“Kendilerini destekleyen delillerin birbirine denk olduğu görüşlerden her biri” şeklinde tanımlanabilir. Maliki tarihinin özellikle erken döneminde ortaya çıkan ve bu kavram altında toplanan önemli miktarda görüş bulunmaktadır. Devamını Oku »
Maliki fakihleri içinde en fazla taraftara sahip kabul edilen görüş meşhur olarak adlandırılmaktadır. Bu kavramın tanımı hakkındaki ihtilafın hayli uzun bir süre devam ettiği anlaşılmaktadır. Devamını Oku »
Racih olarak kabul edilen görüşlerin tanımı üzerinde ihtilaf bulunmakla beraber Maliki fakihlerinin çoğunluğuna göre bu terim delili kuvvetli olan görüşü ifade etmektedir. Devamını Oku »
Maliki mezhebi, diğer mezheplerde olduğu gibi kendi tarihi içinde şekillenen bir mezhep içi fıkhi istidlal usulüne sahiptir. Devamını Oku »
Şer‘i bir konuda mürsel maslahata dayanarak hüküm verme usulü olan istislahın taşıdığı ana fikir bütün mezhepler tarafından olumlu karşılanmakla birlikte Maliki mezhebinde bu metoda büyük bir işlev alanı verilmiştir Devamını Oku »
Maliki literatüründe Hicaz’da ehl-i hadisin, daha sonra Endülüs ve Kuzey Afrika’da Zahiri hareketinin kıyas eleştirilerini cevaplandırmaya ve kıyasın delil değerini ispatlamaya yönelik uzun bahislere yer verildiği görülür. Devamını Oku »
Malikiliği diğer mezheplerden ayıran en önemli husus olan amel-i ehl-i Medine tabiri, Hz. Peygamber’den tebeu’t-tabiin nesline kadar süren zaman dilimi içerisinde Medineliler’in üzerinde ittifak ettikleri fıkhi görüş ve uygulamaları kapsamaktadır. Devamını Oku »
Maliki fıkıh usulünde sahabi kavli, Hanefi ve Şafiiler’de olduğu gibi akılla kavranamayacak bir konuda olup olmamasına göre ikiye ayrılmış, eğer akılla kavranamayacak bir konuda ise merfû haber gibi kabul edilerek sünnetin bir parçası sayılmıştır. Devamını Oku »
Fıkıh usulü müstakil bir disiplin olarak büyük ölçüde mezhep imamlarının yaşadığı dönemden sonra ortaya çıktığı için diğer Sünni fıkıh mezheplerinin usulleri gibi Maliki mezhebinin usulü de Malik b. Enes’in vefatından sonra yazılmıştır. Devamını Oku »
Mağrib ile Biladüssudan arasında kalan ticaret yolları İslam’ın yayılmasına vesile olmuştur. Erken dönemde bu bölgeye yerleşen Hariciler İslam’ın yayılması kadar Maliki mezhebinin bu bölgelerde gelişmesi için de bir zemin hazırladığı ifade edilir. Devamını Oku »
Kuzey Afrika ve Endülüs, Maliki mezhebiyle özdeşleşmiş iki bölge olarak kabul edilmekle beraber mezhebin bu bölgelerdeki yayılışı ve tatbiki asırlar boyunca birçok problemle karşılaşmıştır. Devamını Oku »
Maliki mezhebinin Hicaz’dan sonra yayıldığı ilk bölge Mısır’dır. Malik’in vefatının ardından Mısır Maliki fıkhının tedris edildiği ikinci merkez halini almıştır. Devamını Oku »
Malik’in vefatından sonra talebelerinin büyük bir kısmı batıya göç etmiş ve Mısır Maliki fıkhının merkezi haline gelmişse de Medine’nin Maliki fıkhına bağlı kaldığı anlaşılmaktadır. Devamını Oku »
İbnü’l-Hacib’in fıkıh ve fıkıh usulü sahasındaki iki muhtasarı ile başlayarak günümüze kadar süren bu döneme “klasik dönem” adı da verilebilir. Klasik dönemde Maliki çevreleri arasında önemli bir farkın kalmadığı söylenebilir. Devamını Oku »
Gelişme Dönemi ; IV. (X.) yüzyılla birlikte Maliki mezhebinin önemli dönüşümler yaşadığı ve bu dönüşümlerin aynı yüzyılın ikinci yarısında gelişme dönemi olarak adlandırılabilecek yeni bir dönemi başlattığı görülecektir. Devamını Oku »