. Bütün varlıkların Ahura Mazda’dan zuhur ettiğine inanan Zerdüşt var oluşun başlangıcını, yüce tanrıdan zuhur eden ya da onun tarafından yaratılan yedi asli ilahi varlıkla açıklamıştır. Buna göre Ahura Mazda öncelikle kendisinin kutsal ruhu Spenta Meinyu ile diğer altı ilahi varlığı yaratmıştır. Ameşa Spenta (kutsal ölümsüz) olarak da adlandırılan bu altı yüce varlık Vohu Mana (iyi düşünce), Aşa Vahişta (iyi gerçek), Spenta Armeyti (iyi sadakat), Hşatra Veirya (cazip hükümranlık), Haurvatat (bütünlük) ve Ameratat (ölümsüzlük) şeklinde gösterilir. Bu ilahi varlıklar aynı zamanda bilge rab Ahura Mazda’nın soyut vecheleri olarak da görülür . Bunlardan sonra Apam Napat, Sraoşa, Aşi ve Guş Urvan gibi diğer ilahi varlıklar yaratılmıştır. Bu sonuncular Yazatalar ya da “tapınmaya değer varlıklar” olarak da nitelenir. adeta bir sudur süreciyle Ahura Mazda’dan tezahür eden bütün ilahi varlıklar bir bakıma yüce tanrıyı çevreleyen melekler konumundadır. Zerdüşt, iyilikle (aşa) kötülüğün (drug) metafizik boyutta değil ahlaki boyutta var olduğunu düşünmüştür. Kötülüğe ve yalana rağbet eden ruhlar Ahura Mazda’nın düşmanlarıdır. Kötü ruhlar arasında en başta geleni Ehrimen’dir (Angra Meinyu). Kötü karakterli ruhlara genel bir isim olarak Devalar da (devler) denilmektedir. Diğer taraftan hakikati yani Aşa’yı tercih eden ve doğru karakter taşıyan ruhlar için Ahuralar ismi kullanılmıştır.

Zerdüşt tarafından Ahura Mazda inancına dayalı olarak kurulan bu teolojik sistem Batılı ilim adamlarınca Mazdeizm şeklinde adlandırılmıştır. Zerdüşt’ün kurmaya çalıştığı bu tek tanrıcı inanç sistemi fazla uzun ömürlü olmamış, doğa tapınmacılığına dayalı Mitracı politeist geleneği tamamıyla alt edememiştir. Ahameniler döneminde Ahura Mazda ön plana çıkarılmakla birlikte sonradan Baga denilen diğer tanrısal varlıklardan da vazgeçilmemiştir. Böylece Zerdüşti rahipler, vaaz ve dini uygulamalarında Zerdüşt’ün bahsettiği meleğe benzer ilahi varlıklarla birlikte geleneksel İran politeizminin Mitra ve Anahita gibi tanrısal varlıklarına da yer vermişlerdir. Ayrıca ileriki dönemlere ait kaynaklarda Ahura Mazda’nın hanımlarından bahsedilmiş, bundan başka Vohu Mana ve Armeyti’nin babası olarak nitelendirilmiştir.

Sonraki devirlerde bazı Zerdüştiler kötülük problemini, kaderin efendisi ve zamanın kaynağı olan ilahi varlık olduğuna inanılan Zürvan’la ilişkili biçimde açıklamaya çalışmışlardır. Buna göre Ahura Mazda ile Ehrimen’in, iyi ve kötü talihin dağıtıcısı olan, ezeli ve ebedi bir güç olarak her şeyi var eden zamanın yani Zürvan’ın yarattığı iki kardeş olduğu ileri sürülmüştür. Günümüz bilim adamlarınca Zürvanizm diye adlandırılan bu akım, geleneksel Mecusi düalizmi öncesi heretik bir akım şeklinde bir müddet Zerdüştiler arasında etkili olmuştur.

Daha önceki dönemlerde de düalizmin referansı olabilecek inanç ve düşünceler mevcut bulunmakla birlikte günümüzde Mecusiliğin en çarpıcı özelliği olarak bilinen Ahura Mazda (Ohrmazd) - Ehrimen (Angra Mainyu) düalizmi Sasaniler devri ve sonrasında ortaya çıkmıştır. Pehlevice Mecusi metni Bundehişn bu düalizme dayalı var oluşu oldukça açık bir şekilde anlatır. Buna göre başlangıçtan itibaren iki asli tanrısal varlık mevcuttu. Bunlardan Ahura Mazda kudret ve iyiliklerle çevrili ışık dünyasında iken Ehrimen, karanlıklarla çevrili olan derin çukurlarda kana susamış bir halde yaşıyordu. Her iki tanrısal varlık kendi alemlerinde bir dizi yaratma eylemi gerçekleştirmiştir. Böylece Ahura Mazda zamanı, ilahi varlıkların özünü, Ameşa Spenta’yı ve diğer ilahi varlıkları, Ehrimen de benzer şekilde kendi ruhsal varlığıyla altı kötü varlığı ve diğer kötüleri yaratmıştır. Ardından Ahura Mazda dünyayla ilgili olarak göğü, suyu, yeri, bitkileri, sığırı ve insanı, Ehrimen de canavarları vb. kötü varlıkları halketmiştir . Bu düalizmde, her ikisi de yaratılmamış bütün iyiliklerin yaratıcısı ve sorumlusu olan bir iyi tanrı ile bütün kötülüklerin yaratıcısı ve sorumlusu olan bir kötü tanrının varlığı esastır. Bu iki güç ve onlara bağlı olan Aşa ve Drug arasında çetin bir mücadelenin var olduğuna inanılır.

Ahura Mazda yaratmayı iki aşamada tamamlamıştır; önce her şeyi ruhi (menog), ardından maddi (getik) olarak var etmiştir. Varlıkların maddi olarak ortaya çıkmasıyla iyi-kötü savaşı aktivite kazanmıştır. Mecusi inancına göre Ehrimen metal alemini yararak su yoluyla yeryüzü dünyasına çıkmış, buradaki bazı bölgeleri çöle çevirmiş, Ahura Mazda’nın yarattığı ilk insanla boğayı öldürmüş ve kutsal ateşi dumanla kirletmiştir. Ahura Mazda bütün insanlığın prototipi olarak Geyumert adında bir varlık halketmiştir. Geyumert, Ahura Mazda ve Sfendermat’ın yani yeryüzünün oğlu olarak tanımlanır. Daha sonra öldürülen Geyumert’in tohumları (zürriyeti) yeryüzüne dökülmüş ve bundan ilk insan çifti olan ve adem’le Havva’ya tekabül eden Meşye ile Meşyane doğmuştu.

Mecusilik’te kozmik zaman tıpkı Maniheizm ve Sabiilik’te olduğu gibi üç döneme ayrılır. Bunlardan ilki yaratılış dönemini içermektedir. Tanrı yeryüzünü, yeryüzündeki varlıkları, insanı ve yaratıcı iyiliğin sembolü olan boğayı bu devirde yaratmıştır. İkinci zamanda kötü tanrı Ehrimen’in saldırısı gerçekleşmiş ve Ehrimen’den kaynaklanan kötülük yeryüzüne karışmıştır. Bu ikinci dönem iyilikle kötülük arasındaki aktif mücadele dönemidir. Bu devirde insan, Ehrimen ve beraberindeki Devalar ve diğer karanlık güçlere karşı Ahura Mazda’ya, Ameşa Spentalar’a ve diğer iyi güçlere (Yazatalar) yönelerek korunup kurtulabilir. Bu dönemin sonunda iyilikle kötülük arasında son bir savaş yapılacak ve kötü güçler alt edilecektir. Üçüncü ve son devir ise kötülüğün yok edileceği ve adeta yeniden ilk döneme dönüleceği restorasyon ya da iyilikle kötülüğün birbirinden ayrılma devridir. Kötülüğün hakimiyetinin nihai olarak ortadan kalkacağı bu dönemde insanlar ebediyen mutlak iyilik içinde yaşayacaklardır.

Dünyanın gidişatı, var oluştan kıyamete kadar süre açısından birbirine eşit dört devre ayrılan 12.000 yıl olarak hesaplanır. Bu dört devirden sonuncusunda Zerdüşt peygamber olarak yeryüzüne gönderilmiştir. Zerdüşt, Gathalar’da kendisini “manthra” (peygamber) olarak adlandırmıştır. Aynı nitelemeyi Zerdüşt’ten sonra yaşayan bazı Mecusi ileri gelenleri de kendileri için yapmaktadır (Zeahner, The Dowen and Twilight of Zoroastrianism, s. 77). Dolayısıyla Mecusilik’te peygamberliğin Zerdüşt sonrası da devam edeceğine inanılmaktadır. Mecusi inancına göre dördüncü dönem ahir zamana tekabül etmektedir. Bu zamanın sonlarına doğru kurtarıcı Saoşyant gelecektir. Zerdüşt’ün soyundan olan ve bir bakireden doğacağına inanılan Saoşyant ile yeryüzünde iyiliğin hakimiyeti tekrar tesis edilecektir.

Mecusilik’te ölüm ve ölüm ötesi hayatla ilgili inançlar oldukça gelişmiş durumdadır. Ölüm sonrasında ruh sırasıyla yıldızları, ayı ve güneşi geçerek ilahi aleme ulaşabilmektedir. Ruh dünyadaki inançları ve davranışları açısından sorgudan geçirilir. Sreoşa, Mitra ve Raşnu tarafından yapılan bu sorgulamada kişinin amelleri bir terazide tartılır. Bu terazi adeta bir köprü gibidir. Eğer kişinin iyilikleri ağır basarsa Chinvat adı verilen bu ayrışma köprüsü genişleyeceği için oradan geçerek yukarıdaki cennete gider; günahları ağır basarsa o zaman da köprü adeta bir bıçak ağzı gibi daralacağından aşağıdaki cehenneme düşer . Bedeninden ayrılarak cennete giden ruhlar orada güzel bir kız suretindeki kendi eşiyle buluşup birleşir. Zira Mecusi düşüncesine göre yeryüzündeki her canlının ve hatta ruhani varlıkların ilahi alemde bir sureti ya da eşi vardır. Fravaşi öğretisi olarak da bilinen bu inanca göre yeryüzündeki maddi varlık geçicidir; asıl olan ruhun ilahi alemdeki bedeniyle birleşmesidir. Cennetteki eşiyle birleşen ruh orada ebediyen mutluluk içerisinde yaşar. Ehrimen tarafından yönetildiğine inanılan cehennem ise bir arınma mekanıdır; burada arınan ruhlar da sonunda cennete girecektir. Bu ferdi yargılamadan başka toplu bir kıyamet, haşir ve hesaba da inanılır.



Yazar Hakkında

  • @Dünya Dinleri

    @Dünya Dinleri

    Bırakın Fikirleriniz Özgür Kalsın ! https://www.alternatifforum.org

    Dunyadinleri.Com Yöneticisi