Hanefi Mezhebi Usulünde Kıyas

Hanefi Mezhebi Usulünde Kıyas
Yazan : @Dünya Dinleri Tarih : Kategori : Hanefi Mezhebi Usulü Yorumlar : 0 Okunma : 3180 Beğen : 0

Hanefiler’in vaki ve farazi meselelerin çözümünde re’y ve kıyası sıkça kullandıkları ilk dönemlerde ehl-i re’y denince sadece Hanefiler’in kastedildiği ve çok defa Hanefiler’in ehl-i re’yin temsilcisi görüldüğü, hatta Hanefi müctehidlerinin ve özellikle Ebu Hanife’nin, sünneti açıkça terketme pahasına da olsa re’y ve kıyasa çokça başvurduğu şeklinde ağır ithamlara maruz kaldığı bilinmekle birlikte ilk nesil Hanefi imamlarından günümüze intikal etmiş bir kıyas tarifi mevcut değildir. Mesela Ebu Hanife’den, nassın bulunduğu yerde kıyasa gidilmeyeceği, kıyasın kitap, sünnet ve icmaa istinaden yapılabileceği gibi kıyasla ilgili bazı şartları ifade eden sözler nakledilmişse de esasen kıyasın teorisi konusunda Ebû Hanife’ye izafe edilen görüşler, sonraki usulcüler tarafından onun çözümlediği hukuki meselelere dayanılarak çıkarılmıştır (Ebû Zehre, s. 326-327; Dönmez, s. 112). Klasik dönem Hanefi literatüründe kıyasla ilgili geliştirilen metodoloji ve kurallar da Hanefi imamlarının görüşlerini temellendirmeyi hedeflediğinden arada uygunluğun bulunması tabiidir.

Hanefi imamlarının kıyas ve re’yi vukufla kullandığı bilinmekle, Hanefiler’e ve özellikle Ebû Hanife’ye, bir yandan mürsel ve zayıf hadisi kıyastan üstün tuttuğu ve bunların varlığı halinde kıyasa gitmediği, öte yandan bazı müsned ve sahih hadisleri dahi kıyas karşısında terkettiği şeklindeki isnadlar yapıldığına dikkat edilirse Hanefi terminolojisinde kıyasın iki ayrı anlam taşıdığı tezi gündeme gelir. Gerçekten de Ebu Hanife’nin cüz’iden cüz’iye geçiş anlamında yani dar ve teknik anlamda kıyasa (kıyas-ı usûli, kıyas-ı fukaha) dayanarak hadisi terk yoluna gitmediği, buna karşılık naslardan ve cüz’i hükümlerden bir nevi tümevarım metoduyla tesbit ettiği İslam hukukunun prensipleri ve genel kuralları anlamındaki kıyası (asıl, kaide, mukteza-i delil) haber-i vahidin kabulünde kriter olarak kullandığı görülür (Dönmez, s. 113). Hanefiler’in bu ikinci tür kıyas anlayışı, onların hadislerin Kur’an’a arzı konusunda sergiledikleri tavırla da uyum gösterir. Haber-i vahidin kabulünde ikinci tür kıyasın kriter olarak kullanılmasına İmam Malik’te de rastlanır ve belki de ilk iki mezhep imamının bu tutumu İmam Şafii’nin sünneti ihya, kıyasın kurallarını ve çerçevesini belirleme ve sınırlandırma yönünde önemli bir gayret içinde olmasına yol açmıştır.

İlk dönem Hanefi fıkhında kıyasın söz konusu iki farklı anlamının Cessas, Pezdevi, Serahsi gibi klasik dönem usulcüleri tarafından da üstü kapalı şekilde korunduğu, bu sebeple onların kıyasın tanımını yapmakta oldukça mütereddit davrandıkları görülür. Öte yandan kıyas, yeni baştan hüküm koymaya elverişli bir kaynak (müsbit) değil, nasların satırları arasında gizli / örtülü bulunan bir hükmü ortaya çıkarıcı (muzhir) bir yol olarak nitelendirilirken dar ve teknik anlamdaki kıyasın kastedildiği ve bu kıyasın şer‘i delilden ziyade hüküm elde etmeye yarayan bir metot olarak algılanması gerektiği unutulmamalıdır (Pezdevi, III, 268-269; Serahsi, el-Uśûl, II, 118-119, 143-144; Dönmez, s. 105-106, 123-124).



Yazar Hakkında

  • @Dünya Dinleri

    @Dünya Dinleri

    Bırakın Fikirleriniz Özgür Kalsın ! https://www.alternatifforum.org

    Dunyadinleri.Com Yöneticisi