Bağımsız Tarikat ve Kültler

Oshoculuk ( Osho Tarikatı / Kültü )

Oshoculuk ( Osho Tarikatı / Kültü )
Yazan : @Dünya Dinleri Tarih : Kategori : Bağımsız Tarikat ve Kültler Yorumlar : 0 Okunma : 16409 Beğen : 0

Osho (Bhagwan Shree Rajneesh) Hindistan’ın Madhya Pradesh eyaletinindeki Kuchwada’da, 1931 yılının 11 Aralık günü dünyaya gelmiştir. 58 yaşında 11 Ocak 1990 da vefat etmiştir. İlk çocukluk yıllarından itibaren, başkaları tarafından verilen bilgiler ve inançları edinmektense gerçekliği kendisi deneyimlemekte ısrarcı olan asi bir ruhu vardı.

Yirmi bir yaşında üniversite öğrenimini tamamladı ve Jabalpur Üniversitesinde yıllarca felsefe dersleri verdi. Aynı zamanda da tüm Hindistan’ı dolaşıp konuşmalar yaptı, halka açık tartışmalarda tutucu dini liderlere meydan okudu, geleneksel inanışları sorguladı ve hayatın tüm alanlarından insanlarla bir araya geldi.

Osho kendi hayatını anın zamansız boyutunda yaşamanın kapısını keşfetmiş birisidir. O kendisi “gerçek bir varoluşçu” olarak adlandırmıştır.

İnanç sistemlerini ve çağdaş insanın psikolojisini anlamasında ufkunu genişletecek bulabildiği herşeyi, ama herşeyi okudu. 1960’ların sonlarına doğru Osho, artık kendi dinamik meditasyonlarını geliştirmeye balamıştı. Meditasyonun o rahat, düşüncelerden arınmış durumunu keşfetmeyi umut edebilmesi için öncelikle geçmişin modası geçmiş yöntemlerinin ve günümüz modern hayatının getirdiği sıkıntıların ağırlığı altında ezilen çağdaş insanın çok derin bir ruhsal temizlenme sürecinden geçmesinin şart olduğunu söylemişti Osho.

1970’lerin başlarında ilk olarak bazı Batılılar Osho’dan haberdar olmaya başladılar. 1974’te Hindistan’ın Pune şehrinde onun çevresinde bir komün kuruldu ve başlangıçta Batı’dan tek tük gelen ziyaretçiler, sonradan gittikçe çoğaldı.

Osho insan bilincininin gelişiminin tüm yönleri hakkında konuşmalar yaptı. Çağdaş insanın ruhsal arayışı için önemli olan şeylerin özünü, entellektüel anlayış ile değil, kendi varoluşsal deneyimiyle süzdü.

O hiçbir geleneğe ait olmadığını açıklamıştır. – “Ben tamamıyla yepyeni bir dinsel bilinçliliğin başlangıcıyım” demiştir. Ayrıca, “Lütfen beni geçmiş ile bağlantılandırmayın, onu anımsamaya bile değmez” der.

Yakın öğrencilerine ve dünyanın her yerinden izleyenlerine yaptığı konuşmalar otuzdan fazla dile çevrilmiş ve altı yüzden fazla cilt halinde yayınlanmıştır.



Türkiyedeki Osho "KUN" Merkezi

Osho 1985 yılında göçmenlik yasalarını ihlal etmek suçlamasıyla gözaltında olduğu sırada 19 Ocak 1990 tarihinde bedenini terk etti. Osho taraftarları Oshonun Amerikan hükümet ajanlarınca zehirlenerek öldürüldüğünü iddia etmektedirler.Onun Hindistan’daki komünü, meditasyon, terapi, beden çalışmaları ve yaratıcılık programlarına katılmak için ya da sadece bir Buda Alanının içinde olmayı deneyimlemek isteyen binlerce uluslararası ziyaretçiyi çekerek, dünyanın en büyük ruhsal gelişim merkezi olmaya devam etmektedir.

Ülkemizdede Osho Meditasyon Merkezi bulunmaktadır.."Kendini tanı" anlamına gelen KUN adındaki bu merkez İstanbul Beyoğlu-Tünel'de açıldı..Günlük olarak Dinamik ve Kundalini Meditasyonları'nın yapıldığı merkezde, dünyanın pek çok farklı yerlerinden gelen ve hepsi Hindistan Puna'daki Uluslararası Osho Komünü'nün terapistleri olan grup liderleri eşliğinde "workshoplar", grup çalışmaları yapılıyor.

Bombay konutunda Osho'nun doğum günü kutlamaları. 11 Aralık 1972

Oshonun Sözleri

"Topluma mutlak şekilde teslim olmak, bütünüyle onun esiri olmak gerekir. Toplum ancak o zaman —yalnızca kölelere, ruhsal olarak intihar etmiş kimselere— saygı duyar."

Ego bir buzdağıdır. Onu erit. Onu derin sevginin içinde erit, böylelikle o kaybolsun ve sen okyanusun parçası haline gel.

Hayat küçük şeylerden oluşur. Eğer sen seversen büyük olurlar.

Hayatın hedefi özgürlüktür. Özgürlük olmadan hayatın anlamı yoktur. Özgürlük politik, sosyal ya da ekonomik özgürlük anlamına gelmez. Özgürlük zamandan, zihinden, arzudan özgür olmaktır. Zihnin varolmadığı anda evrenle bir olursun; evren kadar sınırsız ol.

Zihin tıpkı kalabalık gibidir; düşünceler bireylerdir. Ve düşünceler sürekli orada oldukları için sürecin maddi olduğunu düşünüyorsun. Her bir düşünceyi bırak ve en sonunda hiçbir şey kalmaz. Zihin diye bir şey yoktur, sadece düşünce vardır.

Bugün, mevcut olan her şeydir; şimdi senin var olduğun, her zaman var olacağın yegâne zamandır. Yaşamak istersen ya şimdi olacaktır ya da asla olmayacaktır.

Zekâ elde edilen bir şey değildir, o doğuştandır, o öze aittir, o hayatın yapıtaşıdır.

Basit olan ego için cazip değildir, basit olan egonun ölümü demektir.

Unutma, kafa bir köle olarak çok güzel bir köledir. Çok işine yarar. Ama bir sahip olarak tehlikelidir ve bütün hayatını zehirler.

Gerçek disipline sahip bir adam asla biriktirmez; her an öğrendiği şeyin öldüğünü hisseder ve tekrar cahil olur. Bu cahillik ışık saçar.

Birisinin hatası için kendini cezalandırmak aptalcadır.

Zeki bir insan risk alır. O alttan alacağına ölmeye razıdır. Elbette gereksiz şeyler için kavga etmeyecektir, o öze ilişkin olmayan şeyler için kavga etmeyecektir ancak esas şeyler söz konusu olduğunda boyun eğmeyecektir.

Ego toplumun yaratmış olduğu ve senin bu sayede oyuncakla oynamaya devam edebildiğin ve asla gerçek şeyi sormadığın bir kandırmacadır.

Sakın unutma, ne zaman karşına bir seçenek çıksa, bilinmeyeni, riskli olan, tehlikeli ve güvencesiz olanı seç. Hiçbir zaman zarara uğramazsın.

Hayat öylesine bir gizemdir ki onu kimse anlayamaz ve kim onu anladığını iddia ederse o sadece cahildir. O ne dediğini bilmiyordur, o ne saçmaladığını bilmiyordur. Eğer sen bilge isen anlayacağın ilk şey şudur: Hayat anlaşılamaz.

Kendi deneyimine dayalı olmayan her şeyi sadece bir varsayım olarak kabul et.

İnsanın yeryüzündeki en zayıf hayvan olduğu kabul edilmek zorundadır. Ve onun bütün davranışlarının, bütün aidiyetlerinin, gruplaşmalarının temeli budur. O kendisinden daha büyük bir şeyin parçası olmak zorundadır; ancak o zaman kendisini güvende hisseder.

Hiçbir şeyi ayıplama. Aksine, onu kullan. Herhangi bir şeye karşı olma. Nasıl kullanılabileceğinin ve dönüştürülebileceğinin yollarını ara.

Dünya bir gök kuşağı, zihin bir prizma ve varlık ise beyaz bir ışındır.

İnsan anlamaya çalışacağına baskı kurar, ilişki kuracağına manipüle eder çünkü birisiyle ilişki kurmak büyük bir anlayış gerektirir.

Ve sana söylüyorum; gidecek hiçbir yol yok. Her şey bu anda. Bütün varoluş, bu anda toplanmıştır. Bu anın içine sığar. Bütün varoluş, yaşadığın anda akmaktadır. Hepsi bu.

Yaratıcılık varoluştaki en büyük isyandır. Eğer yaratmak istiyorsan, bütün şartlanmalardan kurtulmak zorundasın. Aksi halde yaratıcılığın kopya çekmekten başka bir işe yaramaz.

Geçmiş insanda bir bölünme yarattı. Her insanın içinde sürekli devam eden bir sivil savaş vardır. Eğer huzurlu hissetmiyorsan, bunun sebebi kişisel değildir. Hastalık toplumsaldır.

Toplumun stratejisi sizi birbirine düşman iki kampa bölmektir. İçinde hem Yunanların Zorbası, hem Buda’nın Gautama’sı yaşar. Biri maddiyatçıdır, diğeri tinselliğe önem verir.

Oshoyu karşılayan İnsanlar 1982

Gerçeklikte bölünmüş değilsin. Gerçeklikte sen ahenk içerisindeki bir bütünsün. Ama bir bütün olmadığını düşünmeye şartlandırılmışsındır. Ve eğer tinsel bir varlık olmak istersen, bedeninle savaşman gerektiği öğretilmiştir. Bedenini fethetmek, onu yenmek, yok etmek... Mümkün olan her yöntemle ona işkence etmen gerekir.

Ben senin hem Zorba hem de Gautama olmanı isterim, ama aynı anda. Birinden birini seçmen gerekmez. Zorba dünyayı temsil eder; tüm çiçekleri, yeşillikleri, dağları, ırmakları ve okyanuslarıyla… Buda ise gökyüzünü temsil eder; tüm yıldızları, bulutları ve gökkuşaklarıyla… Dünya olmadığında gökyüzünün bir anlamı olmaz. Gökyüzü dünya olmadan gülemez. Gökyüzü olmadığında dünya ölü olur. İkisini bir araya getirin, orada varlığın dansı başlar. Dünya ve gökyüzü birlikte dans eder, ve orada bir kahkaha oluşur. Neşe vardır, kutlama vardır.

Bazen gökyüzünde siyah bulutlar olur;gökyüzü bu siyah bulutlar yüzünden değişmez.Ve bazen beyaz bulutlarda olur ve gökyüzü bu beyaz bulutlar yüzünden de değişmez.Bulutlar gelirler ve giderler gökyüzü baki kalır.Sen gökyüzüsün ve düşüncelerde bulutlardır.Eğer düşüncelerini titizlikle izlersen,eğer onları kaçırmazsan,eğer onlara doğrudan bakarsan ilk şey bunu anlamak olacaktır ve bu çok büyük bir anlayıştır.Bu senin aydınlanmanın başlangıcıdır.Artık sen uykuda değilsin,artık gelip giden bulutlarla özdeş değilsin,artık sonsuza dek baki kalacağını biliyorsun.tüm kaygı yok olur.

İnsanlar tekrar tekrar mutsuzluklarını anlatıp duruyorlar.Hatta abartıyorlar bile, süslüyorlar, büyütüyorlar.Olduğundan daha kötüymüş gibi gösteriyorlar. Neden? Riske atacak hiçbir şeyin yok.Ama insanlar bilinene tanıdık olana yapışıp kalıyorlar.Tek bildikleri mutsuzluk bu onların hayatı.Kaybedecek bir şey yok ama kaybetmekten de çok korkuyorlar.

Aşk öyle derin bir ihtiyaçtır ki onsuz yaşayamazsınız;ya kendisi ya da yedeğini ararsınız.Yedek sahte olabilir ama en azından bir süreliğine aşık olduğunuz hissine kapılabilirsin.Sahtesi bile keyiflidir.Eninde sonunda sahte olduğunun farkına varırsın;o zaman sahte aşkı gerçeğine dönüştüremezsin o zaman sevgili değiştirirsin.İki olasılık var;bu aşkın sahte olduğunu anladığında kendini değiştirebilirsin,sahte aşkı bırakıp gerçek bir aşığa dönüşebilirsin.Diğer olasılık ise sevgilini değiştirmektir.Aklın seçtiği yol budur.

Ayrılık kaçınılmaz bir sondur, kimse istemez ama gereklidir. Çünkü hayat olduğu gibidir; olması gerektiği gibi değil.



Yazar Hakkında

  • @Dünya Dinleri

    @Dünya Dinleri

    Bırakın Fikirleriniz Özgür Kalsın ! https://www.alternatifforum.org

    Dunyadinleri.Com Yöneticisi

Yorum Yaz


Yazdığınız yorumların genel ahlak kurallarına uygun olmasına özen gösteriniz. Ayrıca yazdığınız yorumlarda isminiz e postanız eksik yanlış olmamalıdır aski halde yorumlarınız onaylanmaz dikkate alınmaz cevap verilmez.