Büveyhiler Devrinde Hanbeli Mezhebi'nin Gelişimi

Büveyhiler Devrinde Hanbeli Mezhebi'nin Gelişimi
Yazan : @Dünya Dinleri Tarih : Kategori : Hanbeli Mezhebi Tarihçesi Yorumlar : 0 Okunma : 1894 Beğen : 0

Gelişme Dönemi. Hanbeli mezhebi, kuruluşunu ve ilk tedvin dönemini tamamladıktan sonra doktrinin temel eğilimleri berraklaşmış ve mezhebin temel metinleri hakkında şerh ve haşiyeler yazılmaya ve bunların eğitim ve öğretimiyle ilgili çeşitli kurumlar oluşturulmaya başlanmıştır. Bu dönemde mezhebin doktrini ve eğitimi sürekli olarak yükselen bir grafik çizmemiş, tarihi ve siyasi olayların da etkisiyle bazı iniş çıkışlar yaşanmıştır. Bundan dolayı Hanbeli mezhebinin gelişme dönemi birkaç devreye ayrılabilir.

Büveyhiler Devri (945-1055)

IV. (X.) yüzyıl başlarında İslamiyet’i kabul ederek Şiiliği benimseyen Deylemliler’den Ahmed b. Büveyh’in çeşitli Fars eyaletlerini işgal ettikten sonra 334’te (945) Bağdat’a girmesiyle Bağdat Abbasi Hilafeti tarihinde yeni bir dönem başlamıştır. Bundan yaklaşık yüz yıl sonra ise Büveyhiler’in baskılarına dayanamayan Abbasi Halifesi Kāim-Biemrillah Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’i davet ederek kendisini Büveyhiler’den kurtarmasını istemiş ve bu davet sonucu Tuğrul Bey 447’de (1055) Bağdat’a girerek asileri cezalandırmış ve Bağdat’taki 110 yıllık Büveyhi hakimiyetine son vermiştir.

Siyasi olaylar açısından olduğu kadar ilim ve kültür hayatı bakımından da hareketli geçen bu dönemde Hanbeli mezhebi mensuplarının hem siyasi tavırları sebebiyle diğer mezheplere göre daha canlı ve güçlü bir durumda oldukları hem de mezhep doktrinini geliştirme imkanı buldukları söylenebilir. Zira Bağdat’ta Büveyhiler tarafından teşvik edilen İmami Şiiliği ile Mısır’da Fatımiler’in desteklediği İsmaililiğin gelişmesi karşısında, kurucu mezhep imamlarının sağlığından beri Sünni yapılanmanın şartları ve imkanları konusunda geniş bir tecrübeye sahip olan Hanbeli alimleri canlı bir tartışma ortamına girmişlerdir. Bu sebeple söz konusu dönemde Hanbelilik fıkhi bir mezhep olmanın yanında siyasi bir muhalefet grubu rolünü de üstlenerek hilafetin ve Sünniliğin müdafaası için kurulmuş organizasyonların başında yer almıştır.

Bu devrede Hanbeli mezhebini siyasi ve ilmi alanda temsil eden birçok alime rastlanmaktadır. Dönemin Hanbeli tarihi açısından en önemli yanlarından biri de birinci neslin başlattığı Ahmed b. Hanbel’in eser ve görüşlerinin tedvini faaliyetine devam edilmesi ve bu uzun kolektif çalışmada bir hayli mesafe alınmış olmasıdır. Bu konudaki en önemli çalışmayı ise Hallal’in öğrencisi Ebu Bekir Abdülaziz b. Ca‘fer yapmıştır. Gulamü’l-Hallal adıyla anılan Abdülaziz, Hallal ve Ebü’l-Kāsım el-Hırakī’den sonra mezhebin ilk büyük fakihlerinden biri kabul edilir. Büveyhi hakimiyetinin ilk elli yılı içerisinde Bağdat Hanbelileri’nin diğer bir önemli ismi de İbn Batta el-Ukberi’dir. Hocaları arasında Muhammed b. Mahled el-Attar ve Berbehari gibi meşhur simaların bulunmasına rağmen İbn Batta, ne Berbehari gibi mücadeleci ne de çağdaşı İbn Sem‘un gibi parlak bir vaizdir. Onun etkilediği kişiler arasında Ebu Hafs el-Ukberi ile Ebu Hafs el-Bermeki bulunmaktadır. Bu arada İbn Batta’nın çağdaşlarından Ebu Abdullah İbn Hamid, eğitim faaliyetleriyle Hanbeliliğin gelişmesine önemli katkılarda bulunduğu gibi hilafla ilgili olarak telif ettiği Kitabü’l-Cami fihtilafi’l-fuķaha adlı eseri mezhepte önemli bir başvuru kitabı olmuştur. İbn Hamid’in öğrencileri arasında Mısırlı Ebu Bekir er-Rüşnani, Ebu Ya‘la el-Ferra gibi seçkin Hanbeli fakihleri yer alır.

Büveyhiler döneminde Bağdat dışındaki bazı merkezlerde de önemli birçok Hanbeli aliminin yetiştiği dikkati çekmektedir. Bunlar arasında İsfahan’da özellikle İbn Mende ailesinden yetişen alimler anılabilir. Bu aileden hadis hafızı Ebu Abdullah İbn Mende geride bıraktığı eserleri, yetiştirdiği öğrencileri ve bilhassa oğulları ile İsfahan bölgesinde önemli bir cazibe merkezi meydana getirmiştir. İbn Mende, ictihad derecesine ulaşmış bir fakih olmasına rağmen Ahmed b. Hanbel’in hadis ve akaid alanındaki geleneğini devam ettirmesi sebebiyle fıkıhta da Hanbeli mezhebine nisbet edilmiştir. Bir kadı olarak resmi görevleri yanında Kāim-Biemrillah dönemindeki Sünni düşüncenin yeniden yapılanması politikaları içerisinde önemli etkisi olan Ebu Yala el-Ferra, hocası İbn Hamid’in ölümünden sonra onun meclisinde ders ve fetva vermeye başlamış, Halife Kāim-Biemrillah’ın ısrarlı teklifleri üzerine Darülhilafe, Harim, Harran ve Hulvan kadılığı yapmıştır. Çeşitli füru konularında mezhep imamından farklı ictihadlarda bulunan ve bu sebeple bazı alimler tarafından mutlak müctehid olarak nitelenen Ebu Ya‘la’nın tefsir, fıkıh, usul-i fıkıh, ilm-i hilaf ve kelam gibi dallarda telif ettiği altmış civarındaki eser mezhep doktrininin gelişmesine önemli katkı sağlamıştır.



Yazar Hakkında

  • @Dünya Dinleri

    @Dünya Dinleri

    Bırakın Fikirleriniz Özgür Kalsın ! https://www.alternatifforum.org

    Dunyadinleri.Com Yöneticisi