Maslahat-ı Mürsele Ne demektir? Hanbeli Mezhebi Usulunde Yeri Nedir?

Maslahat-ı Mürsele Ne demektir? Hanbeli Mezhebi Usulunde Yeri Nedir?
Yazan : @Dünya Dinleri Tarih : Kategori : Hanbeli Mezhebi Usulü Yorumlar : 0 Okunma : 4283 Beğen : 0

İbn Kudame’nin Ravzatü’n-nazır’ı ve ondaki bilgilerin tekrarı niteliğinde olan İbnü’l-Lehham ile (el-Muhtasar fi usuli’l-fıkh, s. 162-163) Abdülkadir Bedran’ın (el-Medhal, s. 294-295) ifadeleri ve bazı Hanbeli usulcülerinin maslahat-ı mürsele üzerine hüküm bina edilmesinin caiz olmadığına dair sözleri (el-Müsevvede, s. 401) bir tarafa bırakılırsa, maslahat-ı mürsele konusunda Hanbeli usul kitaplarında yeterli ve açık bilgilerin bulunmadığı görülür. Çağdaş İslam hukukçularından Muhammed Ebu Zehre, Hanbeli alimlerinin mesalihu’l-mürseleyi bir delil olarak gördüklerini ve bunu İmam Ahmed’e nisbet ettiklerini söyler. Buna göre İmam Ahmed maslahat esasına göre verilmiş birçok sahabi fetvasını benimsemiş, siyasette umumiyetle maslahata uymuş, hükümdarın halkı maslahat olana yöneltmesi ve fesaddan uzaklaştırması yolunu tavsiye etmiş, fasık ve kötü huylu kimselerin sürgün edilmesi, bid‘atçıların cezalandırılması ve sahabeye dil uzatanlara ceza verilmesi gerektiğini söylemiştir ki bütün bunlar maslahat prensibine dayanır (İbn Ĥanbel, s. 309-315). Bu yaklaşıma rağmen maslahat-ı mürseleyi delil kabul eden Hanbeliler’in onu, Malikiler gibi bizatihi müstakil bir delil değil yalnızca kıyasa tabi ve kıyasın nevilerinden biri olarak telakki ettikleri anlaşılmaktadır (İbn Kayyim el-Cevziyye, III, 288; M. Ebu Zehre, s. 315). Bundan dolayı maslahata itibar konusunda sadece Hanbeli mezhebinden değil diğer bütün mezheplerden daha ileri bir noktada bulunan Necmeddin et-Tufi’nin, “Zarar vermek de zararla mukabele etmek de yoktur” (İbn Mace, “Ahkam”, 17) mealindeki hadisin şerhi münasebetiyle ileri sürdüğü, ibadet ve mukadderat-ı şer‘iyye dışındaki muamelat vb. hükümlerde maslahata riayet prensibiyle nas ve icmaın tearuz etmesi halinde maslahata riayetin tahsis ve beyan yoluyla takdim edileceği şeklindeki görüşünün Hanbeli mezhebinde genel kabul gördüğünü söylemek mümkün değildir (Risale fi’l-mesalihi’l-mürsele, s. 55-61).

Maslahat-ı Mürsele Nedir?

Mutlak yararlılık manasına gelen bu ifade, usulcülerin terminolojisinde "Şari'in, gerçekleşmesi için bir hüküm koymadığı, şerî bir delilin de onun muteber sayılıp sayılmamasını göstermediği nesnedir."

Bu tarifin açıklaması şöyledir: Hükümlerin konmasından maksad, insanlara yararlı olan nesneleri temin etmek yani menfaatlerini celbetmek ve zararlarını savmak ve sı­kıntılarını kaldırmaktır. İnsanların yararına olacak şeyler sı­nırlı değildir ve sayıları sonlu da değildir.[1] "İslam'da muteber olan maslahatlar (insanların faydasına olan şeyler) şu beş esasta toplanır: 1- Dini koruma, 2- Canı koruma, 3- Aklı koruma, 4- Nesli koruma ve 5- Malı koruma. İnsan ha­yatı ancak bu beş şey sayesinde ona layık bir yaşayış olabi­lir."[2]

"Maslahat-ı mürsele veya ıstıslah, İslam'ın amaçlarına uygun olan, hakkında muteber veya ilga edilmiş özel bir delil bulunmayan maslahatlardır. Eğer maslahatları gösteren bir delil bulunursa, bu gibi maslahatlar, kıyasın şümulüne girer; ilga edildiklerine dair bir tanık bulunursa, onlar da batıl olup, kabul edilmeleri İslam'ın amaçlarına aykırı düşer."[3]

Maslahat-ı mürsele konusu, ihtilaflı bir konudur, İslam hukukçuları delil olup olmayacağı konusunda ihtilafa düşmüşlerdir. Hanefî ve Şafiîler, bunu müstakil bir delil olarak kabul etmeyip kıyasa dahil saymışlardır. İmam-ı Malik ve Hanbeliler belli şartları haiz ve İslam'ın amaçlarını gerçek­leştiren maslahatları delil olarak kabul ederler. Aradıkları şartlar:

1- Maslahat ile Şariin amaçları arasında bir uygunluk olmalıdır. O, şerî delile aykırı düşmemelidir.
2- Maslahat akla yatkın olmalı, akıl erbabınca kabul edi­lebilir nitelikte olmalıdır.
3- Maslahata göre verilen hüküm, zarurî bir güçlüğü kaldırmalıdır.[4]

[1] Abdulvahhab Hallaf, İlmu Usuli'l-Fıkıh, s.93; (krş. Trc. H. Atay, İslam Hukuk Felsefesi, s.265)
[2] Muhammed Ebu Zehra, Usulü'l-Fıkıh, s. 278 (Trc. A. Şener, İslam Hukuku Metodolojisi, s.239)
[3] Muhammed Ebu Zehra, a.g.e., gösterilen yer.
[4] Muhammed Ebu Zehra, a.g.e., 280; (Trc. A. Şener, s.241)



Yazar Hakkında

  • @Dünya Dinleri

    @Dünya Dinleri

    Bırakın Fikirleriniz Özgür Kalsın ! https://www.alternatifforum.org

    Dunyadinleri.Com Yöneticisi

Dünya Dinleri