Hinduizm

Ana Sayfa Forum Din ve İnançlar Hinduizm Lord Shiva tapınağı ?

Lord Shiva tapınağı ?

  • Ârif Cemil
    Ârif Cemil
    dunyadinleri.com/murat83871
    buradaydı
    Cinsiyet : Bay
    Şehir : Manisa
    Meslek : Serbest
    Giriş : 2174
    İnandığınız Din : Belirtmiyor
    İnançlı Birimisiniz? : İnançlıyım
  • Yazan : Ârif Cemil Tarih : Kategori : Hinduizm Cevaplar : 3 Okunma : 7391 Beğeniler : 0
    Lord Shiva tapınağı ?

    "Sorularlaislâmiyet" sitesinde bir müslüman, 'Lord Shiva tapınağı' ile alâkalı bilgi istemiş. Gerekçesi de; italyan bir arkadaşının, "Kâbe'nin, Lord Shiva' tapınağına olan benzerliği" iddiası imiş. Bu tespit, soru sahibini epey rahatsız etmiş ve ilgili siteden cevap istemiş. Verilen cevâbı okuyunca, orada yazanların da bu tapınakla ilgili net bir bilgiye sâhip olmadıklarını gördüm.

    Sn.sahankara ya da sn fırat'tan vakit bulduklarında bu mevzû ile alâkalı bilgi vermelerini ricâ ediyorum.En azından, iddia edilen benzerlik gerçekten var mıdır; var ise bu benzeyen taraflar nelerdir ?

    Saygıyla.

    İmza

Evet. Bu konuda hem sevgili shankara hem de ben da…

  • Ozan Gnosis
    Ozan Gnosis
    dunyadinleri.com/amethystium
    buradaydı
    Cinsiyet : Bay
    Şehir : Ankara
    Meslek : Bilişim
    Giriş : 963
    İnandığınız Din : Belirtmiyor
    İnançlı Birimisiniz? : Belirtmiyor
  • Yazan : Ozan Gnosis Tarih : Beğeniler : 0

    Evet. Bu konuda hem sevgili shankara hem de ben daha once yazilar yazmistik. Ben ikimizin yazilarini bir araya getirip bir makale hazirlamistim. Asagiya asiyorum:

    Şiva Linga ve Yoni:

    Linga kelimesi hindu din lisanı olan Sanskritçede işaret ve penis olarak iki anlama gelir. İşlemesiz düz bir sütun veya oval bir taş ile temsil edilir. İşlemesiz olması Tanrı'nın cisimsiz ve gerçeğin yalın olduğunu bildirir. Sütun olarak ise Tanrı'nın en derini de en yüceyi de ihata ettiğini bildirir. Penis olarak ise Tanrı'nın yokedici, dönüştürücü, yaratıcı güçlerini , ayrıca her insanda uyandırılmadıkça atil durumda bulunan tanrısallığı simgeler.

    Hinduizm derin sırları halka , halkın tanıdığı, bildiği objeleri araç olarak kullanarak sembollerle anlatır ve Hinduizm sembollere oldukça fazla yer veren bir dindir. Bu sembolizm anlaşılmadan Hinduizm de anlaşılamaz.

    Şimdi Hinduizm'deki fallik sembolizmi inceleyelim.

    Diyebiliriz ki penis bir vajinaya girdiğinde bir kızın cinsel cehaletini ve ataletini yokeder. Onu üretken bir kadına dönüştürür. Spermlerin vajinaya girip rahimdeki yumurtanın döllenmesiyle de o kadını bir anaya dönüştürür ve o anneden yeni bir hayat çıkmasına sebep olur. Yani yokeder, dönüştürür, yaratır. Bu sebeple penis Tanrı Şiva'nin simgelerinden biri olmuştur.

    Penis her erkekte bulunmasına rağmen ve daima bedende durup ayrılmamasına rağmen normalde uykudadır. Harekete geçmesi ve işlev görebilmesi için uyarılması gerekir. Uyarıldığında ise tum duyguları etkisi altına alır ve kişiye hayatının içinden yeni bir hayat çıkarabilme gücü sağlar. Her insanın ruhu tanrısaldır yani iyi biri de olsa kötü biri de olsa her insanın içinde tanrısal bir öz vardır ve asla ondan ayrılmaz. Fakat normalde uykudadır. Bu tanrısal özun harekete geçebilmesi için uyarılması gerekir. Bu tanrısalliı irfan, hikmet ve ilahi aşk sayesinde bir kez uyandırılırsa bu tanrısal öz kişinin tüm duygularını etkisi altına alır ve ona cuzi varlığını Külli ve Mutlak Varlık ile birleştirme gücü sağlar. Bu sebeple penis Tanrı Şiva'nın simgelerinden biri olmuştur.

    Bazı insanlarda ise bu tanrısal özün bu ömürde uyandırılması mümkün değildir. Tıpkı iktidarsız insanların penisleri olduğu halde uyarılmalarının mümkün olmaması gibi.

    Tüm kadim (antik) dinlerde ilahi gücün ve bereketin simgesi sayılan penis , sembol olarak ortadoğu dinlerine de girmiştir. Bu sembolizmin en bariz göründüğü yer ise İslam mimarisindeki minarelerdir. Ayrıca pagan Ana tanrıça inancında başka bir bereket sembolü olan kadın memesi de once Bizans mimarisine oradan da İslam mimarisine kubbe olarak girmiştir. Bunun farkında olunmaması ve mukaddes olan "hayat"ın basladığı iki organın 2000 yıldır ayıp ve tabu sayılması ise ironiktir.

    Yoni kelimesi ise sanskritçede vajina anlamına gelir. Vajina her şeyin başlangıcı olan karanlıktır. Hayat vajinayla başlar, tüm potansiyeli içinde bulunduran rahim ağzıyla. Yaratılış meydana gelmeden önce yaratılacak ve yaratılmayacak her şeyin potansiyel varlığını (ayan-ı sabitesini) içeren , dıştan sakin göründüğü halde içinde kaotik bir düzen olan ilksel okyanus gibidir. Vajina yani rahim, yumurtalarla yani potansiyel varoluştan fenomenal varoluşa geçmeyi bekleyen ayan-ı sabitelerle d oludur. Tek bir penis tek bir orgazmda vajinaya milyonlarca sperm bırakır. Bu spermlerden biri hariç hepsi ölür. O tek sperm ise seçtiği tek bir yumurtayı döller ve bir canlı oluşturur. Hayat vajinada başlar oysa milyonlarca sperm de vajinada ölür. Döllenmemiş yumurtalar ise adet kanı yoluyla atılır. Yaratılacak olan yaratılmış, yaratılmayacak olanın ise potansiyel varlığını fenomenal varlığa döndürebilme imkanı yok edilmiştir. Bu haliyle vajina yaratılışın ve yok edilişin belli olduğu ve vuku bulduğu yerdir. Diğer bir deyişle neyin dünyaya geleceğinin neyin ise hiçbir zaman dünyaya gelmemek uzere yok edileceğinin belli olduğu yerdir. Tıpkı kainat gibi. Bu sebeple vajina, hem kainat olan hem de kainatın Şahsı manevisi olan Tanrıça Kali'nin simgelerinden biri olmuştur.

    Hinduizm'de "can" kutsaldır ve hayata zarar vermek kesinlikle yasaktır. Bu sebeple "hayatın ve canlanmanın" başladığı yer olan vajina ve penis de dinsel sembolizmde yerini alır. İnsani olan hiçbir duygu tabulaştırılmaz, derinlemesine içine dalmak ve tefekkür öğretilir.

    (Ayan-ı sabiteler aslında Tanrı’nın isimlerinin ve sıfatlarının suretleridir. Bu bağlamda kainatı oluşturan her bir varlığın Tanrı'nın ilmindeki suretleridir, yaratılmadan önce de sonra da. Fiziksel boyutta varlık kazanmaları ancak Yaratıcı Brahma'nın tecellisi ile ve birbirinden farklı sayısız varoluş aşamalarından geçerek mümkün olmuştur. Fiziksel boyutta varlık kazanmamış olanları ise henüz yaratılmamış olan, ancak İlahi Zihin'de potansiyel olarak var olanlardır.)
     


    Kısaca Hindu mitolojisinde vajina karanlığı ; penis ise ışığı simgeler.
    Bir başka deyişle vajina uzayı, penis ise zamanı sembolize etmektedir.

    Karanlık ile ışığın, uzay ile zamanın, madde ile ruhun veya sembolik olarak Tanrıça ile Tanrı'nın birleşmesinden ise 'hayat' doğar.

    Linga sembolizmi eski Mısır'da da Tanrı Ausar(Osiris)' in sütunu ve obeliskler (dikilitaşlar) olarak kendini gösterir.

    Mısır ve Hindistan arasında bulunan ve her iki kültürden de etkilenen antik (eski) Arabistan'daki Kabe'de bulunan kara oval Hacer'ül Esved (Karataş) de yoni içinde bulunan bir Şiva linga'dır. Arap paganların bir idolü olan bu taşa tazim İslam'da da aynen devam etmiştir. Felsefi düşünme ve sembolizmi anlama kapasitesinden yoksun , ya ifrata ya tefrite kaçan karakterde ve kraldan daha kralcı oluşuyla meşhur Ömer ibni Hattab'ın Hacer'ül Esved'i sevmemesi de bu sebepledir . En sahih hadis kitapları sayılan Buhari ve Müslim'de Ömer'in "Hacerül Esved" için şöyle dediği rivâyet edilir:

    "Allah'a yemin olsun ki sen ne zarar ne de kar verirsin, Şayet Allah'ın Resûlünü seni öperken görmeseydim, seni opmezdim."
    Bu esnada ardında bulunan ve Ömer'den daha ince bir idrak kapasitesine sahip olduğu bilinen Ali'nin şöyle dediği rivayet edilir:

    “Ya Ömer Onda saklı sırları bilseydin şimdi ona böyle seslenmezdin!'” Kısaca müslüman peygamberi kökeni Hinduizm'deki linga sembolizmi olann bu pagan fallik imgesini öperek tazimde bulunmuş , tavaf etmiş ve bu inancı aynen dinine almıştır. Tavafa bu taştan başlanır ve onda bitirilir, tıpkı hinduların Şiva linga'yı tavaf ettikleri gibi. Tanrıça inancına karşı savaşan Muhammed'in sadece fallik imge olan liingayi koruması ve dinine kabul etmesi ise patri arkal (erkek egemen) zihniyet ve Hacer'ül Esved'in popüleritesini yıkmanın zorluğu sebebiyledir.

    Biliyoruz ki o "taş" hem Muhammed'den önceki "putperest" inanırlar tarafından kutsal kabul ediliyordu hem de onlardan sonra Muhammed tarafından kutsal kabul edilmeye devam etmişti, o gümüş muhafazanın içine koyulmadan önce de benzeri bir şeklinin var olup olmadığı kesin olarak kanıtlayamayız, o yapının daha sonra duvara yerleştirilmesine karar veriliyor. Olaya sadece "şekil" açısından bakarsak tabi yerleştirilirken de tesadüfen duvarların yapısı şekli itibariyle mi o şekilde yapılmış yoksa orijinaline(yukardaki orijinal lingaya) benzetebilmek için mi o şekilde tutturulmuş kesin olarak bilemeyiz.

    Ancak şu var ki, "kutsal" denilen bu taş olgusunun, binlerce yıldır Hindular tarafından da "kutsal taş" ya da "kutsal Linga" olarak adlandırıldığını biliyoruz:
    Bu şekilde siyah "linga" taşları yaparak, bunu Yoni muhafazısın içine koyduklarını hatta bazı şivacı tapınaklarda bunu başka maddelerle sembolik olarak ayin şeklinde yaptıklarını da biliyoruz. Hacer'ül Esved'te Linga siyah olan taştır, yoni ise o taşın durmasını sağlayan etrafındaki altın ya da gümüş çerçeve. "linga" nın aslı içindeki o siyah taş, yoni ise o taşı çevreleyen muhafaza gümüş ya da altın. Bazı Hindu tapınaklarında sembolik bir ayin olarak ilk önce Linga alınır ondan sonra ona muhafaza olacak yoni ye batırılır. ikinci mesajımdaki 2 benzer resimdeki Hacer'ül Esved'in kırılmadan önceki durmu Linga'nın çıkıntılı hali şeklinde de olabilir.

    Ancak şekil olgusunu da bir kanara bırakalım, durum basitçe "şekil" ile de ilgili değil.

    Kabe/Kabaa'nın Sanskritçe "tapınak" anlamlarına gelen Gabba/Gabbha/Garbha kelimelerinden türetildiğini söyleyen araştırmacılar olduğu gibi, konu bu kadarla kalmıyor yine Hindistan kökenli Dravid Tamil dilinde Kabaalişvaran tapınağı isminde Mekke'ye yapı itibariyle çok benzer Şİva tapınakları var. Çeşitli Hindu Şiva tapınaklarında Hinduların Garbha/Gabbha lara giderken saç ve sakalların traş edilmesi geleneği, dikiş olmayan bembeyaz ehram elbisesi, 7 kere tavaf olgusu hepsi de Kabe uygulamalarıyla tamamen aynı... Bütün Şiva tapınaklarında bu Linga, dışarda girişte doğuya bakar pozisyonda yerleştirilmiştir, Kabe'de de aynı bu şekilde yerleştirilmiş Hacerül Esved ve bu rastlantı sınırlarını zorlamakta.

    Mekke'de bulunan Kral Vikrama yazıtı, islamdan önce Arabistan'ın çeşitli tarihi dönemlerinde, Hintli bilgeler ve din adamlarıyla çeşitli bilgi alışverişleri olduğunu ispatlar nitelikte...

    Kabe ve HAcerül Esved'in Hindu tapınakları ve Linga ile çeşitli kuvvetli bağlantıları olduğu çok açık görünüyor.

    İmza

    http://mistikfelsefe.blogspot.com.tr/ Işığın ancak üzerinde yansıyacak bir şey olduğunda aydınlatma niteliğine sahip olması gibi,sonsuz gizem ışığı Tanrı da sonsuz evren şeklinde tezahür ederek sonsuz sayıda canlı bilincinin üzerinde yansıyıp aydınlanan ışık oldu.

sn. fırat, cevâbınız için teşekkür ederim.

Arapça İsmail isminin hintçe karşışlığının Şivanın…

  • Arayış Arayış
    Arayış Arayış
    dunyadinleri.com/serkandb68c
    buradaydı
    Cinsiyet : Bay
    Şehir : Eskişehir
    Meslek : Bankacı
    Giriş : 191
    İnandığınız Din : İslam (Sünni)
    İnançlı Birimisiniz? : Çok İnançlıyım
  • Yazan : Arayış Arayış Tarih : Beğeniler : 0

    Arapça İsmail isminin hintçe karşışlığının Şivanınkulu olduğunuda söylerler.

    Tevrat'a göre Hagar'ın oğlu Ismail ve soyundan gelenlerin Hindistan'da yaşadıklarını yazar: "İsmail son nefesini verdi ve öldü ve yakınlarına döndü... Onlar Shur'un yanında ve Asur'a dek Mısır'a yakın olan Havilah'ta (Hindistan) yaşarlardı (Tekvin 25:17-18.). Hem İsak, hem de İsmail adlarının Sanskritçe'den gelmesi ilginçtir: (İbranice) İşak = (Sanskritçe) İşakhu = "Şiva'nın Dostu", (İbranice) İşmail = (Sanskritçe) İş-Mahal = "Büyük Şiva."

    www.hermetics.org.

    İmza

    Bir nefes çektiğinde ciğerlerine , Tadını alabiliyorsan Hayatın Varsın. Verdiğinde nefsi sahibine Artık Hayatsın.(Arayış)