Musevilik

Musevilik-Yahudilik

  • Semih Sahinturk
    Semih Sahinturk
    dunyadinleri.com/bluemavi
    buradaydı
    Cinsiyet : Bay
    Şehir : Bursa
    Meslek : Muhasebeci
    Giriş : 8
  • Yazan : Semih Sahinturk Tarih : Kategori : Musevilik Cevaplar : 0 Okunma : 22871 Beğeniler : 0
    Musevilik-Yahudilik

    MUSEVİLİK

    Musevilik 14. Peygamber olan Musa aracılığıyla Putperestliğin üzerine gelmiş bir dindir. "Musa'nın peşinden gidenler" anlamına gelir. Musevilik ilk tek tanrılı ve kitaplı dindir. İnandıkları tanrıya 'Yehova' derler. Musevilik Yahudi toplumuna gelmiş olan bir dindir. Yahudiler bu dinin kendilerine gelmiş özel bir din olduğunu düşünürler. Musevilik zamanla Yahudi ırkıyla özdeş hale gelmiştir. Yani, 'Musevi' kelimesi yerine, 'Yahudi' kelimesi, 'Musevilik' yerine, 'Yahudilik' kullanılmaya başlanmıştır.

    Musevilik dinine inanan İsrailoğulları'nın tek tanrısı, onları koruyan ve kurtaran Yahova'dır. Musevilik dininin kutsal kitabı Tanah'tır. Tanah, Tora'nın (Tevrat'ın) ve Zebur'un oluşturduğu iki kitaptan oluşur. Bu iki kitap Hristiyanlarca da kutsal kabul edilir. Hristiyanlıkta bu iki kitaba 'Tanah' yerine, 'Eski Ahit' (Old Testament) denir. 39 kitapçıktan oluşan Tora'nın (Tevrat'ın) ilk beş kitapçığı Hz. Musa'ya, kalan 34 kitapçığı ise diğer peygamberlere indiği kabul edilir. Tora (Tevrat) M.Ö. 1400-400 yılları arasında yazılmış versiyonlardan derlenerek son şeklini almıştır. Diğer kitap, Zebur 21. peygamber Hz. Davud'a inmiştir. Museviler Yahudi toplumuna Musa'dan çok sonra peygamber olan Hz. Davud'a ve ona inen Zebur'a da inanmaktadır. Davud yeni bir din getirmemiştir. Ona indirilen kitap ve onun öğretileri Musevilik dinini ve Tora'yı (Tevrat'ı) güçlendirmiştir. Yahudiler, yazılı Tora'nın (Tevrât'ın) yanında, ayrıca Allah tarafından Hz. Musa'ya indirilmiş sözlü bir vahiy bulunduğunu söylerler ki, o da Talmud'tur. M.S. II. y.y.da yaşamış bir haham tarafından yazılan Talmud, Tora'nın açıklayıcı yorumu niteliğindedir. Talmud'a inanmayan, gerçek anlamda bir Yahudi sayılmaz. Museviliğin bütün ilkeleri Tora (Tevrat) ve Talmud'da yer alır. Tora aynı zamanda Tanrı'nın kullarıyla anlaşması niteliğindedir. Tanrı kurallarını koymuştur; kulları bu kurallara uymak zorundadır. Musevilik dinini kabul etmiş olan kişi bu kuralları da kabul etmiş sayılır. Dolayısıyla Tanrı ile bir anlaşma yapmıştır ve bu anlaşmaya uymak zorundadır. Kul bu anlaşmaya sadık kalırsa, Tanrı ona sonsuz yaşam ve mutluluk verir. Yahudiler başlarına gelen kötülüklerin sebebinin bu anlaşmaya uyulmamasından kaynaklandığına inanır.

    Musevilerin ibadet ettikleri yer "sinagog"tur. Diğer adıyla, Havra'dır. Sinangoglarda ibadet işlerine yardımcı olan din adamlarına 'haham' (bilge adam) denir. Her sinagogda Tora'nın (Tevrat'ın) iki sırık üzerinde bir parşömene el yazısı ile yazılmış nüshası bulunur. Her ayinde haham (Musevi din adamı), sinagogdakilere bundan bölümler okur.

    Museviliğe göre, cennete ulaşmak için Musevi olmak şart değildir. Tek Tanrı’ya inanan ve Nuh'un Evrensel Yasaları'nı çiğnememiş her kişi, dini ne olursa olsun cennete gidebilecektir.

    Musa Peygambere gönderilen Tora'da (Tevrat’ta) 'Nuh’un Evrensel Yasaları' 7 maddede anlatılmaktadır:

    1. Puta tapmamak,

    2. Tanrı’nın ismini mübarek kılmak ve bu isimle lanet etmemek ("Allah belasını versin" gibi),

    3. Cinayet işlememek,

    4. Cinsel ahlaksızlık yapmamak,

    5. Hırsızlık yapmamak,

    6. Adil bir yargı sistemi oluşturmak ve uyulmasını sağlamak,

    7. Canlı bir hayvanın etini kopartıp yememek.

    Museviler Kudüs'te bulunan 'Beyt-i Mukaddes' denilen Süleyman mabedinde hacı olurlar. Bu hac ibadeti körler, kadınlar, akıl ve bedensel hastalıkları olanlar hariç, her Musevi’ye farzdır. Kadınlar kocalarıyla, çocuklar anne babalarıyla hacca gidebilirler. Hac için yapılanlar şunlardır. Ağlama duvarı ziyaret edilir. Bu ziyaret esnasında bir takım ritüeller (ayinler) yerine getirilir. Duvardaki yarıklara isteklerin bildirildiği kağıtlar konur. Meşhur kral peygamber (Hz Davut) ve din adına önemli kimselerin kabirleri ziyaret edilir. Musevilerin hac ibadeti 23 gün sürer. 23 gün sonunda hacı olurlar. Musevilerin kutsal günü Cumartesidir.

    MUSEVİLİĞİN İNANÇ TEMELLERİ

    1. Allah var olan her şeyi yaratmıştır.

    2. Allah birdir.

    3. Allah'ın bedeni yoktur, tasvir edilemez.

    4. Allah'ın başlangıcı ve sonu yoktur.

    5. Yalnız Allah'a dua etmeliyiz.

    6. Peygamberlerin bütün sözleri doğrudur.

    7. Musa, bütün peygamberlerin en büyüğüdür.

    8. Tora (Tevrat) Allah tarafından Musa'ya verilmiş ve günümüze kadar değiştirilmeden ulaşmıştır.

    9. Dinimiz ilâhî bir dindir.

    10. Allah, insanların bütün hareketlerini görür ve düşüncelerini bilir.

    11. Allah, emirlerine uyanları mükâfatlandırır, uymayanları cezalandırır.

    12. Allah Mesih'i (Kurtarıcı'yı) gönderecektir.

    13. Ruhumuz ölümsüzdür. Allah dilediğinde ölüleri diriltecektir.

    MUSEVİLİK-YAHUDİLİK MEZHEPLERİ

    1. Muhafazakâr Yahudiler,

    2. Ortadoks Yahudiler,

    3. Reformist Yahudiler,

    4. Yeniden Yapılanmacılar,

    5. Hümanistler

    "SEÇİLMİŞLİK" İNANCI

    Bu inanca göre, Musevilik dinini benimsemiş olan kişi özeldir. Dolayısıyla Musevilik dinini benimsemiş olan halk da özeldir. Diğer ırklardan ya da dinlerden insanların doğru yolu bulmalarına yardımcı olmaları için Tanrı tarafından özel olarak seçilmişlerdir.

    "VAAT EDİLMİŞ TOPRAKLAR" İNANCI

    Tam sınırları belli olmamakla beraber, bugün İsrail topraklarını oluşturan bölgenin 'Vadedilmiş Topraklar' olduğu inancı yaygındır. Tevrat'a göre, dünya oluşmadan önce, bu topraklar sadece Yahudiler'e verilmiştir. Bu topraklar dünya krallığının merkezi ve idare yeri olacaktır.

    "MESİH" İNANCI

    Mısır’dan Hz. Musa önderliğinde Filistin Toprakları’na gelen İsrailoğulları, O’nun ölümünden sonra tam bir birlik oluşturup güçlü bir devlet oluşturamamışlardı. Bölünmüş olan on iki kabile ancak savaşlarda, Hâkimler denilen dini liderler etrafında birleşebiliyorlardı. Daha sonra krallığı eline geçiren Yahuda kabilesinden Hz. Davut (M.Ö.1013-973) zamanında güçlü bir birlik ve devlet oluşturabildiler. Bu dönemde düşmanlarına galip geldiler ve topraklarını genişletip, Kudüs’ü başkent yaptılar. Güneyde Sina Yarımadası’ndan, kuzeyde Fırat Nehri’ne kadar olan toprakları hükümleri altına aldılar. Hz. Davut’tan sonra oğlu Hz. Süleyman zamanında da, bu muhteşem, güçlü dönem sürdü ve başkent yaptıkları Kudüs’te ünlü Süleyman Tapınağı’nı kurdular. Hz. Süleyman’dan sonra birlikleri tekrar bozuldu ve devletleri kuzeyde İsrail, güneyde Yahuda olmak üzere ikiye ayrıldı. Daha sonra bunlar da Asur ve Babil krallıklarının hâkimiyetine girerek yerlerinden yurtlarından sürüldüler. Dağılan İsrailoğulları Hz. Davut zamanını hep hayal ettiler ve onun gibi bir kurtarıcı beklentisi içinde oldular.

    Öte yandan Hristiyanlar tarafından İsa'ya atfedilen 'Mesih' tanımlaması aslında Yahudilikten gelir. Hristiyanlar beklenen Mesih'in İsa olduğunu iddia ederler. Ama aslında her iki dinde de Mesih tanımlaması farklıdır. Hristiyanlara göre Mesih, diğer adıyla Kurtarıcı, insanoğlunun Adem'den gelen ilk günahını ortadan kaldıracak ve insanı tekrar kusursuz yapacak bir kurtarıcıdır. İsa bu yüzden dünyaya gelmiş ve kendini bu uğurda feda etmiştir. Yahudiler'in beklediği Mesih ise bir kraldır. Bu Mesih Kral bir gün gelip, dağılan Yahudi ırkını bir ülke içinde tekrar toplayacaktır. Diğer ülkelerden ırkları da gerekirse cezalandırarak tek bir çatı altında toplayacak ve böylece tüm dünyaya huzur ve barış getirecektir. Onun döneminde tek bir damla kan akmayacaktır. Yahudiler her gün Kral Mesih'in gelmesi için dua ederler.

    ON EMİR

    Hıristiyanlar ve Museviler 10 Emir'in iki taş levhaya kazınmış olarak indirildiğine; Müslümanlar ise vahiy ile Sina Dağı'nda Hz. Musa'ya bildirildiğine inanırlar. Bu 10 Emir Tora'nın (Tevrat'ın) temelini oluşturur.

    1. Seni Mısır diyarından, esirlik evinden çıkaran Tanrın Yahve benim.

    2. Karşımda başka ilahların (tanrıların) olmayacaktır.

    3. Tanrın Rabbin ismini boş yere ağza almayacaksın; çünkü Rab kendi ismini boş yere ağza alanı suçsuz tutmayacaktır.

    4. Şabbat (Cumartesi) gününü takdis etmek için onu hatırında tut. Altı gün işleyeceksin ve bütün işini yapacaksın; fakat yedinci gün Tanrın Rabbe Şabbat'tır; sen ve oğlun ve kızın, kölen ve cariyen ve hayvanların ve kapılarında olan garibin, hiçbir iş yapmayacaksın; çünkü Rab gökleri, yeri ve denizi ve onlarda olan bütün şeyleri altı günde yarattı ve yedinci günde istirahat etti; bunun için Rab Şabbat gününü mübarek kıldı ve onu takdis etti.

    5. Babana ve anana hürmet et, ta ki, Tanrın-Rabbin sana vermekte olduğu toprakta ömrün uzun olsun.

    6. Katletmeyeceksin.

    7. Zina etmeyeceksin.

    8. Çalmayacaksın.

    9. Komşuna karşı yalan şehadet etmeyeceksin.

    10. Komşunun evine tamah etmeyeceksin; komşunun karısına yahut kölesine yahut eşeğine yahut komşunun hiçbir şeyine tamah etmeyeceksin.

    YAHUDİLER

    Yahudiler, (12. Peygamber) Hz. Yakub'un on iki oğlundan türemiştir. Hz. Yakub'un Tanrı tarafından verilen adı "İsrail"dir. "Beni" kelimesi de "oğul" anlamına gelir. Bu yüzden, Yahudilere 'Beni İsrail' yani, 'İsrailoğulları' denir. İsrailoğulları Milattan 2 bin yıl önce Filistin'e yerleşmişlerdi. Birkaç kabileye ayrıldılar. Bunlardan Yahuda kabilesi sonradan ülkenin bütününü egemenliği altına aldı. Daha sonra Roma İmparatorluğunun sömürgesi altına girmiş ve ülke kimliklerini kaybetmişlerdir. Tarih boyunca birçok ülkeye dağılmış olan Yahudiler gittikleri ülkelerde soykırıma maruz kalmışlardır. Kendilerine ait bir ülkesi olmayan Yahudiler toprak satın alma ve yerleştirme yoluyla İsrail ülkesini kurmuş ve burada tekrar bir araya gelmişlerdir. İsrail dünyadaki tek Yahudi ülkedir. Yahudilerin resmi dili İbranicedir.

    Yahudiler kendi ırklarının Tanrı katında üstün ve en değerli ırk olduğunu düşünürler. Diğer ırkları, kendi ırklarından aşağı gördükleri için, başka ırktan veya dinden insanlara acımasızca davranmak onlar için normal bir davranıştır. Yıllarca soykırımlarla dışlanmışlık psikolojisinin onları bu hale getirdiği de bu konuda ortaya atılan diğer bir görüştür.

    YAHUDİLİK

    Yahudilik bir ırktır, "Yakub'un soyundan gelenler"i ifade eder. Yahudilerin tamamına yakını Musevilik dinine inanır. Yahudiler, (Hz. Yakub'un dedesi olan) Hz. İbrahim’in dürüstlüğünden dolayı İbrahim’in kavminin Tanrı tarafından özel olarak seçildiğine ve kendilerinin de bu kavmin devamı olduklarına inanırlar. Buna bağlı olarak, Yahudiler Musevilik dininin de sadece kendi kavimlerine geldiğini düşünürler. Yani, Yahudilere göre, Musevi olabilmek için Yahudi ırkından gelmek şarttır. Yahudi ırkı Musevilik dinindeki 'seçilmişlik' kavramını zamanla "Yahudi ırkı özeldir ve diğer ırklardan üstündür." şeklinde farklı yorumlamışlardır. Halbuki Musevilik dinindeki 'seçilmişlik' kavramı "Musevilik dinini benimsemiş olan kişi ve halk özeldir." şeklindedir. Musevilik inancına göre, sonradan Musevilik dinini benimsemiş olan kişi de Tanrı katında 'seçilmiş' sayılır. Halbuki Yahudilere göre durum böyle değildir. Musevilik dini Yahudi ırkına özel geldiği için, sonradan bu dini benimsemiş olanlar Yahudi ırkından olmadığı için 'seçilmiş' sayılamaz. Bu şekilde farklı yorumlarla Yahudiler Musevilik dininin ilk halini değiştirmiş ve yeni bir anlayış ortaya koymuşlardır. Bu anlayış zamanla Yahudilik dinine dönüşmüştür. Yahudiler bu yeni oluşan dinin kurallarını Talmud'da belirlemişlerdir. Bu yeni anlayış dini (Yahudilik) Yahudi ırkıyla sınırlandırılmış olduğu için, inanan sayısı da başka ırklarla çoğalamamaktadır. Buna karşın, tarih boyunca ve bugün Musevilik dinini bozulmamış ilk haliyle benimsemiş başka ırktan insanlar da olmuştur. Fakat bu insanlar "Musevilik" ve "Yahudilik" kelimeleri çok karıştırıldığı için kendilerinin gerçekte Musevi mi, yoksa Yahudi mi olduğunu bilememektedirler.

    İSRAİL İSMİNİN KÖKENİ

    Ailesi ile göç ederken, Tanrı'nın meleği bir adam kılığında Yakub'a görünür. Yakub, ailesini nehrin karşısına taşıdıktan sonra, o adamla gün ağırıncaya kadar güreşir. Adam, Yakub'u yenemeyeceğini anlayınca, Yakub'a, 'Beni bırak gün ağarıyor' der. Fakat Yakub 'Beni kutsamadıkça seni bırakmam' der. Adam da Yakub'u İsrail (Tanrı adıyla güreşen) adıyla kutsar. Bu olay Tora'da (Tevrat'ta) ayrıntılı olarak geçer.

    YAHUDİ DİASPORASI

    Diaspora, herhangi bir ulusun veya inanç mensuplarının ana yurtları dışında azınlık olarak yaşadıkları yer anlamına gelir. Yahudiler tarihte yaşadıkları çeşitli savaşlardan ve sömürge altına girmiş olmalarından dolayı, ülke kimliklerini kaybetmiş ve ana vatanlarından göç etmek zorunda kalmışlardır. Yahudilerin anayurdunu bugünkü İsrail sınırları olarak kabul edersek, İsrail dışındaki Yahudilerin oluşturduğu kümeye Yahudi diasporası denir. Yahudi diasporası tarihte bilinen en eski ve dünya üzerinde en çok yayılmış diasporadır.

    FİLİSTİN DEVLETİ

    Filistin Ortadoğu’da bir Arap ülkesidir. Filistin Devleti’nin yanı sıra bir de Filistin Kurtuluş Örgütü vardır. 1964 yılında Mısır’ın çabarıyla kurulan bu örgüt, Birleşmiş Milletler tarafından da tanınmıştır. Bir anlamda Filistin davasının siyasal temsilcisi olan ve çok sayıda Filistinli örgütü bir çatı altında toplayan Filistin Kurtuluş Örgütü’nün merkezi şu anda Tunus’tadır. Gazze Şeridi ve Batı Şeria, Filistin’in kontrolündedir. Ancak iki bölgede de İsrail baskısı devam etmektedir. Müslümanların çoğunlukta yaşadığı bir devlettir.

    İSRAİL DEVLETİ

    Ortadoğu’da Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği noktada yer alır. Coğrafi olarak Asya kıtasındadır. İsrail meclisinin kararına göre başkent Kudüs’tür. Ancak bu karar Birleşmiş Milletler tarafından tanınmamaktadır. Bu nedenle kaynaklarda Tel Aviv başkent olarak geçer. Nüfusunun çoğunluğu Yahudi olan tek devlettir. Para birimi ise Yeni İsrail Şekeli’dir.

    İSRAİL İLE FİLİSTİN SORUNU NEDİR?

    Yahudilerin birçoğu Filistin topraklarına gelmeden önce Avrupa’da yaşıyordu. Devletleri olmayan Yahudi halkı 19. yüzyılda devlet kurma çalışmalarına başladılar. 1896′da gazeteci Theodor Herzl, ”Der Judenstaat” yani Yahudi Devleti adlı bir kitap yayınlamıştı. Avrupa’daki Yahudi düşmanlığına karşı Yahudilerin bir devlet kurması gerektiğini belirtiyordu. Buna göre Musevilik inancında yer alan Vadedilmiş Topraklar’a yerleşme kararı aldılar. Sınırları tam olarak belli olmayan bu topraklar Museviliğin kutsal kitabı Tevrat’ta Fırat Nehri’nden Nil Nehri’ne kadar olan bölge olarak geçer.

    Devlet kurmak için tarım yapmak yani üretmek gerekiyordu. Ancak Yahudilerin birçoğu ticaretle uğraşıyordu. Rusya’da tarımla uğraşan Yahudi sayısı fazlaydı. Bunun üzerine dünyanın çeşitli bölgelerine dağılmış olan Yahudilere Filistin topraklarına gelme çağrısı yapıldı. 1870 yılından itibaren Filistin topraklarına gelen Yahudiler tarımla uğraşmaya başladılar.

    O zamanlar Filistin, Osmanlı İmparatorluğu’nun parçasıydı. 1897′den önce, çok az sayıda Yahudi göçmen zaten Filistin’e gelmeye başlamıştı. 1903′e kadar, bunların sayısı 25 bine ulaştı. 1904 ila 1914 arasında 40 bin kişilik bir ikinci göçmen dalgası geldi.

    1947 haritasi 18071. Dünya Savaşı sonunda Milletler Cemiyeti 1920 yılında, Filistin üzerinde İngiliz mandasını tanıdı. Bundan sonra kurulan bir Yahudi bürosu İngiltere gözetiminde Yahudi haklarını temsil etmeye başladı. 1930-40 yıllarında Almanya’da Hitler döneminde Yahudilere uygulanan soykırımla birlikte Filistin’e büyük bir göç başladı. Filistin’deki Araplar, bu göçlere karşı koydular. İngilitere de göçlerin durdurulması kararını aldı. Bu karardan sonra Yahudiler gizlice göç etmeye başladılar.

    2. Dünya Savaşı’nın bitmesinden sonra İngiltere, Amerika’nın yardımını sağladıktan sonra, Filistin meselesini Birleşmiş Milletler’e götürüp, meselenin çözülmesini istedi. BM, Kasım 1947′de Filistin’in biri Yahudi öteki Arap olmak üzere iki devlet arasında paylaşılmasına karar verdi. Yahudiler bu kararı kabul ederken Araplar reddetti. Soldaki harita 1947′de Birleşmiş Milletler’in paylaştırdığı toprakları gösteriyor.

    Kutsal toprak sayılan Kudüs şehrine ise, BM denetiminde milletlerarası bir bölge statüsü tanındı. Araplar bunu kabul etmedi ve İsrail – Filistin Savaşı başladı.

    1948 yılına kadar Yahudiler devletsiz yaşamaya devam ettiler. 14 Mayıs 1948′de Birleşmiş Milletler paylaşım planı uyarınca David Ben-Gurion tarafından İsrail Devleti’nin kuruluşu ilan edildi.

    İsrail devleti ilan edildikten bir gün sonra, Ürdün, Mısır, Lübnan, Irak ve Suriye orduları, hemen İsrail’de işgale başladı ama başarılı olamadılar. İsrail ordusu küçük bölgelerde süren direnişi de bastırdı. Bunun sonucunda ortaya çıkan haritada Filistin’in çoğunluğu İsrail’in olmuştu. Yıllardır süren bu toprak sorunu hala çözüme kavuşmamıştır. Günümüzde toprak için savaşlar devam etmektedir.

    Haham: Haham kelimesi, İbranicede 'bilge adam' anlamına gelir ve Yahudi yasalarını bilen, Tevrat'ı iyice öğrenmiş kişileri tanımlamak için kullanılır. Sinegoglarda din adamıdır.

    Sinagog: Yahudi ibadet yeridir. Diğer adı 'havra'dır.

    Yehova: Yahudilerin tanrılarına verdikleri isim. Bu tanrının sadece kendilerinin tanrısı olduğunu ve diğer insanların kendilerine hizmet etmek için Yehova tarafından yaratıldıklarına inanırlar.

    Tanah: Tevrat ve Zebur'u da kapsayan, Musevilik dininin kutsal kitabı. Hristiyanlarca da kutsal kabul edilir, bununla birlikte Hristiyanlar Tanah'ı Eski Ahit olarak anar ve farklı şekillerde yorumlarlar. Eski Ahit, Hristiyanlığın kutsal kitabı Kitab-ı Mukaddes'in ilk kısmını meydana getirir.

    Tora (Tevrat): Hazreti Musa’ya bildirilen Tanrı buyruklarını kapsayan, 'Eski Ahit' de denilen, Musevilerin kutsal kitabı. Tora (Tevrat) Tanah'ın ilk beş bölümüne verilen isimdir.

    Talmud: Yahûdîler, yazılı Tevrât'ın yanında ayrıca Allâh tarafından Hazret-i Mûsâ'ya indirilmiş sözlü bir vahiy bulunduğunu söylerler ki, o da Talmut'tur. Yahudi medeni kanununu, tören kurallarını ve efsanelerini kapsar.

    Zebur: Tanrı tarafından Davut Peygamber’e gönderildiğine inanılan kutsal kitap

    Hz Yakup: 12. peygamber

    Hz. Musa: 14. peygamber

    Hz. Davut: 21. peygamber

    TAMAMI KENDİ DERLEMEMDİR.

    İmza