Alevilik

Ana Sayfa Forum Din ve İnançlar islamiyet Alevilik Kerbela Sakisi Şahi Vefa Ebulfazlil Abbas

Kerbela Sakisi Şahi Vefa Ebulfazlil Abbas

  • Ceyhun Ahmedov
    Ceyhun Ahmedov
    dunyadinleri.com/ceyhuncad58
    buradaydı
    Cinsiyet : Bay
    Şehir : DiğerYerler
    Meslek : Öğrenci
    Giriş : 3
  • Yazan : Ceyhun Ahmedov Tarih : Kategori : Alevilik Cevaplar : 0 Okunma : 3465 Beğeniler : 0
    Kerbela Sakisi Şahi Vefa Ebulfazlil Abbas

    Kurtuluş gemisi ve hidayet meşalesi olan İmam Hüseyin (a.s), Allah’ın (c.c) dininin ve İslam akidesinin tahrif olmaması, Ceddi Resullah’ın ve Babası Ali’nin sünnetinin ayakta kalması, ümmeti Emevi hükümdarları gibi zalimlerin şerrinden kurtarmak, bu zalim hükümdarlığı yıkmak ve bu zulümlere son vermek için kıyam etti.

    Müslüman halkı layık olduğu izzet ve şerefe yeniden kavuşturmak, Müslümanların kula kulluk hastalığından ve zulme razı olmak alçaklığından kurtarmak, Emevi hükümdarlarının çirkin yüzlerini ortaya çıkarmak için zamanın tağutu Yezid bin Muaviye’ye (l.a) karşı kıyam ederek mukaddes bir cihad başlattı.

    Hz. Ebulfezl-il Abbas; Seyyid-üş Şüheda ve özgürlerin babası, zulüm ve tuğyanın karşısında kıyam eden ve İslam âlemine ebedi bir izzet ve azamet bahşeden kardeşi İmam Hüseyin (a.s) için büyük fedakârlıklarda bulunarak bu büyük İslami kıyamda O’nun yol ve dava arkadaşı oldu.

    Kardeşi Seyyid’üş Şüheda ile en zor şartlarda dert arkadaşı olmuş ve bütün hareket ve duruşunu O’na göre belirlemiştir. Bu beraberlik tarih boyu insanlara örnek teşkil etmiştir. Kerbela Alemdarı, ahiret azığını, takva ile hidayet nuru İmamı’na yar ve yaver olmakla göndermiştir. Kendi canını ve kardeşlerinin canıyla beraber Cennet gençlerinin efendisi İmam Hüseyin yolunda feda ederek, Mazlum kardeşini kendi kanıyla korumuştur. Zalim Yezit ordusu, Peygamber Ehl-i Beyti’ne bir damla bile su ulaşmasına mani olurken O, İmamına, dostlarına ve çocuklara su ulaştıran susuzlar sakisi olmuştur.

    İmam Hüseyin’in O 72 kahramanının hepsi, yüce hedefler yolunda kıyam ederek, imamları için canlarını izzetli ve âşıkane bir şekilde vererek şehadet şerbetini içmişlerdi.

    Kerbela’da, O âşıkların meydanında, O hak batıl meydanında, İmam Hüseyin ve vefadâr kardeşi Ebulfezl’den başka kimse kalmamıştı. Upuzun Bela Çölü, upuzun Fırat’ı sarmıştı. Ve Fırat’ın üzerine zalim, azgın karanlığın önderleri, zalimliğe ve körleşmeye yüz tutmuş insaftan yoksun, Yezit ordusu kabus gibi çökmüştü. Kerbela Alemdarı ise, O yakıcı Kerbelâ sahrasına kurbanlık koyunlar gibi, kanlarına boyanarak serpilmiş olan vefalı yâranı ve hidayet semasının yıldızlarını güneşin kavurduğunu görüyor, çocukların “el-ateş” (susuzluk) feryatlarını ve vahiy evinin hanımlarının kendi şehitlerine ağıtlarını duyuyor, Şehitler Efendisi’nin (a.s) Kûfe’nin kurtları, tilkileri ve satılmışları arasındaki mazlum halini görüyor ve o melunların, O’nu katlederek alçak liderlerine yaranmaya çalıştıklarına esefle şahit oluyordu.

    Aşıkların ve hakka susamışların imamı İmam Hüseyin (a.s) ve susuzlar sakisi Abbas’ın bu feryatlar karşısında takatleri kalmamıştı. Güneş ile Ay ayrılmalıydı. Şahadet, vefa, fedakârlık, Allah için, Dini için, İmamı için her şeyini feda etmek, yeniden resmedilmeliydi… Bunlar Abbas’ın kuruyan dudaklarında, kesilen kollarında ve teslimiyetinde yeniden hayat bulmalıydı… Yeniden şahlanmalıydı Din-i Muhammed’in rükünleri… Hidayet önderi ve mazlumların kurtarıcısı defalarca meydan izni isteyen Kerbela Sakinine yavaşça yaklaştı gözleri, edebinden hep arkasında duran ama bu kez “hayattan doydum dayanamıyorum bırak ben de meydana gideyim” dercesine önünde bekleyen Abbas’ının cesaret dolu gözlerini öpünce, artık vedalaşmak vakti gelmişti. Seyyidi Şüheda “Eğer savaşmak için karar almışsan, öyleyse su getirmeğe çalış” diye buyurdu. Hemen sevinçle hazırlığını süvari olarak yaptı çünkü seri hareket etmeliydi. Uzun kollarıyla aldı su tulumunu eline… Tuttu Fırat’ın yolunu… Özgürlerin İmamı, atını binip düşman ordusunun içine dalan “Ali Kokulu” Abbas’ını, uzun uzun seyretti. Son ve tek yardımcısının, Şecaati babasından miras alan kahramanını... Başkalarının susuzluğunu gideren ama kendisi susuz olan Abbas’ını... Tüm işlerinde yalnız Allah (c.c)’a itaati ve Onun rızasını kazanmayı amaç edinenini, yüzünden hüzünleri giderenini... Hz. Ali’nin pazularını öptüğü Alemdarını uğurladı zalimler topluluğunun üzerine.

    Ali duruşlu, Ali vuruşlu Abbas düşmanın kalbine dalarak sık saflarını yardı. Sırtlanlar gibi kaçan, ışıktan korkan yarasalar, Ali’nin yiğit oğluna engel olamadı. Tarihin şahitliğine göre, 4000 düşman ordusunu yararak onları Fırat’tan uzaklaştırdı. Önce su tulumunu doldurdu o yenilmez er. Bir avuç su alıp çatlamış dudakların sürmek isterken bir an durdu; İmam Hüseyin’i (a.s), Ali Asgar’ı, Sakine’yi, Rugeyye’sini ve su sözünü düşündü… O’nun merhameti ve mihribanlığı, aziz kardeşi ve yeğenlerinden önce su içmesine mani oldu. Suyu avucundan nehre geri boşaltarak ancak aşkla izah edilecek –âşıkların anlayabileceği- bir tavır sergiledi. İnsanlık tarihinde böylesi muhabbet, merhamet ve vefa bulunabilir mi? Bu ancak Ehl-i Beyt Hanedanında ve Hz. Ebulfezl’da (a.s) görülebilirdi.

    Su tulumunu alarak çadırlara doğru atını mahmuzladı. Düşman adeta etten duvarlar örmüştü. Elamdar-ı Kerbela babası Heydar Kerrar gibi düşman ordusuna ağır darbeler indirerek ilerliyordu yüz yüze, erkekçe savaşta başarılı olamayacağın anlayan Yezi ordusu, kalleşçe pusular kurarak hilyeye başvurmaya başladı. Sinsice hurma ağacının arkasına saklanan melunlardan bir sırtlan, Alemlere vefa dersi veren faziletler babasının o uzun kollarından birini kalleşçe vurdu. Artık, sadece sol kolu kalmıştı izzet ve şecat önderinin, su tulumunu çadırlara ulaştırmak için olanca gücüyle ilerliyordu. Son umuduydu susuzların, son nefesiydi Kerbela kıyamının. Çok geçmedi ki yine sinsizce sol kolunu da insanların en kötülerinden bir vurdu. Artık kolsuz kalmıştı cesur er, yinede yoluna devam ediyor su tulumunu korumaya çalışıyordu. Ama kolsuz olduğunu gören yarasa sürüsü ok, mızrak, taş ne buldularsa atılar, Kerbelayı Elemdarın üzerine. Su tulumunu delinip su, tulumdan tükendikçe Kerbela Sakisinin de umutları tükendi. Utandı çadırlara gitmekten. Son bir ok deyince gözüne, su tulumundan akan suya karıştı kanlı göz yaşı. Attan yüzü üste kızgın kumlar üstüne saldılar... Son bir ses yayıldı susuz çadırlara “Selam sana Ey Eba Abdullah imdada gel” İmam Hüseyin hızlı bir şekilde Elemdarının bedeninin yanına geldi düşmanları dağıttı. Başını aldı dizlerine sildi gözünün kanını. Şahı vefa baktı son kez cennetine mahzunca… Çadırlarda susuzluktan yanan yüreklerden yükselen feryatları duymak istemedi. Su sözü verdikleriyle yüz yüze gelmek istemedi. Bunları hal lisanıyla eyledi beyan. Seyyidi Şuheda Abbas’ının şahadet haberi gelince “İşte şimdi belim kırıldı ve çarem tükendi” diye buyurmuştu. Çadırlara döndü, kimseye bir şey söylemeden Kerbela Elemdarının çadırını yıktı ve Abbas’ının Şehid olduğunu bildirdi herkese.

    O, fedakârlıkta ve yiğitlikte öyle ileri gitti ki; tarih boyu dillerde destan ve fedakârlık sembolü oldu. Mübarek kollarını, İmam'ı için feda ederek al kanına boyanıp son nefesini verinceye kadar batıl ve zulüm karşısında mücadele etti. Kerbela Alemdarı, şehitlerin efendisinin emir ve komutasında, hunhar Emevi tağutuna karşı durup, yiğitçe kıyamı ile Hakkı aşikâr edip İslam’ı zafere ulaştırdı. O kahraman yenilmez er, tarihin bu en şanlı kıyamında, Kerbela çölünü dolduran düşman yığınına karşı o kadar şecaat gösterdi ki; zulüm ordusunun cengâverleri titremeye başladı ve hepsi dehşete kapıldılar. Hz. Ebulfezl (a.s), kahramanca, Allah’ın (c.c) dinini ve İslam akidesini tahrif olmak ve yok olmak üzereyken müdafaa ederek Hüseynî kıyamda yerini aldı.

    Hz. Ebulfezl-il Abbas (a.s), bu mukaddes kıyamın şanına şan kattı. Bu kıyamın tüm merhalelerinde kardeşi İmam Hüseyin’le beraberdi. O, bu nurlu kıyamın en seçkin simalarındandı ve “Benim cennet’im Hüseyin’dir” diyecek kadar şehitler efendisine bağlanıp O’nun güçlü kolu ve yenilmez Alemdarı oldu.

    Selam Onun vefasına
    Şanlı Kerb u Belasına
    Selam yiğit Alemdar’a
    Selam kesilen kollara
    Selam susuz dudaklara
    Değişmeyen adaklara
    Selam şanlı dolunaya
    Ali duruşlu simaya

    ali_siasi:

    Selam Onun vefasına
    Şanlı Kerb u Belasına
    Selam yiğit Alemdar’a
    Selam kesilen kollara
    Selam susuz dudaklara
    Değişmeyen adaklara
    Selam şanlı dolunaya

    İmza