Müminin Allah'ı tanıması amacıyla ilâhî zâtı nitelendiren kavramlara isim veya sıfat denilir. Hay (diri), alîm (bilen), hâlik (yaratan) gibi dil açısından sıfat kalıbında olan kelimeler isim kabul edilirken, bunların masdarlarını oluşturan ve Allah'ın zâtına nisbet edilen kavramlar sıfat olarak değerlendirilir.
1. "Allah" Özel İsmi
Kendisine ibadet edilen yüce varlığın özel ismidir. Özel isimler diğer dillere tercüme edilemezler. Hatta Arapça olan bir başka kelimenin onun yerini tutması da mümkün değildir. Bu sebeple bilginler ister Arapça olsun, ister diğer herhangi bir dilden olsun, başka bir kelimenin "Allah" isminin yerini tutamayacağı konusunda fikir birliği içindedirler. Ancak Kur'an'da, Allah kelimesinin işaret ettiği zât için ilâh, mevlâ, rab gibi isimler de kullanılmıştır. Bu sebeple Farsça'daki Hüda ve Yezdân, Türkçe'deki Tanrı ve Çalab... gibi isimler her ne kadar Allah özel isminin yerine geçmezse de ilâh, mevlâ, rab gibi âyet ve hadislerde geçen Allah'ın diğer isimlerinin yerine kullanılabilir.
2. İsm-i A‘zam
Bu tamlama, sözlükte “en büyük isim” anlamına gelmektedir. Terim olarak Allah'ın en güzel isimleri içerisinde yer alan bazı isimleri için kullanılmıştır.
Bir grup İslâm âlimi, Allah'ın isimlerinin hepsinin eşit derecede büyük ve üstün olduğunu söylemiş, birini diğerlerinden ayırmamışlardır. Bir grup ise hadisleri göz önünde bulundurarak, bazı isimlerin diğerlerinden daha büyük ve faziletli olduğu görüşünü benimsemişlerdir. Hz. Peygamber'in bazı hadislerinde ism-i a‘zamdan bahsedilmekte, bu isimle dua edildiği zaman, duanın mutlaka kabul edileceği bildirilmektedir (bk. Ebû Dâvûd, “Vitr”, 23; Tirmizî, “Da‘avât”, 64, 65, 100; Nesâî, “Sehv”, 58; İbn Mâce, “Duâ”, 9, 10). Fakat Allah'ın en büyük isminin hangisi olduğunu kesin olarak belirlemek mümkün değildir. Çünkü bu hadislerin bir kısmında Allah ismi, bir kısmında ise rahmân, rahîm (esirgeyen, bağışlayan), el-hayyü'l-kayyûm (diri ve her şeyi ayakta tutan), zü'l-celâli ve'l-ikrâm (ululuk ve ikram sahibi) isimleri Allah'ın en büyük ismi olarak belirtilmektedir.
3. Esmâ-i Hüsnâ
İsmin çoğulu olan esmâ kelimesi ile, “en güzel” anlamındaki hüsnâ kelimesinin oluşturduğu bir sıfat tamlaması olan esmâ-i hüsnâ (el-esmâü'lhüsnâ), yüce Allah'ın bütün isimleri için kullanılan bir terimdir.
"Allah, kendisinden başka ilâh olmayandır. En güzel isimler O'na mahsustur" (Tâhâ 20/8), "...En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şanını yüceltmektedirler. O galiptir, hikmet sahibidir" (el-Haşr 52/24) meâlindeki âyetlerde de ifade edildiği gibi en güzel isimler Allah'a mahsustur. Çünkü bütün kemal ve yetkinliklerin sahibi O'dur. O'nun isimleri en yüce ve mutlak üstünlük ifade eden kutsal kavramlardır. Allah'ın isimlerine esmâ-i ilâhiyye de denilir.
Allah Teâlâ'nın Kur'an'da ve sahih hadislerde geçen pek çok ismi vardır. Kul bu isimleri öğrenerek Allah'ı tanır, O'nu sever ve gerçek kul olur. Kur'an'da "En güzel isimler Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua
edin..." (el-A‘râf 7/180) buyurularak, esmâ-i hüsnâ ile dua ve niyazda bulunulması emredilmiştir. Esmâ-i hüsnânın birden fazla olması, işaret ettiği zâtın birden çok olmasını gerektirmez, bütün isimler o tek zâta delâlet ederler: "De ki: İster Allah deyin, ister rahmân deyin, hangisini deseniz olur..." (el-İsrâ 17/110).
Hz. Peygamber bir hadislerinde, yüce Allah'ın 99 isminin bulunduğunu, bu isimleri sayan ve ezberleyen kimselerin cennete gireceğini haber vermiştir (Buhârî, “Da‘avât”, 68; “Tevhîd”, 12; Müslim, “Zikr”, 2; Tirmizî, “Da‘avât”, 82). Hadislerde geçen “saymak” (ihsâ) ve “ezberlemek” (hıfz) ile maksat Allah’ı güzel isimleriyle tanımak ve O’na iman, ibadet ve itat etmektir. Allah’ın isim ve sıfatları 99 isimden ibaret değildir. Allah'ın âyet ve
hadislerde geçen başka isimleri de vardır. Hadiste 99 sayısının zikredilmesi, sınırlama anlamına değil, bu isimlerin Allah'ın en meşhur isimleri olması sebebiyledir. Tirmizî ve İbn Mâce'nin rivayet ettikleri bir hadiste bu doksan dokuz isim tek tek sayılmıştır (Tirmizî, “Da‘avât”, 82; İbn Mâce, “Duâ”, 10).
Bu isimler şunlardır:
No | İsim | Arapçası | Açıklama |
---|---|---|---|
1 | Allah | الله | Kesin olmamakla beraber Arapça'da yaratıcı anlamına gelen El-İlah'dan türediği sanılır. (Diğer bütün isimlerini kapsar.) |
2 | Rahmân | الرحمن | Rahman, rahmet sâhibi. |
3 | Rahîm | الرحيم | Acıyan, merhamet eden. |
4 | Adil | العدل | Adil olan. |
5 | Afüv | العفو | Affedici. |
6 | Âhir | الآخر | Varlığı sonrasız olan, varlığının zamansal sonu olmayan. |
7 | Alîm | العليم | Her şeyi çok iyi bilen. |
8 | Aliyy | العلي | Ulu, yüce, üstün olan. |
9 | Azîm | العظيم | Büyüklük sahibi. |
10 | Azîz | العزيز | Aziz, izzetli. |
11 | Bâis | الباعث | Seçip ortaya çıkaran. |
12 | Bâkî | الباقي | Varlığının sonu olmayan, gelmeyen. |
13 | Bâri | البارئ | Yaratan. |
14 | Basîr | البصير | Gören. |
15 | Bâsit | الباسط | Ferahlatan, genişleten. |
16 | Bâtın | الباطن | Varlığı (zâtı) gizli olan, cisim olarak görünmeyen. |
17 | Bedî | البديع | Örneksiz yaratan. |
18 | Berr | البَرّ | İyilik yapan. |
19 | Câmi | الجامع | Toparlayan. |
20 | Cebbâr | الجبّار | Güç kullanan. |
21 | Celîl | الجليل | Hiddetli. |
22 | Dâr | الضار | Zarar veren. |
23 | Evvel | الأوّل | Varlığı öncesiz olan, varlığının zamansal başı olmayan. |
24 | Fettâh | الفتّاح | Açan, genişlik verici. |
25 | Gaffâr | الغفّار | Bağışlayıcı. |
26 | Gafûr | الغفور | Affeden. |
27 | Ganî | الغني | Zengin. |
28 | Habîr | الخبير | Her şeyden haberdâr olan. |
29 | Hâdî | الهادي | Hidâyet verici. |
30 | Hâfıd | الخافض | Perişan eden. |
31 | Hafîz | الحفيظ | Koruyucu. |
32 | Hakem | الحكم | Hakem. |
33 | Hakîm | الحكيم | Her işi hikmetli olan. |
34 | Hakk | الحقّ | Varlığı (zâtı) hiç değişmeden duran. |
35 | Hâlik | الخالق | Yaratıcı. |
36 | Halîm | الحليم | Yumuşak muâmele eden. |
37 | Hamîd | الحميد | Övülen. |
38 | Hasîb | الحسيب | Hesap gören. |
39 | Hayy | الحيّ | Her zaman diri olan. |
40 | Kābid | القابض | Sıkan, daraltan. |
41 | Kādir | القادر | Kudretli. |
42 | Kahhâr | القهّار | Kahreden. |
43 | Kaviyy | القويّ | Kuvvetli. |
44 | Kayyûm | القيّوم | Ayakta tutan. |
45 | Kebîr | الكبير | Büyük. |
46 | Kerîm | الكريم | Cömert. |
47 | Kuddüs | القدّوس | Tertemiz. |
48 | Latîf | اللطيف | İnce, letâfetli. |
49 | Mâcid | الماجد | Şânlı. |
50 | Mâlik-ül Mülk | مالك الملك | Mülkün gerçek ezeli ve ebedi sâhibi. |
51 | Mâni | المانع | Engel olan. |
52 | Mecîd | المجيد | Şerefli. |
53 | Melik | الملك | Hükümdar. |
54 | Metîn | المتين | Sağlam. |
55 | Mu'ahhir | المؤخّر | Geride bırakan, erteleyen. |
56 | Mucîb | المجيب | İcâbet eden. |
57 | Muğnî | المغني | Zenginleştiren. |
58 | Muhsî | المحسي | Sayan. |
59 | Muhyî | المحيي | Canlandıran, dirilten. |
60 | Muîd | المعيد | Döndüren. |
61 | Muiz | المعز | İzzet veren. |
62 | Mukaddim | المقدّم | Öne geçiren. |
63 | Mukît | المقيت | Besleyen. |
64 | Muksit | المقسط | Dürüst veya tasarruflu |
65 | Muktedir | المقتدر | İktidar sahibi. |
66 | Musavvir | المصور | Tasarımlayan, şekillendiren. |
67 | Mübdî' | المبدىء | Varlık veren |
68 | Müheymin | المهيْمن | Belirleyici. |
69 | Mü'min | المؤمن | Güvenen. |
70 | Mümît | المميت | Öldüren, can alan. |
71 | Müntakim | المنتقم | İntikam alan. |
72 | Müteâli | المتعالِ | Her şeyden yüce. |
73 | Mütekebbir | المتكبّر | Bütün ihtişamın sahibi, Büyük ve büyüklenen[5] |
74 | Müzil | المذل | Zillet veren. |
75 | Nâfi | النافع | Faydalandıran. |
76 | Nûr | النور | Evreni nurlandıran. |
77 | Râfi | الرافع | Yücelten. |
78 | Rakîb | الرقيب | Kontrol ve gözetim altında bulunduran. |
79 | Ra'ûf | الرؤوف | Esirgeyen. |
80 | Reşîd | الرشيد | Doğru yola eriştiren. |
81 | Rezzâk | الرزّاق | Rızıklandıran. |
82 | Sabûr | الصبور | Sabırlı olan. |
83 | Samed | الصمد | Her şey kendisine muhtaç olan, kendisi ise hiçbir şeye muhtaç olmayan. |
84 | Şehîd | الشهيد | Şâhit. |
85 | Şekûr | الشكور | Teşekkür eden. |
86 | Selām | السلام | Esenlik kaynağı. |
87 | Semî | السميع | İşiten. |
88 | Tevvâb | التوّاب | Tövbelere kucak açan. |
89 | Vâcid | الواجد | İcâd eyleyen, varlığı kendinden olan. |
90 | Vâhid | الواحد | Eşi ve benzeri olmayan, zâtında tek olan. |
91 | Vâlî | الوالي | Evreni ve evrende olan her şeyi yöneten. |
92 | Vâris | الوارث | Bütün servetlerin gerçek sâhibi. |
93 | Vâsi | الواسع | Bağışlaması bol ve rahmeti çok olan. |
94 | Vedûd | الودود | Sevilen. |
95 | Vehhâb | الوهّاب | Karşılıksız bolca veren. |
96 | Vekîl | الوكيل | Vekil kılınan. |
97 | Velîyy | الولي | Veli, dost. |
98 | Zâhir | الظاهر | Yarattıklarıyla varlığı aşikâr olan. |
99 | Zülcelâl-i vel-İkrâm | ذو الجلال والإكرام | Şanlı ve İkrâmlı. |
Allah'ın isimleri konusundaki temel dayanak vahiy olduğu için, bu isimler insanlar tarafından değiştirilemez. Âyet ve hadisler Allah'ı nasıl isimlendirmiş ise öyle isimlendirmek gerekir.
Bırakın Fikirleriniz Özgür Kalsın ! https://www.alternatifforum.org
Dunyadinleri.Com Yöneticisi
Yorumlar : 0
İslamiyet de Allah'ın Sıfatları ( Allah'ın Zâtî Sıfatları ve Sübûtî SıfatlariYorumlar : 0
Allah'ın İsimleri , İsimlerinin Anlamları, Esmâ-i HüsnâYorumlar : 0
Allah'a İman : Allah İnancıYorumlar : 0
islam Dini' nde Allah'ın Varlığı ve BirliğiYorumlar : 0
Allah'ın Varlığının Delilleri