Rahmaniyye Tarikatı

Rahmaniyye Tarikatı
Yazan : @Dünya Dinleri Tarih : Kategori : İslam Dini Tarikatları Yorumlar : 0 Okunma : 3739 Beğen : 0

Halvetiyye-Şabaniyye tarikatının Sidi Muhammed b.Abdurrahman el-Gaştuli’ye (ö. 1208/1794) nisbet edilen bir kolu.

Sidi Muhammed b. Abdurrahman, Cezayir şehrinin doğusundaki Berberi Gaştule kabilesinin ayt İsmail koluna mensuptur. Soyu Fas’ta ilk İslam devletini kuran İdrisiler’e dayanır. İlk eğitimini Curcura’daki zaviyede Seyyid Hüseyin b. A‘rab’dan aldıktan sonra tahsiline Şeyh Muhammed b. Ebü’l-Kasım et-Tacdivi’nin yanında devam etti. 1740’ta hac dönüşü Kahire’de kalıp eğitimini Ezher’de sürdürdü. Daha sonraki yıllarda Maliki fakihi olarak tanınan ve Halvetiyye tarikatının Derdiriyye kolunu kuracak olan arkadaşı Ahmed b. Muhammed ed-Derdir vasıtasıyla Ezher ulemasının reisi Seyyid Muhammed b. Salim el-Hifni’nin öğrencileri arasına katıldı; aynı zamanda Halvetiyye’nin Hifniyye kolunun kurucusu olan bu zata mürid oldu. Şeyhi tarafından tarikat faaliyetleri için Sudan’ın batısındaki Darfur’a, oradan da Hindistan’a gönderildi. Altı yıl sonra Kahire’ye döndüğünde Hifni onu halife tayin edip memleketi Cezayir’e yolladı. 1177 (1763-64) veya 1183 (1769-70) yılında doğup büyüdüğü köye gelerek Mağrib’de ilk Halveti zaviyesini açtı ve çok sayıda mürid edindi. Kabiliye bölgesine yayılan şöhreti oradaki diğer tarikat mensuplarını rahatsız etmeye başlayınca 1790’lı yılların başında bölgeden ayrılıp Hamme’ye yerleşti ve faaliyetleriyle bütün Cezayir üzerinde etkili olmaya başladı. Burada da halkın dini yaşantısını yanlış yönlendirdiği yolunda artan muhalefet üzerine Cezayir şehri Maliki müftüsü Seyyid el-Hac Ali b. Emin başkanlığındaki meclis tarafından muhakeme edildi, yanlış bir fikrinin ve davranışının olmadığına karar verildi. Bu olayın ardından Cezayir beylerbeyi onu sarayına davet ederek onurlandırdı. 1208’de (1794) vefat eden Muhammed b. Abdurrahman biri köyünde, diğeri Hamme’de iki kabrinin bulunması dolayısıyla “Ebu Kabreyn” lakabıyla anılmıştır. Kaynakların çoğunda şeyhin, köyünde ölüp buraya defnedildiği kaydedilmektedir.

Rahmaniyye tarikatının silsilesi Muhammed b. Abdurrahman’ın şeyhi Muhammed b. Salim el-Hifni’de Halvetiyye’nin Hifniyye koluyla birleşir. Hifniyye Bekriyye’nin, Bekriyye Karabaşiyye’nin, Karabaşiyye de Halvetiyye-Şabaniyye’nin bir şubesidir.

Muhammed b. Abdurrahman’dan sonra ayt İsmail’deki zaviye Rahmaniyye’nin merkez zaviyesi olarak kabul edilmiş ve makamına damadı Ali b. isa el-Mağribi geçmiştir. Onun döneminde ülkenin her tarafında açılan zaviyelerle Rahmaniyye, Cezayir’in en yaygın tarikatı haline gelmiş ve etkisi Tunus eyaletine kadar ulaşmıştır. Bu dönemde Tunus’un Nefta şehrindeki zaviyede faaliyet gösteren halifesi Şeyh Mustafa b. Muhammed b. Azzuz ile birlikte tarikatta Azzuziyye diye anılan bir kol meydana gelmiştir. Ali b. isa’nın vefatından (1835) sonra Rahmaniyye silsilesi Seyyid Ebü’l-Kasım, Seyyid el-Hac Beşir el-Fasi, Muhammed b. Ebü’l-Kasım, el-Hac Ammar, Seyyid Muhammed el-Cehdi ve Muhammed Ameziyan b. Haddad şeklinde devam etmiştir.

1830 yılında Fransa’nın Cezayir’i işgali sürecinde Rahmaniyye, Fransızlar’a karşı en fazla direniş gösteren tarikat oldu. Tarikatın Bu Saade’de bulunan Hamil Zaviyesi şeyhi Muhammed b. Ebü’l-Kasım direnişin en önemli isimlerinden Abdülkadir el-Cezairi’ye destek verdi. 1856’da başlatılan direnişte müridlerini silahlandırarak mücadeleye katılan Şeyh el-Hac Ammar ertesi yıl geri çekilmek zorunda kaldı ve Cezayir’i terkedip Tunus’a yerleşti. 1870’te ortaya çıkan Muhammed el-Mukrani’nin baş kaldırısına da en büyük desteği Sadduk Zaviyesi şeyhi Muhammed Ameziyan b. Haddad ve oğlu Şeyh Aziz verdi. Fransızlar bu isyanı ancak 85.000 askerden oluşan bir ordu sevkederek kanlı bir şekilde bastırabildiler. Fransızlar’ın tutuklayıp hapsettikleri Şeyh Muhammed Ameziyan 1873’te hapiste ölünce makamına oğlu Şeyh Aziz geçti.

Fransızlar, bu isyandan sorumlu tuttukları Şeyh Aziz’i de babası gibi hapsedip Sadduk Zaviyesi’ni yıktılar ve şeyhi Büyük Okyanus’taki sömürgelerinden Yeni Kaledonya adasına sürdüler. Şeyh Aziz buradan gizlice kaçmayı başarıp Arabistan’a gitti ve Cidde’de yaşamaya başladı. Yaptıklarından pişmanlık duyduğuna Fransızlar’ı inandırması üzerine 1895’te tedavi olmak amacıyla Paris’e gitmesine izin verildi. Kısa bir süre sonra ülkesine döndü. 1897 yılında vefat etti ve Kostantine şehrinde defnedildi. Fransız sömürge idarecileri, Cezayir’de karşılaştıkları bu baş kaldırıdan sonra Hamme’deki zaviyeye yerlilerin girişini yasaklayınca Rahmaniyye müntesipleri Hamil’deki zaviyeyi ana zaviye olarak kabul etti. Bu zaviyenin şeyhi Seyyid Mustafa b. Ebü’l-Kasım, Cezayir sömürge valisiyle yaptığı görüşme sonunda Hamme’deki zaviyenin tekrar açılmasını sağladı. Rahmaniyye mensuplarının 1897 yılında 156.214 kişi olarak tesbit edilen sayısı 1961’de 230.000 civarına ulaşmıştır. Müntesipleri daha çok Cezayirliler’den oluşan tarikatın en fazla yayıldığı yerler başta Kabiliye bölgesi olmak üzere Kostantine, Annabe, Betna, Biskre ve Sahra’dır.

Rahmaniyye’nin zikir usulü Halvetiyye ile genelde aynı olmakla birlikte Muhammed b. Abdurrahman’ın bu usulde bazı değişiklikler yaptığı belirtilmektedir. Günlük zikir olarak toplu halde kelime-i tevhid cezbeye gelinceye kadar 12.000-70.000 defa tekrarlanır, daha sonra üçer defa Allah, hu, hak, hay, kayyum ve kahhar isimleri zikredilir. Büyük zikir denilen haftalık zikir Hz. Peygamber’e salavat getirmekten ibarettir. Bu zikre perşembe günü öğleden sonra başlanıp cuma günü ikindi vaktine kadar devam edilir. Müridlerin virdleri istiaze, istiğfar, kelime-i şehadet, Fatiha suresi ve bazı dualardan ibarettir. Muhammed b. Abdurrahman başta olmak üzere Rahmaniyye şeyhleri ve mensuplarının kaleme aldıkları eserlerin büyük bir kısmı yazma halindedir. Muhammed b. Baştarzi’nin er-Raĥmaniyye isimli eseri oğlu Mustafa’nın şerhiyle birlikte Jacques A. Cherbonneau tarafından Journal asiatique’te (1852) tanıtılmıştır.

Üst Resim : Niğde Rahmaniye Camii

BİBLİYOGRAFYA:
L. Rinn, Marabouts et Khouan: Etude sur l’Islam en Algérie, Alger 1884, s. 454-480; B. G. Martin, Muslim Brotherhoods in Nineteenth Century Africa, Cambridge 1976, s. 39, 120; Abdurrahman b. Muhammed el-Cilali, Tariħu’l-Cezaǿiri’l-Ǿam, Beyrut 1400/1980, IV, 47-51; Ebü’l-Kasım Sa‘dullah, Tariħu’l-Cezaǿiri’ŝ-ŝeķafi, Cezayir 1981, I, 506-509; Hamdan Khodja, Le Miroir, Paris 1982, s. 50-52; O. Depont - X. Coppolani, Les confréries religieuses musulmanes (ed. M. J. Cambon), Paris 1987, s. 382-413; J. Clany-Smith, “Between Cairo and the Algerian Kabylia: The Rahmaniyya Tariqa 1715-1800”, Muslim Travellers (ed. D. F. Eickelman), London 1990, s. 200-216; a.mlf., “The Man with Two Tombs: Muhammad Ibn ‘Abd al-Rahman, Founder of the Algerian Rahmaniyya, ca. 1715-1798”, Manifestation of Sainthood in Islam (ed. G. M. Smith - W. Ernst), Istanbul 1993, s. 147-169; J. Ganiage, Histoire contemporaine du Maghreb, Paris 1994, s. 224; W. S. Haas, “The Zikr of the Rahmanija-Order in Algeria: A Psycho-Physiological Analysis”, MW, XXXIII/1 (1943), s. 16-28; D. S. Margoliouth, “Rahmaniye”, İA, IX, 605-607; a.mlf., “Raĥmaniyya”, EI² (Fr.), VIII, 413-414; Nasırüddin Saiduni, “Cezayir”, DİA, VII, 495; Süleyman Uludağ, “Halvetiyye”, a.e., XV, 393; Cengiz Kallek, “Hifni”, a.e., XVII, 478; Kerim Kara, “Karabaş Veli”, a.e., XXIV, 370.



Yazar Hakkında

  • @Dünya Dinleri

    @Dünya Dinleri

    Bırakın Fikirleriniz Özgür Kalsın ! https://www.alternatifforum.org

    Dunyadinleri.Com Yöneticisi