Hanbeli Mezhebinde Kaynaklardan Hüküm Çıkarma Metotları

Hanbeli Mezhebinde Kaynaklardan Hüküm Çıkarma Metotları
Yazan : @Dünya Dinleri Tarih : Kategori : Hanbeli Mezhebi Usulü Yorumlar : 0 Okunma : 3028 Beğen : 0

Kur’an ve Sünnet metinlerini anlayabilme ve onlardan hüküm çıkarma amacıyla faydalanılan istinbat metotları kelimelerin manalara delaletleri, kapsamları, deliller arasındaki zaman ilişkileri ve zahirleri arasında herhangi bir çatışma olduğu zaman aralarını uzlaştırma veya onlardan birini tercih gibi çeşitli konuları kapsar.

Ebu Ya‘la el-Ferra şer‘i delillerin asıl, mefhum-i asıl ve istishabü’l-hal olmak üzere üç kısımdan meydana geldiğini söyler. Ebü’l-Hattab el-Kelvezani ise fakihlerin örfünde usul-i fıkhın deliller, metot (turuk) ve dereceleri ve onlarla istidlalin keyfiyetinden bahseden bir ilim olduğunu, delillerin de asıl, ma‘kūl-i asıl ve istishabdan ibaret olduğunu ifade etmiş ve aslın ma‘kūlünü lahnü’l-hitab, fehva’l-hitab (mefhumü’l-hitab, Hanefiler’deki delaletü’n-nas), ma‘na’l-hitab ve delilü’l-hitab (mefhum-i muhalefet) olarak saymıştır. Kitabın delaletini de nas, zahir, umum ve mücmel olmak üzere dört bölümde incelemiştir (et-Temhid fi usuli’l-fıkh, I, 6-18). İbn Kudame’nin Ravzatü’n-nazır adlı eserindeki tasnifler ise Gazzali’nin el-Müstasfa’sından alındığı için daha farklıdır. Buna göre lafızların manaya delaleti mutabakat, tazammun ve lüzum olmak üzere üç kısımda incelenir. Lafızlar umum ve husus bakımından muayyen bir manaya delalet edenler ve mutlak olanlar şeklinde ikiye ayrılırken ifade ettikleri manaların sayıları bakımından da müteradife, mütebayine, mütevatıe ve müşterek olmak üzere dört kısımdır. Lafızlar karşılığında zihinde mevcut olan manalar ise mahsus, mütehayyel ve makul olmak üzere üç çeşittir (Ravzatü’n-nazır, I, 94-109).

İstinbat metotlarıyla ilgili bu kavramların birçoğu Hanbeli usul kitaplarında kullanılmakla beraber bunlar daha ziyade usule giriş mahiyetindeki tanımlar bahsinde incelenmiştir. Bu tasnifler, genel olarak Şafiiyye metoduna göre yazılmış usul kitaplarının mantukun (sarih ve gayr-i sarih) ve mefhumun (mefhum-i muvafakat ve mefhum-i muhalefet) delaleti sistematiğine daha uygun görünmektedir.

İstinbat metotlarıyla ilgili usuli tartışmalar esasen kelamcılar metodu çerçevesinde gelişmişse de bunların arasında yer alan lafızların umum ve husus açısından kapsamları ve am bir lafzın has bir lafızla tahsisi konusuyla, delillerin nüzul veya vürud sebep ve tarihlerinin önceliksonralığının yol açabildiği nesih konusu Hanbeli usulü açısından kısmi bir özellik arzeder.

Umum ifade eden bir lafzın kullanılması halinde onu duyan kimsenin tahsis edici bir delilin bulunup bulunmadığını araştırmaya girişmeden önce onunla amel etmesinin vacip olup olmadığı mezhepte tartışmalıdır. Ahmed b. Hanbel’in bunu vacip görmediği rivayetine karşılık mezhep usulcülerinden Ebu Bekir el-Hallal ile Ebu Ya‘la’nın aksi kanaatte olduğu görülür (Ebu Ya‘la, II, 525-532).

Umumilik ifade eden bir lafzı bu anlamından çıkarıp hususi manaya çeviren tahsis delilleri (muhassıs) muttasıl ve munfasıl olmak üzere iki kısımdır. Muttasıl muhassıslar şart, sıfat, gaye ve istisna gibi am lafza bitişik olarak kullanılabilen ve onu kapsamındaki manalardan bir kısmına çeviren lafzi delillerdir. Munfasıl tahsis delilleri ise akıl, Kitap, Sünnet, icma, sahabi kavli ve kıyastır. Hanbeliler’e göre aklın delaletiyle umum tahsis edilebilir. Hanbeliler, sünnete verdikleri değerin bir sonucu olarak kat‘i sünnetle olduğu gibi haber-i vahidle de kitabın umumunun tahsis edilmesini caiz görmüşlerdir (a.g.e., II, 550-559). Sünnetin umumu Kur’an’ın hassı ile tahsis edilebileceği gibi Kitap ve Sünnet’in umumu Hz. Peygamber’in fiiliyle de tahsis edilebilir. Yine mezhepte kat‘i bir delil olarak kabul edilen icma, delil-i hitab ve sahabi kavliyle de ammın tahsisi caizdir. Kitap ve Sünnet’in umumunun kıyasla tahsis edilmesini Ebu Bekir el-Hallal, Ebu Ya‘la ve Ebü’l-Hattab caiz görürken Ebü’l-Hasan el-Cezeri ve Ebu İshak İbn Şakila gibi bazı alimler aksini savunmuşlardır (a.g.e., II, 559-569; Kelvezani, II, 121; krş. İbn Ebu Ya‘la, II, 167).

Hanbeliler’e göre Kur’an’ın Kur’an’la, mütevatir sünnetin kendisi gibi bir mütevatir sünnetle ve haber-i vahidin de yine kendisi gibi bir haber-i vahidle neshi caizdir ve neshi kabul edenlere göre bu tür nesihler hakkında ittifak vardır. Ancak Ebu Ya‘la, Kur’an’ın sünnetle neshini şer‘i açıdan caiz görmeyerek bunun örneğinin bulunmadığını söylemiştir. İmam Ahmed’e sünnetin Kur’an’ı neshedip edemeyeceği sorulduğu zaman, “Kur’an ancak kendisinden sonra gelen bir Kur’an ayetiyle neshedilebilir, sünnet Kur’an’ı tefsir eder” demiştir. Ebü’l-Hattab ise Kur’an’ın mütevatir sünnetle neshedilebileceği fikrini benimsemiştir. Ayrıca bu konuda Salih’in, babası İmam Ahmed’den yaptığı bir rivayet neshi benimseyenleri desteklemektedir ve onlara göre bu bir anlamda Allah’ın, peygamberinin lisanı ile neshetmesi demektir. Haber-i vahidle Kur’an ve mütevatir sünnetin neshi aklen caiz olmakla beraber şer‘an caiz değildir (el-ǾUdde fi usuli’l-fıkh, III, 788-801; et-Temhid fi usuli’l-fıkh, II, 369; Ravzatü’n-nazır, I, 327-329).

Sünnetin Kur’an’la neshi caizdir ve bu konuyla ilgili birçok örnek vardır. İcma ile sabit olan bir hükmün neshedilmesi ise caiz değildir; zira icma vahyin kesilmesinden ve Hz. Peygamber’in vefatından sonra meydana gelmiştir ve onu neshedecek vahiy mevcut değildir. Ebu Ya‘la kıyasın neshedilmesinin caiz olmadığını, zira kıyasın bir asıldan çıkarıldığını ve kendisinden çıkarıldığı asıl devam ederken onunla elde edilen kıyasın neshinin sahih olmayacağını belirtmiştir (el-ǾUdde fi usuli’l-fıkh, III, 827). Ebü’l-Hattab ve İbn Kudame ise kıyasın illeti nasla belirtilmişse onun nas gibi kabul edileceği ve nasih veya mensuh olabileceği, illeti nasla belirtilmemiş ise -dereceleri hakkında bazı ihtilaflar bulunmakla beraber- genel olarak onun ne nasih ne de mensuh olacağı görüşündedirler (et-Temhid fi usuli’l-fıkh, II, 390-391; Ravzatü’n-nazır, I, 332).



Yazar Hakkında

  • @Dünya Dinleri

    @Dünya Dinleri

    Bırakın Fikirleriniz Özgür Kalsın ! https://www.alternatifforum.org

    Dunyadinleri.Com Yöneticisi