Hindu İnanç ve Uygulamaları

Hinduizm İnancının Temeli Karma ve Samsara

Hinduizm İnancının Temeli Karma ve Samsara
Yazan : @Dünya Dinleri Tarih : Kategori : Hindu İnanç ve Uygulamaları Yorumlar : 0 Okunma : 19166 Beğen : 0

Karma ve Samsara, MÖ 6. yüzyıldan beri bulunan yazılarda geçen ve Hinduizm’in temelini oluşturan kavramlardır. Bunlar, sonsuz Yeniden Doğuş Döngüsü (Reenkarnasyon) ve Samsara kavramlarının üstesinden gelme anlamı taşır. Upanişad’lar zamanında, bireylerin ruhunun, yani varlığın özünün, Atman’ın, evrensel ruh Brahman’la özdeşleşmesi, maneviyat bilicinin gelişmesiyle başarılmıştır.

Her insan, hem evrensel hem de sosyal yasa olan; erdem, ahlak, dürüstlük, bilgelik öğretisi Dharma’yı uygulamak zorundadır; çünkü bu yükümlülükler, iyi ya da kötü eylemlerin sonucu olan Karma’yı etkiler. Hinduizm’de ayrıca genel geçer kural olan sadharanadharma vardır. Sadharanadharma, şiddetten uzak kalma “Ahimsa”, doğruluk-dürüstlük “Satya”, sabır “Ksanti”, kendine hâkim olma “Dama”, iyilikseverlik “Danam”, misafirperverlik “Ahithi” gibi görevlerin her birey tarafından uygulanmasıdır. Bu erdemler, bu özellikler tüm insanlar için aynı ölçüde geçerlidir ve bundan başka ortak bir yasa yoktur.

Svahdharma ise farklı toplumsal tabakaların içindeki belli grupları bağlayıcı görevlerin var olduğunu belirtir. Buna göre, Kshatriya kastına mensup bir savaşçının savaş nedeniyle birini öldürmesi gerekebilir. Bu savaşçının bir düşmanı öldürmesi, onun Dharma yasası görevi olduğundan, Karma’sını kötü eylem olarak etkilemeyebilir.

Ancak; birinin bencilce, kendi egoları için başka birini öldürmesi çok kötü Karma sonuçları doğurabilir. Karma ve Dharma inancı çok güçlü bir ahlaki ve manevi ilişkiyi birleştirir. Görünen tüm haksız acıları ve sosyal eşitsizlik konularının gizemini, Karma öğretisi açıklar.

İnsanların eylemleri ve bu eylemlerin kişileri nasıl etkilediği bağlamında, Mahabharata’da birçok ifade vardır. Bu konuda en yaygın kanı, amellerin (yapıp-edilen her şeyin) sonucunun kendi kendine ortaya çıktığıdır. Ayrıca, bu konuyla ilgili farklı ifadeler de vardır: Dünyevi duygulara bağlı kalmanın iki sebebi, cehalet (avidya) ve arzulara (lobha) yenik düşmektir. Bu sebepler, duyu organlarında huzursuzluğa ve kişinin kararlarında karışıklığına yol açar. Bu durum idrak etmeye, kavramaya engel olur. Ameller, düşünme organlarına (manas) bağlantılıdır. Kavrama yetisi ve vücudun doğası bozulur.

Yapılan eylemlerin sonuçları konusunda birçok yorum vardır. Ruh ölümden sonra bedenden ayrılır ve Karma’ları ölçüsünde yeniden doğar. Ve bu yeni bedende Karma’larının karşılığını bulur. İyi Karma’sı olan geçici mutlulukla sınırlandırılmış “Cennet’i” elde eder, buna karşı kötü Karma’sı olan “Cehennem”de kalır, fakat hep aynı durumda değil; Karma’larına göre, bazen de bir hayvana dönüşerek yeniden doğarlar.

Tüm iyi ameller, dini kazançlar sağlar ve böylece Karma’lar azalır. İnananlar, dini ayinlerle, oruç tutma, kutsal gördükleri şehir Benares‘e hacca gitme, Brahman’lara hediye verme, herkese karşı yardımsever olma ve tapınak inşa etmeyle dini kazanç elde etmeyi umarlar.

İnsan özgürdür ve kendi Karma’sından kendisi sorumludur. Karma; neden-sonuç yasası anlamına gelse de, bazı Bhakti (koşulsuz affeden, merhametli Tanrı) inananları, Tanrı Bhakti’nin onların Karma’larını yok edeceğine ve insanları kurtaracağına güvenirler.

Fakat asıl önemli olan; kötü eylem yapıldığında bile, temiz niyetli olmak ve bencil, çıkarcı olmamaktır.

Bu ifadeler, düzenli çalışmanın temelini oluşturur. İnsanlar iyi sonuçlar almak ve kazanmak için bir şeyler yaparlar.

Bu durumun tersi ise “hiçbir şey yapmayanlar” (nivritti) eğilimi düşüncesidir. Bu dünyadan elini ayağını çeken insanların yoludur. Onlara göre acı dolu yaşamın sebebi, yaşama arzusu içinde olmaktır; yeniden doğuş ise sadece, insanın eski varlığının yeniden canlanış biçimidir. İnsan çalışarak dünyaya bağlanır, çalışmadan ve bilgelikle de kazanabilirler. İnsanın tüm bu dünyevi kazançlardan vazgeçmesi, insana sakinlik, sükunet hissi verir.

Her iki düşünce de, dünya için çalışanlar “pravritti” ve çalışmayanlar “nivritti” Mahabbarata destanında Bhagavadgita içinde yer alır. Ayrıca Gita’da yer alan Krişna’nın da Yoga’yı tercih ettiği yazılır. Göklerin Tanrısı Indra ve Kraliçe Kunti’nin oğlu Arjuna’nın bu konudaki sorusuna Krişna şu şekilde cevap verir:

İcap eden hangi eserse onu tamamla, zira eylemek, bir şey yapmamaktan iyidir; bedenin işlemleri dahi bir eylemde toplamalısın. Feragatten doğmayan her bir eylem, yeryüzü varlığına bağlanmak demektir; bu nedenle, bir eser oluştur, ama ona bağlanma!



Yazar Hakkında

  • @Dünya Dinleri

    @Dünya Dinleri

    Bırakın Fikirleriniz Özgür Kalsın ! https://www.alternatifforum.org

    Dunyadinleri.Com Yöneticisi