İslam Dini Tarikatları

Mehdeviyye Tarikatı ve Mehdeviler

Mehdeviyye Tarikatı ve Mehdeviler
Yazan : @Dünya Dinleri Tarih : Kategori : İslam Dini Tarikatları Yorumlar : 0 Okunma : 4512 Beğen : 0

İslam tarihinde mehdilik inancı çerçevesinde farklı coğrafyalarda ortaya çıkan hareketlerden biri olup Hindistan’ın en eski İslami akımları arasında sayılır. Hareketin kurucusu Seyyid Muhammed Cavnpuri (Hz Khalifatullah Imamuna Syed Mohammed Jaunpuri Mehdi Al Mauod Alaihis Salam (Farah Mubarak)) 847 (1443) yılında Cavnpur’da (Caunpur) doğdu. Şeyh Danyal Çişti’nin medresesinde öğrenimine başlayıp on iki yaşında geleneksel programı tamamlayarak “esedü’l-ulema” unvanını aldı. Bazı arkadaşlarıyla birlikte gittiği Mekke’de haccını tamamladığı sırada mehdiliğini ilan etti (901/1496). Ertesi yıl Hindistan’a döndüğünde aynı iddiayı Ahmedabad ve Barhli’de tekrarladı, daha sonra Gucerat bölgesindeki Celur’a göç etti. Hindistan’daki hükümdarlar, kadılar ve ileri gelenlere yazdığı mektuplarda kendisinin Allah tarafından seçilmiş son veli ve Hz. Peygamber’in halifesi olduğunu belirterek onları kendi öğretilerini kabule davet etti. Dünyayı terk, dürüst insanlarla dostluk, halktan uzaklaşma, tevekkül, Allah’ın rızasını arama, öşür ödeme, zikir ve hicret gibi prensipler koyan Cavnpuri, hayatını köy ve kasaba dışında kurulan ve “daire” adı verilen kamplarda mensuplarıyla birlikte geçirdi. 910 (1505) yılında Afganistan’ın batısındaki Ferah’ta vefat etti .(Üst Resim Türbesi)

Cavnpuri’nin ölümünden sonra Mehdeviler oğlu Seyyid Mahmud’a tabi oldular. Onun halifeliği zamanında Cavnpuri’nin mehdiliğine inanmayanların kafir olacağı esası benimsendi. Bu düşünce, 918 (1512) yılında Seyyid Mahmud’un Gucerat idarecileri tarafından hapsedilip işkence görmesine ve hapishanede ölmesine sebep oldu. Cavnpuri’nin ikinci halifesi ve damadı olan Seyyid Handemir zamanında Mehdeviler’in durumu daha da kötüleşti. Aleyhte verilen fetvalar ve işkenceler sebebiyle Gucerat’ta barınamayan cemaat yirmi değişik bölgeye dağıldı. Bunun üzerine Handemir, Mehdeviler’e yapılan muamelelerden sorumlu olan ulemayı ortadan kaldırmak üzere adamlarından dört kişiyi görevlendirdi. Ahmedabad’da heyecan doğuran bu durum Muzaffer Şah Gucerati tarafından haber alınınca Aynülmülk kumandasındaki askeri birlikler Mehdeviler’in üzerine sevkedildi. Gucerat kuvvetleriyle yapılan savaşta Mehdeviler yenilgiye uğrayıp bölgeyi terketmek zorunda kaldılar (930/1524).

Bir süre faaliyet gösteremeyen Mehdeviler, Suri hükümdarlarından Şir Şah ve İslam Şah zamanında yeniden ortaya çıktı. Şeyh Abdullah Niyazi ve Şeyh Alai isimli iki Mehdevi, Agra yakınındaki Biyane’de bir daire kurarak kısa zamanda pek çok kişiyi kendi taraflarına çekmeye muvaffak oldular. İlki Afgan, diğeri Bengal asıllı olan bu iki şeyh vaazlarında mensuplarını katı bir zühd hayatı yaşamaya ve mülk edinmemeye yönlendirdiler. Bu arada idarecilerin müdahalesine izin vermeyip onlarla karşı karşıya geldiler. Bu yüzden çeşitli sıkıntılara ve işkenceye maruz kaldılar. Şeyh Alai, İslam Şah’ın huzurunda kamçılandığı esnada öldü. Şeyh Abdullah Niyazi mensuplarıyla birlikte Afganistan’a geçti ve orada vefat ettiği 1000 (1592) yılına kadar Mekran merkez olmak üzere çok sayıda kimsenin Mehdeviliğe girmesini sağladı.

Bu iki şeyhin ölümüyle zayıflayan Mehdeviler, Ekber Şah zamanında Patan ve Gucerat’ın bazı kesimlerinde Şeyh Abdürreşid ve Şeyh Miyan Mustafa Gucerati’nin gayretleriyle biraz toparlandılar. Ulema ile aralarındaki ihtilaflara rağmen Alim Han, Mir Ebu Türab, Musa Han Patani ve İ‘timad Han gibi nüfuzlu kişiler sayesinde zarar görmediler. Bir ara alt kademedeki idareciler tarafından hapsedilen Gucerati serbest bırakıldığında Fetihpur Sikri’ye giderek burada Ekber Şah’ın saray nakkaşı Abdüssamed Şirinkalem’le yakın ilişki kurdu, ancak dönüşünde Biyane’de öldü. Bundan sonra Mehdeviler arasında hareketi yönetecek seviyede liderler ortaya çıkmadı. Şah Cihan döneminde Evrengzib’in Gucerat valiliği sırasında onun hizmetine giren Seyyid Racu ve arkadaşlarının Mehdevi oldukları anlaşılınca şehirden çıkarıldılar. Ahmedabad’da cerayan eden silahlı mücadelede Seyyid Racu ve arkadaşları öldürüldü.

Mehdeviyye 'nin önemli bir kolu olarak kabul edilen, daha çok Kirman ve Güney Belucistan civarında bulunan Zikriler, hareketin kurucusu Seyyid Muhammed Cavnpuri’nin düşüncelerini kısmen değiştirdiler. Göçebe olan ve mahalli tabirle “dairevale” (daireciler) adıyla da bilinen bu kimseler, Hz. Peygamber’in emirlerinin mehdinin gelişiyle iptal edildiğini söyleyerek oruç tutmanın ve namaz kılmanın gereksiz olduğunu, zikrin her türlü ibadetin üzerinde bir değer taşıdığını ileri sürdüler. Zikrane adıyla anılan ve yönü Kabe’ye dönük olmayan mabedlerinde günde altı defa toplanıp zikreden grup mensupları, hac için Mekke’ye gitmeyip Mekran Türbet mevkiindeki Kuh-i Murad’da bulunan mabedi ziyaret ederler. Buradaki bir kuyu da (çah-ı zemzem) onlar tarafından kutsal sayılır.

Hindistan’daki Mehdeviler günümüzde küçük gruplar halinde Andra Pradeş, Meysur, Tamil Nadu, Kerela, Maharaştra ve Gucerat’ta bulunur. Pakistan’ın Hindistan’dan ayrılmasından sonra eski Sind’de, şimdiki Şahdadpur’da ve Karaçi’de de Mehdeviler daire kurdular. Bunlar diğer gruplardan farklı olarak siyasi konulardan uzak durur ve faaliyetlerini kurdukları Mehdevi daireleri ile sınırlı tutarlar.



Yazar Hakkında

  • @Dünya Dinleri

    @Dünya Dinleri

    Bırakın Fikirleriniz Özgür Kalsın ! https://www.alternatifforum.org

    Dunyadinleri.Com Yöneticisi