MESİH'e iman edişimin ilk yılı idi. Ne Kiliseye gitmiş, ne de vaftiz olmuştum. Ama bir MESİH imanlısı kardeşle tanışmaya, vaftiz olmaya, vaaz dinleyip eksiklerimi gideremeye can atıyordum. Yaşadığım şehir itibariyle bu imkanlardan uzaktım. Belki vaftiz için günübirlik en yakın şehirdeki Kiliseye gidebilirdim. Ama benim ilk derdim imanda olgunlaşmak ve öğrenmekti. O esnâda yapabileceğim en mantıklı şey bir Hristiyan foruma üye olmaktı; nitekim oldum da. İlk kayıt olduğumda rüyada gibiydim. Yeni imanlı olduğumu öğrenen herkes, bana "hoşgeldin" diyor ve tebrik ediyordu. Tanışma faslı bitince imana dair kafamda çözemediğim bazı soruları sormaya başladım. Bâzı cevaplar yeterli gibi görünse de, beni tatmin edebilecek düzeyde değildi Üyelerin bir kısmı kendisini "mucize"lere kaptırmış gidiyordu. Birisi Kutsal Ruh'la vaftiz olduğunu ve bilinmeyen dillerde konuştuğunu söylüyordu. Tuhaftır ki; ben, benim dilimle konuşulup sorularıma cevap verilmesini isterken - Çünki, başka türlü anlamam/imanda olgunlaşmam mümkün değil - bir başkası "bilinmeyen dil" ile konuşmuş olmakla imanı güçleniyordu(!) Bir gün diğer bir üye de şunu yazmıştı. " Arkadaşım çok şiddetli baş ağrısına tutulmuştu. Gecenin geç bir vaktiydi. Evde ağrı kesici bulunmuyordu ve eczane çok uzaktı. O'nun daha fazla ızdırap çekmemesi için [İsa Mesih'in adıyla] diyerek elimi başına koydum. Elimin değdiği yerlerde ağrı kayboluyordu.İlginçtir, okuyan hemen herkes, "Halleluyah" diye mesaj asıyordu. Ben de aynı başlığa, "şifâcı" üyeye hitaben şu satırı iliştirdim. "Şifâ veren MESİH mi, yoksa mübârek(!) eliniz mi ? Çünki MESİH, ölmüş bir kız çocuğuna 'kızım kalk' deyince kalkmıştı. Sizin "mûcize" ise, elinizin temas ettiği yerlerle sınırlı olmuş" Ertesi gün, 'Acep ne cevap gelmiş olabilir ?" diye foruma girmek istedim lâkin; karşımda bir "Duvar" bulunuyordu. Üç gün ban edilmiştim. Gerekçe,
"Tanrının nasıl çalıştığına sen mi karar vereceksin ?" Yahu 'şifâcı' üyenin eli karar verince kızmıyorsunuz da, ben sorunca neden problem oluyor ? Her ne ise o üç gün geçtikten sonra foruma asılması için şu mesajı gönderdim. *** Tuhaftır; 'Tanrı sevgidir' sözünü ağızlarından düşürmeyip, sitelerin en baş/görünür yerine asanlar, iş muamelât'a gelince, 'sinir küpü' oluveriyorlar. İmanda samimi olan, dürüst olan ve bir arayış içerisnde olan insanlardan, en sert ve çözümsüz gibi görülen sorular gelecektir. Bu sorular ne kadar ısrarlı ve çözümü müşkil ise, soranın niyeti o denli samimi ve ciddi demektir. Fakat cevap verme noktasında bulunanlar, MESİH inancını tanıtmak yerine, müntesibi bulundukları mezheplerinin 'reklâm'ını yapmakla meşgûller. Yeni doğmuş bebeği 'sultan sofrası'na oturtamazsınız. O sofra ne denli mükemmel olursa olsun, çocuk için uygun değilidir. Çocukların ilk alacakları gıdâ, süt'tür. Hrsitiyan forumlarda yazan teoloji bilgisine vâkıf insanların ekserisi, yazdıklarından ötürü bi beğenilme beklentisi içerisindeler. Başlangıçta böyle bir niyet olmayabilir lâkin; zamanla gelen övgüler, belki de farkında olmadan kişiyi bir beklenti içerisine sokuyor. Ara sıra eleştiren oluncada, hemen "[B] Hımmm. Senin ağzından çıkanları kulağın duyuyor mu ? Haddini bil bakalım"[/B] kıvâmında ders vermeler başlıyor. MESİH'e yapılan hakâretler karşısında 'sabırlı' görünüp, mevzûyu 'inanç özgürlüğü/ifâde hürriyeti'ne bağlayanlar; eleştiri kendi nefslerine gelince, pek hazımsız oluveriyor. Bir vaiz, kilisede konuşma yapar. Dinleyenlerden birisi gelip çok mükemmel bir vaaz olduğunu söyleyerek kendisine övgüler dizmeye başayınca, vâiz adamı uyarır. Der ki; 'Ben Tanrı sözünü paylaşıyorum. Gördüğün mükemmellik o duyduğun sözlerin Tanrı'ya ait olmasındandır.Eğer bir hatâ/kusur bulabildinse, işte o bana aittir.' Bu tip forumlarda yazan teoloji bilgisine sâhip insanlar, üyelerden gelebilecek her tür tepkkiye karşı; sâkin, anlayışlı ve sabırlı olmalı. MESİH, hiç bir günâhı olmadığı hâlde çarmıhta tüm insanlar için pâk/temiz kanını akıtmaya, eşsiz canını vermeye râzı olurken; efendiler efendisi yüce MESİH'e iman ettiğini beyân eden bizlere ne oluyor da; MESİH'i tanımayan veya O'nu arayanların sorularına celâlleniyor, naz edip küsüyor veya forumlardan uzaklaştırıyoruz ? İman sahibi olmak kolay mı ? "Tanrı'yı sevmek" sözünün hikmetini algılayabilen - kendim dâhil - kaç kişi vardır ? RAB Tanrı'yı gerçekten seven, O'na gerçekten iman eden, RAB'bin yarattığına/sevdiğine karşı sabırsızlık gösterir mi ? Kimse kimseyi kandırmasın!... Ben dâhil; kendisini 'İmanlı' zanneden çoğu insan, hepimiz; sâdece kendimizi seviyoruz. RAB'bin bize sağladığı esenlik ne kadar artarsa, sevgimiz de o oranda artıyor. Elbette Tanr'ya muhtacız lâkin; sevgi sandığımız şeyi, RAB'bin sağladıklarıyla ölçüyorsak burada çok büyük bir yanlış var demektir. Nasıl ki o esenliktan az bir şey eksildiğinde, RAB'e olan güvenimiz sarsılıyorsa; yazdıklarımızdan ötürü bir 'övgü' beklentisi içerisine girdiğimizde, eleştirenlere karşı normal tepkiler vermiyor, tahammülsüz davranıyoruz.Başkalarını gözündeki çöp için 'inci'(!)ler dizmeye çabalarken, bizde bulunan 'mertek'e işâret edildiğinde gazaplanıyoruz. Ben şahsi bir konuda yazsam ve bu yazıda bir takım hatalar yapsam; o beni ilgilendirir ve kimselere pek zararı olmaz. Olsa da, özür beyan eder, işi tatlıya bağlamaya çabalarım. Fakat Tanrı sözü'nü paylaştığımı sanrıken satır aralarına nefsimi koyuyorsam, yaptığım çirkin fiil, Yahuda'nın ihânetiden daha mâsum değildir. Bakınız; efendiler efendisi ne buyururyor;
"Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım, onlar da beni izler." Yuhanna: 10/27
"Ben gerçeğe tanıklık etmek için doğdum, bunun için dünyaya geldim. Gerçekten yana olan herkes benim sesimi işitir." Yuhanna: 18/37 Gerçekten efendiler efendisinin 'ses'ine kulak veriyor muyuz ? Gerçekten, gerçeğin peşinde miyiz; Müslümanların ilginç bir tespiti vardır. "Nefsini bilen RAB'bini bilir" derler. Nefsimizi tanımadan RAB'bi bildiğimiz iddiasında isek 'vay' bizlerin hâline!... Saygıyla *** Tahmin edilebileceği gibi bu yazım forumda çıkmadı. Araya başka tatsızlıklar da girince, beni forumdan kovdular. Ama, o sıralarda teolojik bilgiye ihtiyâcım vardı. İncilde birbirini tutmadığını fark ettiğim âyetler görmüştüm.. Yeni imanlı birisi olarak bu sıkıntılar iman dünyamda derin yaralar açmaktaydı. Bu sebeple arsızlık edip yeni müstearlar alarak tekrar takrar kaydoldum. Fakat bu ısrârım imanımı değil ancak sinir katsayımı artırıyordu. Sonunda başka kaynaklar aramaya yöneldim. İnternet üzerinden yayın yapan radyo12 adlı siteden edindiğim telefon numarasını kullanarak irtibata geçtiğim insanlara.bâzı sorular sordum. Bu soruların telefon üzerinden cevaplanması mümkün olmadığı için bana epey kitap gönderdiler. Sâyelerinde elimde hatırı sayılır bir kaynak oluştu. Bu kitapların bir kısmını okudum/istifade ettim. Huzurlarınızda kendilerine teşekkür ediyorum. Rab MESİH'in lütfu ve esenliği üzerlerine olsun. Daha sonra başka bir Hristiyanforum bulup kaydoldum. Üye sayısı ve aktivite daha az görünüyordu lâkin; forum sahibi olan sn. pastör'ün davranışları samimi ve sabırlı idi. Bu forumda herşeyin daha iyi olacağını düşünürken kendisini "pastör" olarak tanıtan ve nedendir bilinmez mesajlarında ingiltere'ye medhiyeler dizen bir vatandaşın yazdıklarından rahatsız oldum. Yanlış anlaşılmasın, İngiltere düşmanı değilim. Bir 'İman' adamının, İngiliz avukatlığı yapması tuhafıma gitmişti. Sonradan öğrendiğime göre , 'zât-ı âli'leri Kıbrıs doğumlu imiş. Karşılklı mesajlarla biraz münâkaşa ettik. Sonunda forum sahibi pastör'e duyduğum saygıdan dolayı işi uzatmadan bıraktım; O forumdan, bu defâ kovulmadan kendim ayrıldım. Hotbird uydusu üzerinden MESİH inancına yönelik yayın yapan iki tv kanalı var. Birisi 7/24, diğeri, günün belli saatlerinde yayın yapıyor. Bu kanallarda çıkan pastörler kameralara bakarken ne kadar neşeli/sevecen tavırlar sergiliyorlar. Ama kendilerine soru sormaya kalkarsanız, en erken cevap iki ayda geliyor. Çoğu soruya da cevap gelmiyor. Sanırsınız ki, bu memleketin % 99' müslüman değil Hristiyan.. O kadar çok soruya muhatap oluyorlar ki yetişemiyorlar. Yahu sanırım en meşgul/yoğun olan "sorularlaislâmiyet" sitesidir; en fazla üç gün içinde sorunuzun cevabı gelir. Abdülaziz BAYINDIR hocanın "fetva.net" sitesine sorarsanız, 24 saat içinde cevap e-postada... Kamera karşısında otuziki dişin tekmili birden meydanda insanlara "gülücük" dağıtanların, sorulan sorulara iki satır cevap yazmaktan imtinâ etmeleri ilginç. Bu adamlar bir de millete "Bağışlayın" diye akıl vermezler mi ? Yahu en kolay olanı yapmaya erinirken başklarının sırtına ağır yükleri neden yüklersiniz ?
MATTA Bölüm 23:1-2 Bundan sonra İsa halka ve öğrencilerine şöyle seslendi: ‹‹Din bilginleri ve Ferisiler Musa'nın kürsüsünde otururlar.
3 Bu nedenle size söylediklerinin tümünü yapın ve yerine getirin, ama onların yaptıklarını yapmayın. Çünkü söyledikleri şeyleri kendileri yapmazlar.
4 Ağır ve taşınması güç yükleri bağlayıp başkalarının sırtına yüklerler, kendileriyse bu yükleri taşımak için parmaklarını bile oynatmak istemezler. Sadece zaman zaman kanal hayat tv de yayına çıkan Pastör İsmail SERİNKEN'e bir teşekkür borcum var. Kendisi sorduklarıma erinmeden cevap verdi. İlgili Hrisityan forumları gördükten ve burada yetkili konumda bulunanların "Orta çağ asilzâdesi" pozunda sert ve kibirli tavırlarına şahit olduktan sonra; bütün bunları görmeden bana İncil okumayı ve kendisine iman etmeyi nasip eden efendiler efendisi Rab MESİH'e şükrederim. Yazımın başında belirttiğim gibi; henüz ne kiliseye gidebildim. ne de vaftiz oldum. İmanda olgunlaşmadan kesin adımlar atmak istemiyorum. Bir mezhep de seçmiş değilim. Başlangıçta, protestanlık'ı kendi iman anlayışıma yakın görmüştüm lâkin; "Cinci/şifâcı" pastörleri görünce biraz mesafeli durmaya karar verdim. Kültür dindarlığının kurumsallaşmış uzantılarıyla ilgilenmiyorum.