Nusayriler

Nusayriler
Yazan : Promete .. Tarih : Kategori : Nusayrilik Yorumlar : 11 Okunma : 23061 Beğen : 0

Suriye yönetimindeki Esedlerin de mensubu olduğu Nusayriler, Suriye'de sayıca azınlık (Suriye'nin toplam nüfusunun %14'ü) olmalarına rağmen iktidardadırlar.

Adana ve Mersin'de yaşayan yerel halk tarafından Fellah (çiftçi) olarak adlandırılan Arap halkıyla etnik köken ve dini inanç bakımından ilgileri bulunmamaktadır.


Adana ve Mersin'deki Arapların kökeni üzerine iki ayrı görüş vardır:

Kavalalı Mehmet Ali Paşa döneminde 19. yy başında Mısır'ın Anadolu'ya saldırısından sonra Mısır ordusundaki askerlerin bir bölümünün dönmeyip Anadolu'da kaldığı ilk önermedir.

Ancak daha kuvvetli olan erken Hıristiyanlık döneminde zaten burada olmaları ve daha sonra yaklaşık İS. 7. - 8. yüzyılda bölgenin İslam-Arap ordusunun istilasına uğramasıyla Arapların yerleşmesi şeklindedir.

Berberi kökenli oldukları kesinlikle iddia edilemez; çünkü Berberiler sadece Cezayir'de yaşarlar, Mısır'da yaşamazlar.

Fellah olarak adlandırılmalarının da sebebi Çukurova'da sadece tarım yapmalarıdır, fellah=çiftçi demektir.

Bölgedeki Türkmenler onlar için "kesinlikle hizmetçi anlamında değil, sadece Arab oğlu" anlamında "Arab uşağı" tabirini kullanırlar.

Antakya ve İskenderun Nusayri Arapları ve Sünni Arapları bölgenin yerli meskûnlarıdır ve erken dönemlerden beri burada ikamet ederler.

Adana ve Mersin'deki Arap Alevilerinin de gerçek Nusayri kökenli olduklarını öğrenebilmek için Osmanlı döneminin vilayet müfettişlerinden Emin Galib Et-Tavil'in Nusayriler adlı kitabına bakılması yeterlidir

İÇERİK RESİMLERİ



Etimoloji

Nusayri halkı, kendini adlandırma konusunda çeşitlilik gösterir.

Mezhebin kurucusu Muhammed ibn-i Nusayr'in isminden türeyen Nusayri sözcüğünün kendileri için kullanılmasını istemediklerinden Türkiye'de genelde Arap Alevisi denir.

Mezhebin kurucusu Muhammed ibn-i Nusayr'in isminden türeyen Nusayri tanımlaması kullanılmaktadır.

11. İmam Hasan El Askeri'nin öğrencisi Muhammed bin Nusayr'ı (ö. 883) otorite kabul ettikleri için bu adı alırlar. Ancak Nusayriler bu ismi kendileri için asla kullanmazlar.

Nüfus ve Dağılımı

Dünya genelinde yaşayan yaklaşık 3.000.000 Nusayri vardır. Bunlarında büyük bölümü Suriye (2.500.000), Lübnan (100.000) ve Türkiye'de (350.000) yaşamaktadırlar.

Ancak Dünya'nın farklı bölgelerinde de özellikle Almanya ve Fransa'da da Nusayriler yaşamaktadır.

Nusayrilerin Hatay ilin genel nüfusu içindeki oranı ise il merkezdeki oranın altındadır (%50'a yakın).

Dil

Ana dilleri Arapça'dır. Suriye'deki Gebel ve Ansari'ye bağlı Süryani / Lübnan lehçesi.

Yaşlı nesil hâlâ Arapça konuşmaktadır. (Andrews, 1992: 215)

Türkiye'de ise Hatay'ın katılmasından (1939) sonra doğmuş olan daha genç nesil tarafından Türkçe konuşulmaktadır.

Bugün Arapça ile Türkçe'nin bir karışımı konuşulur. (Andrews, 1992: 216)

İÇERİK RESİMLERİ



İnanç

İsmailiyye, Dürzîlik, Hıristiyanlık ve Suriye'nin yerel inançların birleştirildiği düşünülmektedir.

Sadece kendilerinin Ehl-i Beyt inancında olduğunu söylerler. Anadolu Aleviliği ve Caferiyye Şiiliğine itikadi yönden kesinlikle benzememektedir.

Nusayriler, hayvanların ve kadınların ruhlarının var olmadığına inanırlar. Bu sebeple Nusayrilerin itikadi inanışları erkeklerden oluşan topluluk içindeki sırlardan ibarettir.

Nusayrilere göre Kur'an'ın iki manası vardır. Gizliliği anlayamayanlar için zahiri (yani yüzünden okunan mana) geçerlidir. Ancak Nusayriler, İsmailiyye öğretisi gereği bâtıni tevillere göre hareket ederler.

Dolayısıyla Kuran-ı Kerim'e bir Sünni ya da Şii din adamının hiçbir zaman yükleyemeyeceği manaları verebilirler.

İÇERİK RESİMLERİ



İçki haram değildir, sadece erkekler için söz konusu olan reenkarnasyon dinin temel inancını oluşturur, namaz şekillerle değil sadece dua ile kılınır gibi anlamları Kur'an'dan çıkardıklarını söylerler.

Allah'ın bazen insan sıfatıyla ortaya çıktığına ve onun en son Dünya'ya geldiği zamanki sıfatının İmam Ali olduğuna inanırlar.

Nusayriler, insanlık tarihinin yedi kademesini gerçekleştiren "Sâmet" (susan)'i "Nâtık" (konuşan)'ın üstünde tutarak Ali'yi "Sâmet", Muhammed'i "Nâtık" ve sahabelerden Selman-ı Farısi'yi "kapı" olarak tanırlar. Bunların baş harfleri Ayn ?, Mim ? ve Sin ?? i önemserler. Ayrıca bu üçlü Ay, Güneş ve gökyüzü olarak da bilinir.

Reenkarnasyon inancına sahip olup önceki hayatta sevap kazananların, insan olarak ve kötülükleri işleyenlerin ise hayvan olarak tekrar Dünya'ya geleceğine inanırlar.

Nusayrilere göre Cennet ve Cehennem bu Dünya'dadır, yedi defa Nusayri inancıyla Dünya'ya gelen bir inançlı Nusayri gökyüzünde yıldız olarak mutlak iyiliğe (rahmete) kavuşacaktır.

Dinin şekillendiricisi olarak ashabdan Selman-ı Farisi kabul edilir. Din, temelinin ne zaman ortaya çıktığı belli olmayan bir sır üzerine şekillenir. Arap alfabesindeki üç harfle simgelenen sır, genel halk tarafından dahi bilinmez. Bu sırrı bilmek için ermek, "eve giden yola" gitmek gerekir. Bu sırrın yanı sıra, ibadet de gizlilik içinde yapılır.

Hatay bölgesinde eski çağda yaygın bir "sır dini" olan Mithras öğretisinden günümüze ulaştığı düşünülebilecek bir saklı öğreti üzerine inanç biçimlenmiştir.

Nusayriler, namazlarını kılmak için bir camide toplanırlar. Burası, günümüz anlamıyla bir cami de olabilir, bir türbe de, hatta birinin evi dahi olabilir. "Namaz" Sünni ya da Şia anlayışındaki namazla ilgisizdir. Soyla babadan oğula geçen "şeyh"lerin önderliğinde erkeklerin toplanıp dua ettikleri bir törendir. Secde ya da rükû gibi namaz biçimleri bulunmaz. Namazdan önce abdest alınmaz. Kâbe'ye dönmek gibi bir şart da bulunmaz. "Namaz" için camide toplanma şartı da yoktur. Namaz kılınacak yer bir ev ya da temiz olan herhangi bir yer olabilir.

İÇERİK RESİMLERİ



İbadet

İbadet anlayışları bakımından fırka temel İslamî ibadetleri, genel kabulden farklı olarak, kendi batınî anlayışlarına paralel biçimde tevil eder. Bu fırkaya göre ibadetleri başında "batınî namaz" yahut kısaca "namaz" adı verilen ibadet gelmektedir. Bu da ferdi ve kolektif olarak iki şekilde yerine getirilir. Namaz Ali'ye açılan kalbin niyazı anlamında anlaşıldığından, özel bir mekâna, camiye ihtiyaç duyulmadığı gibi, her hangi bir tarafa yönelme yahut özel bir duruş da söz konusu değildir. Namaz sesle yapılan bir ibadet olup, sadece duadır. Namazın başında "Ali, Muhammed ve Selman'ı yüceltiriz." demek, namazı eda etmek olarak anlaşılır. Namazın temel şartları beş seçkini (Muhammed, Fâtır (Fâtıma), Hasan, Hüseyin ve Muhassin) bilmek, dua esnasında gülmemek ve konuşmamak, Abbasi rengi olduğu için siyah takke giymemek, gizliliğe riayet etmek ve namazı "Ey yüce, büyük ve arıların efendisi Ali, bize merhamet et." diyerek bitirmektir. Namazın sayısı yine beştir ve beş masuma tahsis edilmiştir. Namazda Mekke'ye dönmek şart değildir. Öğleye kadar Güneş'in doğuş yönüne, öğleden sonra ise batıya doğru yönelinir. Bu namazın kılınması, mahiyet itibariyle, Kur'an-ı Kerim'den Fatiha ve İhlâs sureleri ile öteki bazı kısa sureler, Kitâbü'l-Mecmû'daki sureler ve kuddâs adı verilen özel bazı duaları okumaktan ibarettir.[5]

Toplu olarak kılınan namaz ise büyük bir şeyhin ziyareti, bayramlar ve fırkaya giriş merasimleri gibi vesilelerle yerine getirilir. Kadınların ve topluma kabul edilmemişlerin alınmadığı bu ibadette, ferdi yapılandan farklı olarak ezan okunur, kutsallığına inanılarak şeyhlerden başlanarak cemaat kadehten birer yudum alır, bazı surelerin okunması sırasında secde edilir. Merasimin ilgii yerlerinde kuddâsu'l-buhûr, kuddâsü't-tîb, kuddâsü't-teberri ve kuddâsu's-sin gibi dualar okunur ve selam verilerek ibadet tamamlanır.[6][7]

Namaz gibi İslam'ın diğer temel ibadetlerini de tevil eden Nusayrîlik'te, söz gelimi oruç, Hz. Peygamber'in babası Abdullah'ın sessizliğini temsil eder ve sırları başkalarından gizlemek anlamına gelir. Zekât, Selmân-ı Farisî'yi temsil eder ve dini öğrenip aktarma anlamına gelir. Bununla birlikte fırkanın iç işleyişinde zekât çeşitli vesilelerle merasim sonrası şeyhe verilen paradır. Haccın manası ise, fırkaca kutsal sayılan kişileri ziyaret etmeyi sembolize eder ve bilinen hac ibadetiyle bir ilgisi yoktur.[6][8]

İÇERİK RESİMLERİ



Nusayrilikte Kutsal Kabul Edilen Bayram ve Merasimler

1. Fıtr (Ramazan)
2. Adhâ (Kurban)
3. Gadîr (18 Zilhicce; Hz. Peygamberin Hz. Ali'yi imam tayin ettiğine inanılan gün)
4. Mubahale (21 Zilhicce, Necranlı Hristiyanlarla Hz. Muhammed arasındaki lânetleşme olayı)
5. Firaş (29 Zilhicce; Hz. Peygamberin Medine'ye hicret ettiği gece Hz. Ali'nin O'nun yatağına yatması)
6. Aşure (10 Muharrem; Nusayrilere göre Hz. Hüseyin, Kerbela'da ölmemiş, Hz. İsa gibi göğe çekilmiştir.)
7. 9 Rebiulevvel (Hz. Ömer'in şehid edildiği gün)
8. 15 Şaban (Selman'ın ölümü)
9. Nevruz ve Mihrican bayramları
10. 24/25 Aralık gecesi Hz. İsa'nın doğumu ve "son yemek" ayini.[6][9]

Kaynaklar
Andrews, Alford Peter, Türkiye'de Etnik Gruplar, (Çev. Mustafa Küpüşoğlu), 1. basım, Ant Yayınları, İstanbul, 1999. Sertel, Ergin, Dini ve Etnik Kimlikleriyle Nusayriler, 1. baskı, Ütopya Yayınevi, Ankara, 2005.

Dipnot
1. https://www.tharwaproject.com/node/2127
2. https://www.psakd.org/dunyada_turkiyede_nusayrilik1.html
3. CIA - The World Factbook - Syria
4. Globalsecurity
5. Büyükkara, Prof. Dr. Mehmet Ali: "İslam Mezhepleri Tarihi" sayfa 156. Anadolu Üniversitesi Yayınları Eskişehir, Eylül 2010 ISBN:978-975-06-0738-7
6. a b c Büyükkara, Prof. Dr. Mehmet Ali: "İslam Mezhepleri Tarihi" sayfa 157. Anadolu Üniversitesi Yayınları Eskişehir, Eylül 2010 ISBN:978-975-06-0738-7
7. Keser,2002
8. Fığlalı, s.186
9. Fığlalı, s.186



Yazar Hakkında

  • Promete ..

    Promete ..

İlgili Sayfalar

Dünya Dinleri