İbn Teymiyye, İmam Ahmed’in istihsanın batıl olduğunu çağrıştıracak bazı imalarda bulunduğuna işaret eder (el-Müsevvede, s. 404). Ebu Talib’den gelen bir rivayette imamın, “Ebu Hanife’nin arkadaşları kıyasın hilafına bir şey söyledikleri zaman, ‘İstihsan yapıyoruz ve kıyası bırakıyoruz’ derler ve hak olduğuna inandıkları şey karşılığında onu bırakırlar. Halbuki ben, gelen her hadise başvuruyorum ve ona kıyas yapmıyorum” demiştir. Bu sözün zahirinden Ahmed b. Hanbel’in istihsanı kabul etmediği anlaşılmaktaysa da Ebu Ya‘la istihsanın sahih olduğunu ispata çalışmış ve ondan maksadın bir hükmün daha kuvvetli bir hükümle terkedilmesi olduğunu söyleyerek Kitap, Sünnet ve icmadan istihsan lehine deliller getirmiştir (el-Udde fi uśuli’l-fıķh, V, 1604-1609). Kādi Ya‘kūb b. İbrahim el-Berzebini de istihsanla hüküm vermenin İmam Ahmed’in mezhebi olduğunu belirtmiştir (İbn Kudame, Ravżatü’n-nažır, II, 531). Bu rivayetlerden Hanbeliler’in metodolojilerinde istihsanı bir delil olarak kullandıkları, hatta onu re’y ve kıyasa karşı önemli bir alternatif olarak gördükleri anlaşılmaktadır.
İstihsan Nedir?
İstihsan fıkhın delillerindendir. İstihsan, müctehidin bir meselede, özel bir delil sebebiyle, o meselenin benzerlerinde verdiği hükümden vazgeçip başka bir çözümü benimsemesi, ya da iki farklı kıyas imkânı bulunduğunda, ilk bakışta dikkat çekmeyen kıyası (kapalı kıyası) gerekçe birliği açısından daha güçlü bulduğu için açık kıyasa tercih etmesidir. Buna göre, istihsan çeşitlerini iki gruba ayırmak mümkündür:
1. Genel hükümden istisna yoluyla yapılan istihsan.
2. Kapalı kıyas istihsanı.
Genel hükümden istisna yoluyla yapılan istihsanı şöyle açıklamak mümkündür: Nassın genelinden çıkan anlamın veya fıkıhta yahut bir mezhepte benimsenmiş yerleşik kuralın bazı durumlarda katı biçimde uygulanması, fıkhî hükümlerin genel amaçları ve ilkeleri ile bağdaşmaz. İşte bu durumda, fakihin benzeri durumlara uyguladığı hükümden vazgeçip başka bir çözümü benimsemesi özellikle Hanefî ve Mâlikî mezheplerinde özel bir metot olarak ele alınmış ve “istihsan” adı ile anılmıştır. Meselâ, Hanefî fıkhında benimsendiği şekliyle, “Hz. Peygamber şartlı alışverişi yasakladı” hadisinin genelinden çıkan anlama ve (esasen bu ve benzeri hadislerden çıkarılmış bulunan) sözleşmelerde ileri sürülen şartların geçersiz sayılacağı yönündeki kurala sıkı biçimde uyulması halinde, akid hukukunda taraflara kolaylık ve yarar sağlayan bazı çözümlere imkân tanınmamış ve bu konudaki nasların asıl amacı gerçekleştirilememiş olacaktır. İşte Hanefî fakihler bu naslardaki yasağın asıl gerekçesinin taraflar arasında çekişmeye yol açma ihtimali olduğunu dikkate alarak akid esnasında ileri sürülen şartın örf ve âdet haline gelmiş olması halinde, (niza ihtimali ve dolayısıyla yasağın gerekçesi ortadan kalkmış olacağından) istihsanen bu tür şartları câiz saymışlardır.
Kapalı kıyas istihsanı ise bir meseleye çözüm aranırken, birbiriyle çatışan ve biri açık diğeri kapalı iki kıyas imkânı bulunan durumlarda gerçekleşir.
Genel hükümden istisna yoluyla yapılan istihsan, müctehidi benzeri meselelerdeki hükümden vazgeçip başka bir hüküm vermeye yönelten gerekçe açısından bazı ayırım ve adlandırmalara tâbi tutulur. Bir meselenin benzerlerinde uygulanan genel hüküm, o meseleye dair özel bir nas sebebiyle, icmâ veya örf sebebiyle terkedilebileceği gibi, genel kuralın katı biçimde uygulanmasının sıkıntıya yol açması, kamu yararına aykırı düşmesi hallerinde de genel kural terkedilip dinin genel ilke ve amaçlarının da yardımıyla münferit ve istisnaî çözümler üretilir. Bu itibarla istihsan, kuralların katılığı ve genelliği ile olayların değişkenliği ve çeşitliliği arasında dengeyi kuran bir hakkaniyet hukuku görünümündedir. Özellikle Hanefî fakihleri istihsan metoduna sıklıkla başvurmuşlardır.
Ayrıca istihsan kavramının “hakkaniyet“, “hüsnüniyet”, “hakkın kötüye kullanılmaması“, “kolaylık” gibi hukuk ilke ve kavramlarının yoğun biçimde uygulanmasına imkân veren zengin bir içeriğe sahip olduğu da söylenebilir. İstihsanın genellikle Hanefî ve Mâlikî mezheplerine özgü bir delil olduğu fikri yaygın olmakla birlikte, furû-i fıkıh eserlerini inceleyenler, birçok yönüyle bu metodun -isim belirtilmeksizin- diğer mezheplerce de benimsenmiş olduğunu görürler.
KAYNAK: Diyanet İşleri Başkanlığı, İlmihal-1, İman ve İbadetler, 2013, Ankara
Bırakın Fikirleriniz Özgür Kalsın ! https://www.alternatifforum.org
Dunyadinleri.Com Yöneticisi
Yorumlar : 0
Hanbeli Usulcülerine Göre İcmaYorumlar : 0
Hanbeli Mezhebi UsuluYorumlar : 0
İstishab Nedir? Hanbeli Usulundeki Önemi Nedir?Yorumlar : 0
Şer‘u men Kablena Ne demektir? Hanbeli Fıkhındaki Yeri Nedir?Yorumlar : 0
Hanbeli Fıkhında Kıyasın ÖnemiYorumlar : 0
İstihsan Nedir? İstihsan çeşitleri Nelerdir? Hanbeli Fıkhındaki Önemi Nedir?Yorumlar : 0
Hanbeli Mezhebinde İctihad ve TaklidYorumlar : 0
Hanbeli Usulunda Şer‘i Delillerden Çıkarılan Hükümler