">Ya siz neyin peşindesiniz?
- Promete ..
dunyadinleri.com/promete5216e
buradaydıCinsiyet : Bay
Şehir : İçel
Meslek : Mühendis
Giriş : 55 
"De ki; Hak Rabbinizdendir artık bundan sonra dileyen inansın, dileyen inkâr etsin” (Kehf,29). “Dinde zorlama yoktur, artık doğrulukla, eğrilik birbirinden ayrılmıştır” (Bakara, 2/256). O halde kim tağutu (putları) reddedip Allah'a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Allah, işitir ve bilir. İslâm Dini, insanların başkalarına zararı olmayan ferdi günahlarının araştırılmasını yasaklamıştır. Bu konuda tecessüs (araştırma) etmeyi değil, kötü zan beslemeyi bile yasaklamıştır.
Zorlama ile gösterilen îmân, gerçek îmân değil, zorlama ile kılınan namaz, namaz değildir. Oruç da öyle, hac da öyle, cihad da öyle... “Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi îmân ederdi. Öyle ise sen, îmân etmeleri için insanları zorluyor musun?” (Yunus 10/99).
Bu konudaki ayetlerle hadislere ve şimdilik çağımızın en mükemmel yönetim biçimi olan demokrasiye rağmen mevcut iktidar tüm görüş, düşünce, inançlar karşısında yansız ve onlara eşit uzaklıkta mıdır? Sayın Başbakan ve partisi kendi ideoloji ve dini yorumlarını, kendi düşüncelerini, kendi anlayış ve yaşam biçimlerini devlet adına kendileri gibi düşünmeyen diğerlerine dayatmakta, adeta zorlamakta, toplumu tehlikeli bir şekilde ayrıştırmaktadır. Böyle bir anlayışla yönetilen ülkelerde özgürlük ve çoğulculuk gerçekleşemez, iç barış sağlanamaz. Zaman içinde insanlar ya korkuyla boyun eğerek kulluğa razı olurlar ya da iç çatışma kaçınılmaz hale gelir. Zaten yıllardır Türkiye üzerinde oynanan emperyalist oyun da budur: Ayrıştır, böl ve parçala... Ancak Atatürk ve arkadaşlarının inşa ettiği cumhuriyetin temelleri çok güçlüdür. Halk, inandığı kendi dini değerlerine, cumhuriyetin tüm kazanımlarına, bayrağına ve tam bağımsızlığa yürekten inanmıştır. Halkın kendi içinde sorun yoktur. Sorun iktidara gelenlerin kendi düşünce ve ideolojilerini halka dayatma sorunudur. Türk milleti bin iki yüz küsur yıldır Müslüman’dır ve dinine bağlıdır. Ne Osmanlı döneminde ne de Cumhuriyet döneminde en yoksul zamanlarında bile tüm misyonerlik faaliyetlerine rağmen dininden vazgeçmemiştir. Altmış yıldır Almanya ve Avrupa'nın değişik ülkelerinde çalışan emekçilerimiz de din değiştirme avantajlarını reddederek dinlerinden asla vazgeçmemiştir. Laikliği kabul eden ya da etmeyen tüm Müslümanlar birbirlerine daima saygı göstermişlerdir. Hal böyleyken iktidar, sanki insanlar yoldan çıkmış, cahiliye dönemindeymişler gibi davranarak kendi ideolojilerinde “Dindar bir nesil” yetiştirmek istediklerini açıkça ifade edebilmektedir. Eğitim kurumlarına çağdaş laboratuvarlar, spor tesisleri, kütüphaneler açmak yerine mescit açmak istemeleri bırakın ileri demokrasiyi, normal demokrasilerde bile devletin öncelikli görevi değildir. Batı Trakya'da yüz yirmi bin Türk Müslüman, bodrum katlarda ibadet etmeye zorlanırken iktidarın, oraları görmezden gelerek milyonlarca liraya Çamlıca Tepesine cami yaptırmak istemesi de anlaşılır bir şey değildir. Yazımızı Sayın Başbakan'ın haksızlıklar karşısında pek üzülerek dile getirdiği bir cümleyle noktalayalım; “ Ya siz neyin peşindesiniz?”